Son Dakika Haberler
“width=“1293

Geldiğimiz nokta herkes için çok acı.

Geldiğimiz nokta herkes için çok acı.
Okunma : 650 views Yorum Yap

img_8256-husnumahalli
Kasım 2002 seçimleri sonrasında AKP iktidar olunca Başbakan Abdullah Gül’ün ziyaret ettiği ilk ülke Suriye olmuştu: 4 Ocak 2003.
4 Ocak 2004’de Suriyeli ilk Cumhurbaşkanı olarak Esad Türkiye’ye geldi.
13 Nisan 2005’de Cumhurbaşkanı Sezer Şam’a gitti. Sonrası biliniyor.
Esad, Erdoğan, Gül, Davutoğlu, Muallim ve bütün bakanlar karşılıklı olarak onlarca hatta yüzlerce kez gidip geldiler.
Aralık 2010’da Ankara’da ortak bakanlar kurulu toplantısı bile yapıldı.
İki ülke arasında her alanda sınırsız işbirliği yapılmasına karar verildi.
Vizeler kalktı, sınır kapıları kaldırılıp atıldı ve Başbakan Erdoğan ‘Onların Schengen’i varsa bizim Şamgen’imiz var’ dedi.
Bütün bu süre içinde Gül, Erdoğan ve Davutoğlu Esad’a ‘Sen Alevisin’ demedi.
Ankara ‘Esad Alevidir onunla işbirliği yapılmaz’ demedi.
Erdoğan, Gül ya da Davutoğlu Esad’a ‘Sen diktatör ve zalimsin’ demedi.
Ocak 2003’de başlayan bu süreç ‘Arap Baharı’nın başlamasıyla son buldu.
Esad aniden Alevi, diktatör ve zalim oldu!
Bu gerekçelerle Erdoğan ondan kurtulmaya karar verdi.
Bunun için ÖSO, SUK ve Esad karşısı bilumum silahlı-silahsız örgüt Hatay ve İstanbul’da kuruldu.
Oysa bunlara başvurmadan Erdoğan Esad ile ilişkileri keser, siyasi ve ekonomik baskılara başvurabilirdi.
Dikkat edin ‘Esad’ın Aleviliği ya da diktatörlüğü sizi neden ilgilendirsin’ demiyorum.
İlgilendiriyorsa dünyada birçok dikta iktidar var.
Ama bir tek Esad Alevi.
Stratejik müttefik olarak ‘Sünni’ ortak kabul ettiğiniz Suudi Arabistan, Katar, Körfez ülkeleri, Ürdün ve birçok İslam ülkesinin tümündeki iktidarlar anti-demokratik, baskıcı, dikta ve zalim.
Birçoğu da çağ dışı, ilkel, bağnaz ve rezil. Erdoğan bunların hiç birine ‘Demokrat olun reform yapın’ demedi diyemez.
Özellikle Körfez’in kral, emir ve şeyhlerine.
Adamlar Obama’yı satın aldılar.
Şu yeşil dolarların gözü kör olsun.
Ah şu halkların kara bahtı gibi kara altın dedikleri petrol! ‘Esad’a demokrat ol reform yap dedim ama yapmadı’ diyen Erdoğan akıl almaz yöntemlere başvurarak Esad’tan kurtulmaya çalıştı çalışıyor.
Sonuç ortada.
Geldiğimiz nokta herkes için çok acı.
Peki, Erdoğan Esad’a ‘Demokrat ol reform yap’ dediği zaman acaba hangi modeli öneriyordu?
Belki de son beş yıllık AKP modelini mi?
Bu ülkede herkesi perişan eden model.
Türkleri, Kürtler, Alevileri, Sünnileri ve bu toplumun tüm kesimlerini.
Osmanlı, Türk, İslamcı ve bütün değer ve yöntemleriyle anti-demokratik, baskıcı ve zalim model.
Erdoğan’ın Esad’a önerdiği model.
Oysa ‘Arap Baharı’ öncesinde Esad devleti ve toplumu demokratikleştirme yolunda çok ciddi ve önemli adımlar atmıştı.
Öyle olmasaydı başta Türkiye olmak üzere batının bütün ülkeleri Şam ile iyi ilişkiler kurmazdı.
Öyle olmasaydı dönemin Amerikan Kongresi Dış İlişkiler Komitesi Başkanı Kerry dört kez Şam’a gidip ‘Ortadoğu ilk kez Esad gibi çağdaş, aydın ve entelektüel bir lider gördü’ demezdi.
‘Arap Baharı’ tezgahı öncesinde Suriye halkının yüzde 99,99’u kendi ülkesinde ve evinde mutluydu.
Ama birileri bundan hiç hoşlanmıyordu.
Yapılması gereken yapıldı ve bir tek İsrail kazandı.
AKP politikaları sayesinde.
Peki, bunları neden anlatıyorum?
Esad’a ‘Demokrat ol reform yap’ diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan belki benzer şeyi Aliyev’den ister diye.
İlhan Aliyev 2003’de babası Haydar Aliyev’in ölmesiyle Azerbaycan Cumhurbaşkanı oldu.
13 yıllık iktidar ona yetmediği için pazar günü anayasa referandumu yaptırdı.
Açıklamaya göre halk evet demiş ama oran belli değil.
Değiştirilen anayasa maddelerine göre başkan sınırsız sayıda seçime katılabilir ve her seferinde 7 yıl için seçilir. Başkan’ın bundan böyle bir de birinci yardımcısı ve yardımcısı olacakmış.
Bakü’den gelen haberlere bakılırsa Birinci Başkan Yardımcısı İlham’ın oğlu olacak.
Yaşı tutmadığı için yeni değişiklikle seçme ve seçilme yaşı 18’e indirildi.
İkinci yardımcı karısı ya da kızı olur.
Fıkra gibi.
Ülkede ne kadar vakıf, dernek, örgüt, federasyon ve benzeri ‘hayır’ kurumu varsa hepsinin başında İlham’ın güzel eşi ve iki kızı bulunuyor.
Wikileaks ve Panama belgelerinde bu aileyle ilgili müthiş bilgiler var.
Ülkede rüşvet, hırsızlık ve yolsuzluğun boyutunu tahmin etmek bile güç.
Ülkede demokrasi ve özgürlükler adına nefes almak bile olanaksız.
İçişleri Bakanı’na bağlı OMON özel timleri herkesi sındırmış.
Muhalefet korkuyor, susmayan öldürülüyor ve medya satın alınmış.
CIA ve MOSSAD İlham’a yardım ediyor.
Hiç kimse ona ‘İlhamcığım demokrat ol reform yap’ demedi demiyor.
Başta ABD, AB ülkeleri ve AKP.
Acaba neden?
Ben olsam hemen Kars’ta (Yakın olduğu için) Özgür Azerbaycan Ordusu (ÖAO) ve Azerbaycan Ulusal Konseyi’ni (AUK) kurar Aliyev’i deviririm.
Üstelik adam Şii.
Tabi vazgeçmediyse!

YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)