Sarıyer Belediye Meclisinde, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü anma konuşması yapan Sarıyer CHP Meclis Üyesi Sevim Çelebi, Diyanet İşleri fetvaları tartışma yaratıyor, Bazı hocaların sosyal medyada açıklamaları toplumu derinden yaralıyor, her yıl artan kadın cinayetleri 2017 yılında rekor kırdığını belirtti.
Chp Meclis Üyesi Sevim Çelebi’nin Konuşması:
8 Mart tarihi, dünyada kadınların eşitlik, kalkınma ve daha huzurlu bir hayat sürebilme özlemlerini ifade edildiği ve hatırlandığı gün olarak takvimlerimizde yer almaktadır. Öncelikle tüm kadınlarımızın bu derin mana içeren özel gününü yürekten kutluyorum. Üzülerek belirtmek zorundayım ki, ülkemizin içinde bulunduğu mevcut toplumsal yapı içerisinde kadınlarımızın sosyal ve ekonomik konumu oldukça vahim bir durumdadır.
Türkiye de 8 Mart Kadınlar Günü ilk kez 1921 yılında kutlanmıştır. Bu tarihten yola çıkarak günümüze kadar ulaşan süreç içerisinde kadınlarımızın toplum içerisinde karşılaştığı sorunlar devamlı olarak ele alınmakta ve vurgulanmaktadır, ancak halen bu sorunların çözüme kavuşturulamamış olmasına, ve hatta son yıllarda daha kötüye eğilim göstererek ilerlemekte olduğu ise mevcut veriler ve sosyal gözlemler sonucu tespit edilmektedir.
Bunlara örnek vermek gerekirse, geçtiğimiz 2017 yılı içerisinde 409 adet kadın cinayetinin işlendiği ve 387 adet çocuğunun cinsel istismara uğradığı tespit edilmiştir. Bunların yanında kayda geçen 332 adet kadına karşı cinsel şiddet ve istismar vakası kayıt altına alınmıştır. Bunlara ek olarak, 2016 yılında kayıt altına alınan 328, 2015 yılında ise 303 kadın cinayeti kayıt altına alınmıştır. Bu rakamlar her ne kadar gerçeği temsil etmemekte olsa dahi, her yıl kadınlara karşı gerçekleştirilen eylemlerin giderek artış gösterdiğine delalet etmektedir.
Bu olguların ortaya çıkmasındaki temel sebeplerden biri olarak, son 10 yılda Diyanet İşleri’nin tartışmalar yaratan fetva ve açıklamaları örnek gösterilebilir. Bu tip yanlış yönlendirmeler doğrultusunda, Türk toplumunun içinde bulunduğu karakteristik yapı ve cehaletin doğurduğu fevri davranışlar sonucu durum giderek kötüye eğilim göstermektedir. Türk Medeni Kanunu ile tüm gelişmiş ülkelerde olduğu gibi belirlenmiş olan evlenme yaşı, sanki hiç düzenleme altına alınmamışçasına düşürülmeye çalışılarak erkekler için 12, kız çocukları için 9 olarak belirlenmiştir. Yine Diyanet İşleri yapmış olduğu açıklamalar doğrultusunda, buluğ çağındaki çocukların evlenmeye uygun olabilecekleri yönündeki açıklamaları da bu durumu teşvik etmektedir.
Tüm bunların yanında, Ülkemizde işlemekte olan ve herkesin uymakla yükümlü olduğu bir Medeni Kanun ve ayrıca temel toplumsal etik kuralları yokmuşçasına,
– Babanın öz kızına şehvet duyabilmesi,
– Telefon, faks, sms ve internet vasıtasıyla kişilerin eşlerinden boşanabileceği yönünde manasız ve gelişmişlik dışı fetvalar ve açıklamalar ise, Toplumumuz tarafından belli bir kısım tarafından tepki görmesine karşın, karakteristik olarak bozuk olan kitleler tarafından ise kabul görmektedir.
Tüm bu yaşanan hususların ve söylemlerin gerek kadınlar gerekse kız çocuklarının hayatları üzerinde son derece olumsuz sonuçlar doğurmasına karşın, mevcut yasama-yürütme erkinin ve yargının bu konuda hiçbir faaliyet ya da cezai uygulama da bulunmaması, buna ek olarak yaşanan hadiselerin üzerini kapatma gayreti içerisinde olmaları ise durumun giderek daha kötü sonuçlanmasına da sebebiyet vermektedir. Sorunun ana kaynağına inip eğitimi çağdaş eğitim sistemine çıkarmadan, özellikle kız ve erkek çocuklarının yüzde yüzünü gerçek çağdaş bir eğitimden geçirmeden, ki, bugün dahi gerek ekonomik sıkıntıdan dolayı gerekse ülkenin coğrafi koşullarından kaynaklanan sorunları halledilmediğinden birçok çocuğumuz gerekli ve yeterli eğitimi alamamaktadır. Toplumumuzun kanayan bu yarası, verilecek ağır cezaların yanında gerçek çağdaş eğitimle önüne geçilebilir. Unutmamak gerekir ki kadın anadır, bacıdır, çocuktur. Kadın yaşamın kendisidir.
YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)