Gelen yanıta göre Türkiye’de kadınlar ve çocuklar için konukevi açma zorunluluğu olan, nüfusu 100.000’in üzerinde 201 belediye bulunuyorken, yalnızca 11 ilde bulunan 31 belediye bu sorumluluklarını yerine getirmiştir. Ülke genelinde belediyelerin açmış olduğu sığınmaevlerinin kapasitesinin ise toplamda sadece 723 kişi ile sınırlı olması, kadına yönelik şiddet vakalarının çokluğu dikkate alındığında konunun halen Hükümet gündeminde gerekli öneme kavuşamadığının göstergesidir.
25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü’nde kadına yönelik şiddet vakalarındaki artışa dikkat çeken CHP İstanbul Milletvekili Didem ENGİN, şiddetle mücadelede kalıcı ve somut adımların atılması ve bir zihniyet dönüşümünün sağlanmasının şart olduğunu dile getirerek, Belediyeler Kanunu’nun 14. maddesi uyarınca Büyükşehir Belediyeleri ile nüfusu 100.000’i geçen belediyelerin kadınlar ve çocuklar için sığınmaevi açmak zorunda olduklarını hatırlatmıştı. Ancak İçişleri Bakanlığı ve Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı verileri, kadına yönelik şiddetle mücadelenin halen Hükümet gündeminde gerekli öneme kavuşamadığını göstermiştir.
Bakanlıktan gelen cevaba göre, Haziran 2015 itibariyle Türkiye genelinde nüfusu 100.000’i aşan 201 belediye mevcutken, ülke genelinde toplamda 723 kişi kapasiteli yalnızca 31 kadın sığınmaevi Belediye Kanunu m.14’e uygun şekilde hizmet vermektedir. 30 Büyükşehir Belediyesi’nden ise yalnızca 7 tanesi kadın sığınmaevi açma sorumluluğunu yerine getirmiştir. Belediyeler Kanunu’nda nüfusu 100.000’i aşan belediyelere sığınmaevi açma zorunluluğu yüklenirken bu yükümlülüğü yerine getirmeyen belediyeler için herhangi bir yaptırım öngörülmeyişi belediyelerin sığınmaevi açma konusunda istekli olmamalarına yol açmaktadır.
Uluslararası sıralamalar ve raporlarda da Türkiye’nin karnesinin giderek kötüleştiğini hatırlatan Didem ENGİN, Dünya Ekonomik Forumu’nun Küresel Toplumsal Cinsiyet Uçurumu Raporu’nda Türkiye’nin 2015 yılında 145 ülke arasında 130. sıraya gerilediğini belirtti. Son yayımlanan Avrupa Birliği İlerleme Raporu’nda da kadın – erkek eşitliğine ilişkin hukuki ve kurumsal çerçevenin mevcut olduğuna değinilmiş ancak kadınların geleneksel rolünün desteklenmesi, mevzuatın yeterince etkin bir biçimde uygulanmaması ve hizmetlerdeki düşük kalite nedeniyle kadına karşı ayrımcılık ve toplumsal cinsiyet temelli şiddetin önemli endişe konuları haline geldiği belirtilmiştir. Raporda siyasetçiler ve hükümet yetkililerinin kanun ile düzenlenmiş toplumsal cinsiyet eşitliği ilkelerine uymak ve kadınlara yönelik küçük düşürücü açıklamalardan kaçınmakla görevli oldukları da vurgulanmıştır.
Didem ENGİN de soru önergesine verilen yanıtın siyasilerin bu görevlerini dikkate almadıklarının bir göstergesi olduğunu belirterek, yerel ve merkezi bütçelerin hazırlanıp uygulanması sırasında toplumsal cinsiyet temelli bir bakış açısının uygulanmayışı kadınların bütçeden hak ettikleri payı almalarını engellemekte ve sığınmaevi örneğinde olduğu gibi kadınların kanuni hak ve güvencelerini kullanmalarını engellemektedir dedi. Toplumsal cinsiyet temelli şiddete ilişkin güncel ve kapsamlı verilerin olmayışının da önemli bir eksiklik olduğunun altını çizen CHP İstanbul Milletvekili Didem ENGİN, Hükümeti kadına yönelik şiddeti görmezden gelmekten vazgeçerek kalıcı adımlar atmaya davet etti. Halen kanuni sorumluluklarını yerine getirmeyen Büyükşehir Belediyeleri ve nüfusu 100.000’i geçen belediyelerin yöneticilerine de seslenen Didem ENGİN, kadına yönelik şiddetle mücadelede herkesin üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmesi gerekir dedi.
YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)