Son Dakika Haberler

GARANTÖRLÜK HAKKIMIZDAN VAZGEÇEN HAİN OLUR

GARANTÖRLÜK HAKKIMIZDAN VAZGEÇEN HAİN OLUR
Okunma : 557 views Yorum Yap

img_8208-aytunciray
AKP 14 Yıllık iktidarı boyunca Kıbrıs’ı dış destek sağlamakta kullanılacak ucuz bir pazarlık konusuna indirgendi. Türk Milletinin genel çıkarlarına tamamen aykırı olan bu politika bizi 24 Nisan 2004 tarihinde yapılan Annan barış Planı referandumunda kaybettiklerimizle mukayese edilemeyecek kadar kötüye götürür,” diyen Çıray, Annan Plânı referandumu sonrasında verilen Türkiye’ye verilen sözler tutulmadığı gibi, Rumlar AB’ye sokularak AB sürecinde Türkiye’nin önüne büyük engel konulduğunu hatırlattı.
CHP İzmir Milletvekili Aytun Çıray sözlerini şöyle sürdürdü:
“Sayın Gül ve Sayın Erdoğan Annan referandumunda Kıbrıs Türklerini hem Türkiye’nin, hem de Kıbrıs Türklerinin genel çıkarlarına tamamen ters düşen bir plana ‘evet’ oyu vermeye yönlendirdiler. Eğer Rumlar ‘hayır’ oyu verirlerse Kıbrıs sınırlarımıza dahil olur, dediler. Türk Milletini ancak Girit’in elden çıkmasıyla karşılaştırılabilecek feci bir kayıp sürecine soktular. Bizi ve Kıbrıslıları aldattılar.”
Doğu Akdeniz’in Kıbrıs’la İsrail arasında yer alan kısmında muazzam doğal gaz yataklarının bulunduğunu hatırlatan Çıray, “Şimdi her yerde sıkışan AKP Hükümeti çıkış için Kıbrıs’ta taviz vermeyi bir çıkış olarak görüyor olabilir ve Menderes’in elde ettiği garantörlük haklarımızdan vazgeçebilir. Ancak unutulmamalıdır ki bunu kim yaparsa hain olur. Kıbrıs’ta kotarılmakta olan müzakerelerin gidişatı nedeniyle bu kez 4 Nisan 2004’deki kadar şanslı olmayabiliriz,” uyarısında bulundu.
ANNAN PLANININ BİR BAŞKA VERSİYONU SAHNEYE KONULUYOR
Çıray uyarılarını şöyle sürdürdü: “Annan Planına destek veren ve referandumda Kıbrıs Türklerini evet oyuna yönlendirenler, şimdi de Kıbrıs Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı ile Anastasiadis arasında yürütülen müzakereleri yönlendirmek için harekete geçtiler. Bunun Türkiye’nin bozulan imajını tamir etmek ve AB müzakerelerini ilerletmek açısından son derece önemli bir fırsat olduğu görüşünü işlemeye başladılar. Kıbrıs’la İsrail arasında bulunan petrol ve doğal gaz yataklarından sanki bunlar çoktan işletmeye alınmış gibi hemen faydalanacağımızı ve enerjide Rusya’ya bağımlılıktan kurtulacağımızı iddia etmeye giriştiler. Ancak bu propagandada kritik noktayı müzakerelerin 2017 yılı içinde Kıbrıs Rum kesiminde yapılacak genel seçimlerden tamamlanması gerektiği görüşü oluşturmaktadır. Bu görüş tam bir tuzaktır ve Kıbrıs Türklerini karar verirken ‘iki ayaklarını bir pabuca’ sokmayı hedeflemektedir. Kıbrıs’ta yürütülen müzakere süreci, AKP’nin rezil olduğu dış politika faciasını telafi etmeye hizmet edecek bir alete dönüştürülemez. Türkiye’nin başta garantörlük olmak üzere sözleşmelerden kaynaklanan kazanılmış haklarını korumak ve Kıbrıs’ı ikinci bir Girit felaketine dönüşmesine müsaade etmemek boynumuzun borcudur.”

YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)