Son Dakika Haberler
“width=“1293

Mehmet Baransu,Demirören'e Sevretini sordu.

Mehmet Baransu,Demirören'e Sevretini sordu.
Okunma : 1.052 views Yorum Yap

demirorenTaraf yazarı Mehmet Baransu, Erdoğan Demirören’in servetini nasıl edindiğini sorduladı.
Mahkeme kayıtlarına göre Arşimidis servetine göz dikiliyor. Ardından sahipleri şüpheli şekilde ölüyor. Servet el değiştiriyor.
İşadamı Erdoğan Demirören ile ilgili belgeyi ilk aldığımda, Taraf olarak ne kadar büyük bir işe parmak basacağımızın farkındaydık. Belge iki sayfadan oluşuyordu ancak Cumhuriyet tarihinin sermayeyle, siyasetle kısacası derin devletle olan geçmişini de özetliyordu. Askerî vesayetin yanı sıra sermaye vesayetinin de bu ülkede nasıl oluştuğunun işareti gibiydi belgeye yansıyanlar. MİT ve Genelkurmay belgelerine göre, kendi evlatlarının yanı sıra gayrımüslimlere baskı, şantaj, tehditler yapılmış, sonuçta işlenen cinayetlerle, sermaye el değiştirmişti.
Bu kirliliğe maruz kalan, mücadele etmek isteyenlerin “Sizi Milli Güvenlik Konseyi’ne şikayet ederiz” cümlelerine bile “Hiç önemli değil. Konsey bu yazıhanede kuruldu” cevabı verilmişti. Yunan mitolojisinde “insanlığın tüm günahlarını barındırdığı düşünülen ve Pandora’ya armağan edilen büyük testide” olduğu gibi bu haberle, Pandora’nın Kutusu’nun açılacağını biliyorduk. Ve o kutu açıldı…
Kız kardeşlerini de mağdur etti
İki gündür aldığım telefon ve maillerin sayısını hatırlamıyorum. Taraf ’a getirilen belgeler, anlatılanlar korkunç. Hikâyeleri dinledikçe, belgelere baktıkça bu ülkede yaşadığıma bir kez daha üzüldüğüm. Demirören’in en yakınlarının anlattıkları, paylaştıkları bilgiler bile insanın tüylerini ürpertiyordu. İddialara göre, sadece gayrımüslimlerin canı yakılmamıştı. Kız kardeşlerini dahi sahte belgelerle mağdur eden bir kişi vardı karşımızda. Mağduriyet ve el konulan servetler.
Lafı uzatmayayım. İki gündür bu ülkenin en önemli kurumlarının raporlarını sizlerle paylaşıyoruz. İşlenen suçları görmemezlikten gelen, kapatan, belgeleri yok eden bir devletin, sanki kendi eliyle büyüttüğü, kullandığı bir “imparatorluğun” hikâyesini satırlara yansıtıyoruz.
Belgeler herkesi susturdu
Gelin görün ki bu ülkenin hükümeti, bürokratik kurumları, medyası, belgelere yansıyanlar karşısında sessizliğe gömülmüş durumda. Üç maymun oynanıyor ortalıkta. Bu oyuna inat, Taraf olarak ilk gün sizlere verdiğimiz “Bu ülkede yazılamayanları yazacağız” sözünün arkasında aynı kararlılıkla duruyoruz. Ve durmaya da devam edeceğiz. Bugün elimizdeki dosyadan Arşimidis şirketinin sahte belgelerle nasıl el değiştirdiğinin kısa hikâyesini sizlerle paylaşacağız. Mahkeme kayıtlarına göre, hikâye Arşimidis servetine göz dikmekle başlıyor. 6- 7 Eylül olaylarının etkisiyle de firma sahipleri Yorgi ve Afroditi Papadopulos’a baskı yapılıyor. Önce adlarına noterden sahte belge düzenleniyor. 
Belgeye göre bu isimlerden birinin ölmesi durumunda hisseler öteki kişiye geçiyor ve her türlü satış yetkisi de devrediliyor. Yorgi Papadopulos’un ölümün ardından Necdet Çobanlı ve ortağı Erdoğan Demirören, o ölmeden önce hisselerini Çobanlı’ya devretmiş gibi sahte belge düzenliyorlar. Ardından da Yorgi’nin eşi Afroditi ortalıktan kayboluyor. Yunanistan’a gittiği söylense de bu hiçbir zaman doğrulanamıyor. Üçüncü ortak Papadopulos’ların yeğeni ise tehdit ve şantajların ardından hisselerini devretmek zorunda kalıyor. O da kayıplara karışıyor.
İşlem tamam
Mahkemedeki bilirkişi raporuna göre, ortada herhangi bir hissedar ve vasi kalmayınca sahte belgelerle hem şirket hem de tüm mal varlıkları önce Necdet Çobanlı’ya ardından da ortak anlaşmayla Erdoğan Demirören’e kalıyor. Demirören şirketler grubunun halen kullandıkları holding binası, İstiklal Caddesi’ndeki alışveriş merkezi dahil onlarca taşınmaz, sahte tapu kayıtları ve belgelerle Arşimidis’ten Demirören’e geçiyor.
Ölümlerle birlikte sahte belge ve imzalarla her şey halloldu diye düşünülürken, Mersin’den Hüseyin Aslan isimli bir kişinin çocukları ortaya çıkıyor. Babalarının Yorgi’nin kardeşi olduğunu söyleyip, isim değiştirdiğini iddia ediyorlar. Bu iddialarını da mahkemede belgeliyorlar. Bu gerçeğin ortaya çıkmasıyla miras davası mahkemeye taşınıyor.
Mahkeme yaptığı incelemede, Yorgi’nin ölümünden önce ve sonrasında yapılan birçok usulsüzlük ve sahtekarlığı ortaya çıkarıyor. Sahte belgeler, imzalar, noter kayıtları bilirkişi raporuna yansıyor. Öyle ki emniyetten sahte parmak izleri raporları bile alınıyor. Bu gerçeklerin ortaya çıkmasıyla bildiğimiz oyun devreye konuyor. Mahkeme üyeleri, savcılar, bilirkişiler değiştirilip, gerçekler kapatılıyor.
Mehmet Baransu-Taraf

YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)