Ankara’da uzun süre ikamet eden birisi olarak; Ankara’yı cezp edecek turistik bir yer olmadığını bilirim. Ankara, Atatürk’ün öngördüğü üzere Türkiye’nin Başkent olma onurunu yaşayan bir kentimiz.
Tabi bir ülkenin başkenti olan bir şehrin cezp edici yönü yoktur diyebilir miyiz? Elbette böyle diyemeyiz. Bütün bürokrasinin ve siyasi erklerin orada olması bazılarının ilgi alanına girmekte . Hele seçimler yaklaşırken bu cazibesi bin kat daha artar. Genel merkezler, grup toplantı salonları dolar taşar .Kulisler yapılır,kendilerini veya bir yakınlarını atatmaya çalışımlar kaçınılmaz olur.Ama benim
Mensubu olduğum partinin bu tarz ayak oyunlarına pabuç bırakmayacağına inanıyorum. Çünkü bu partinin ruhu kuva-i milliye den gelmiş olmasıyla beraber adaletli bir ulus yaratmış olmasından dolayıdır ki asla haksızlara pirim vermeyecektir. Bir ilçe başkanını ve yönetim kurulunun görevi; seçim satına girmişken, ilçesinde seçim çalışmaları yapması gerekmez mi?
Bizim için as olan partimizin seçimde galip çıkması değimlidir?
İstanbul Belediye Başkan Adayımız Mustafa Sarıgül;’’ benim hızımla çalışanlar benimle kalır, çünkü ben bir şeyi kazanmaya karar vermiş ise onu muhakkak kazanırım, benim ile başaracak olanlarla yola devam ederim, ayağı takılanlar benimle değildir’’diyerek açıkça ifade etmiştir.
Beyler Ankara yollarında geçireceğiniz zamanları, ilçelerinizde çalışarak hedefimiz olan AKP iktidarını yıkmak için harcayın.
Genel Merkezi Ankara’ya bırakın.
Bırakın ki oradakilerde işlerini tarafsız yapa bilsinler. Hikaye buya; Adamın biri kızını evlendirmiş. Evlendirmiş, evlendirmesine de, ama kız her gün baba evine geliyormuş. Babası, kızım tatlı gel, tatlı demiş. Kızda babası tatlı istiyor sanıp, babasına tatlı getirmiş. Babası bakmış ki bu manidar sözlerden anlamıyor. Sonunda dayanamayıp kızım, kızım az gel az demiş.
Bizde ilçe yöneticilerine şöyle diyelim, Az gidin tatlı olsun.
YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)