Son Dakika Haberler
“width=“1293

“MÜTHİŞ İDDİALAR” İŞİD İSTANBUL’DA DİYANETİN MİSAFİRİ

“MÜTHİŞ İDDİALAR” İŞİD İSTANBUL’DA DİYANETİN MİSAFİRİ
Okunma : 736 views Yorum Yap

chp-erenerden-isid-istanbul-1

ERK ACARER / BİRGÜN – CHP, açıkladığı belgelerle Türkiye’nin savaş suçlusu durumuna düştüğünü belirtirken, İstanbul Vekili Eren Erdem, IŞİD’le ilgili daha çarpıcı bilgiler de verdi:

Türkiye sadece IŞİD’i mi destekledi?

Hayır, irili ufaklı tüm cihatçı örgütlerin tamamının Türkiye ve Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) tarafından desteklendiğini görüyoruz. Belki El-Kaide’nin merkezi yönetimi dışında tamamı! Nusret Cephesi, Ahrar’uş Şam gibi yapılarla birlikte Tevhid ve Cihat Cemaati gibi IŞİD’e bağlı küçük örgütlere bile destek verildi. THY ile taşınan silahları biliyoruz. Kısmi olarak Boko Haram gibi selefi yapılara bile yardım ettiler.

Bu desteğin nedeni neydi?

Birkaç nedeni var. Türkiye, petrol havzalarında söz sahibi olmak ve Musul petrollerini kontrol etmek istedi. Radikal İslamcılar bu nedenle kullanıldı. Bir diğer neden ise mezhep bazlı siyaset üzerinden yeni bir Ortadoğu dizayn edebilmekti. Daha önemli bir neden daha vardı. Ortadoğu planında iki lidere aynı anda yer yoktu. Ya Erdoğan ya da Esad gidecekti. Esad’ın var olduğu bir Ortadoğu hizalanmasında, “Erdoğan’ı da ortaya çıkaran güçler” kendisini gözden çıkaracaklardı, başka yolu yoktu! Böylece Erdoğan kendi geleceği ve siyasi kariyeri karşısındaki en büyük engelin Beşar Esad olduğunu anladı. Bu nedenle onu bitirmeyi varoluş sorunu haline getirdi. Bu çerçevede toplamda IŞİD’e biat eden bütün radikal İslamcılar desteklendi.

Bu, ne şekilde yapıldı?

Çok geniş bir perspektifte devam etti. Silah temelli destek bir yana içeride ve dışarıda kamuoyu yaratma çabaları üzerine çalışmalar yapıldı. Söz gelimi “Sarin gazını Esad kullandı, Reyhanlı’yı Esad yaptı” dediler. Bu spekülasyonlar üzerinden Türkiye kamuoyunu Suriye’ye bir askeri müdahaleye hazırlamaya çalıştılar. Fakat hiçbiri tutmadı.

MİT TIR’ları bir şifre…

Üst düzey yargının davayı yeniden ele alması lazım. Türkiye Ahrar’uş Şam’a gittiği iddia edilen ‘bu silahlar aracılığıyla’, bölgede neyin içine girmek istedi? Ne yapılmak istendi? Açıkçası Türkiye burada ABD direktiflerinin de ötesinde bir şeyler yapmaya çalıştı. ‘Sevkiyat’; Türkiye’nin birtakım bölgesel hesaplara münferit olarak harekete geçtiğini gösteriyor.

 Türkiye’yi neler bekliyor?

Bu militanların hepsi Türkiye’de yaşayan herkesin ölmesi gerektiğine inanıyor. Ayrım yapmıyorlar.

Kısa süre önce bir IŞİD militanıyla görüşüp kamplarından girmeyi talep etmiştim. Bir muhalif olarak can güvenliğimi sordum doğal olarak. Şu cevabı almıştım: “Sizin ve sözde İslamcı bir gazetenin muhabiri arasında fark yok. Hepiniz mürtetsiniz…”

Durum bu! IŞİD kendisinden olmayanın ölmesi gerektiğine inanıyor. Öncelikleri var. Kürtler ve Aleviler ilk sırada. Ancak genel perspektifte ayrım yapmıyorlar. Irak’taki durum bunu anlatıyor. Sünnilere ait camileri bombalıyorlar. Türkiye’de de Sünni Müslümanları hedef alabilirler. Açıkçası şu anda Türkiye’deki 78 milyon insanın can güvenliği tehdit altındadır. IŞİD tehlikesi bu!

IŞİD’i görmezden geliyorlar…

IŞİD’in Türkiye’den iki temel güvence istediğini biliyoruz. ‘Bize katılanlara ve hücrelerimize dokunmayın’ denildi. IŞİD komutanlarının MİT mensuplarıyla yaptığı görüşmelerdeki talepleri bu yöndeydi. Örgüt Türkiye’den sınırlarını kapatmamasını da istedi. Tabii NATO üstlerinin açılmamasını da talep etti. Ama öncelik örgüt evleri ve sınırlardı. Tek bir hücreye bile operasyon yapılmamasının ve sınırlarının denetlenmemesinin nedeni bu. 2013 yılında operasyon yapmaya niyetlenen polisler de engellendi!

Açıkçası Türkiye’de birçok canlı bomba var, mühimmat, silah var. Emniyet ve istihbarat da bunların farkında ama kimse müdahale etmiyor. Son derece etkisiz ve saçma operasyonlar yapılıyor. Söz gelimi Suruç Katliamı’nın ardından Ebu Hanzala kod adlı Halis Bayancuk emniyete götürülüp, kendisine sadece beş soru soruldu. Bunlar arasında “IŞİD’le bağınız var mı?” gibi komik sorular da vardı.

Peki, devletin düşündüğü olur mu, IŞİD’in tavsiyesi sancısız mı olacak?

Hayır, böyle olmaz! IŞİD, tasfiye olurken, kendisini de besleyip büyütenleri beraberinde götürecek! IŞİD, kendisine destek verenlerle birlikte yok olacak. Bunun farkında ve bu nedenle, “Ben yanarsam siz de yanarsınız” sinyali veriyor. Suudi Arabistan ve Katar’da da durum farksız! Yemen neden karıştı? IŞİD dünya için habis bir ura dönüştü. Tasfiyeleri kısa sürede ancak çok sancılı olur! Bu anlamda Türkiye’de yeni bir eylemin bağıra bağıra geldiğini görüyoruz.

Türkiye’nin Pakistan gibi bir terör bölgesine dönüşmesinden söz ediliyor

Bunu çok öngöremiyoruz. Ancak Türkiye’de bir siyasal iktidar değişikliği olacak. En azından Erdoğan için anayasal sınırlarının içine çekileceği bir dönem kısa sürede başlayacak.

***

IŞİD DEVLETİN OLANAKLARINDAN YARARLANDI

Sadece Ankara Katliamı’nın değil, Suruç ve Diyarbakır’ın da istihbaratın bilgisi dâhilinde olduğuna dair güçlü veriler var…

Türkiye’de 200’e yakın hücre var. İstanbul’daki hücreler canlı. Türkiye’deki IŞİD yapılanmasını anlamak için 2013’ten beri, İstanbul Antep arasında uçuş yapan yolcu listelerine bakmak yeterli! İstanbul, Antep uçuşlarında yer alan yolcuların en az yüzde yirmisi IŞİD militanıydı. Bu uçuşlar bizim anahtarımızdır. Benim bildiğim kadarıyla 600’den fazla militan Antep’e bu şekilde geçmiş. Dünyanın farklı yerlerinde görüştüğüm ve röportajlarını dinlediğim IŞİD militanlarından edindiğim bilgiler mevcut. Önce İstanbul’a gidiyorlar! İstanbul’da Fatih’te bir misafirhanede kalıyor.

Hatta zaman zaman Diyanet’in misafirhanelerini kullanıyorlar. Diyanetin bilgisi dahilinde olup olmadığını bilmiyoruz ama; bu çok açık! Polisevleri de bu işte kullanılmış. Buradan Antep’e geçiyorlar, orada eğitim kampları var. Ama burası silahlı eğitim kampı değil. Antep’te teorik eğitim alıyorlar. Rakka’ya ulaştıklarında ise, kendilerine bomba ve silah eğitimi veriliyor. Bu zincir böyle yürüyor. Bu koridoru MİT bilmiyor mu? Mümkün değil!

***

12 kişilik hücreler

Adıyaman ve Gaziantep üzerinde duruyoruz. Oysa başka yerler de var. İstanbul önemli mesela…

Güngören, Haznedar, Fatih ve Bağcılar’da çok ciddi çalışmalar yapıyorlar. IŞİD hücreleri 12’şerli gruplar halinde örgütleniyor. Başlarında bir halife var. Halifeler genelde yabancı uyruklu kişilerden seçiliyor. Ancak Türkler ve Kürtler de halife yapılabiliyor. 12 kişilik evler, birbiriyle hiçbir şekilde irtibat kurmuyor. Halifeler dahi birbirini bile tanımıyor. Hücre tipi yapılanması! Belli aralıklarla Suriye’ye geçiyorlar. Merkezde, direktifler alıp tekrar geri dönüyorlar. IŞİD içerisinde Rakka’da Türk komutanlar var. Türkiye’deki hücreleri de bunlar koordine ediyorlar. MİT ile Türk komutanlar arasında bir diyalog olduğu gerçek!

 

***

Üstüne gidemezler

IŞİD’in neden üzerine gidilmiyor?

Devlet 90’larda mafyayı taşeron olarak kullandı. Bu dönem kapanırken, mafya canı yakılmadan tasfiye edilmeye çalışıldı. Can yakmadılar çünkü mafya babaları çok şey biliyordu! Konuşmaları devlet için felaket olurdu. Anlaşma yapıldı. Şimdi bir kısmı otopark ve çay bahçesi isteniyor. Rahatları yerinde! O dönemden hiç kimse cezaevinde değil. Aynı dönemde yine devlet tarafından kullanılan Hizbullahçılar için de aynı yöntem izlendi. Yine hiçbiri cezaevinde değil! Şimdi aynı yöntem IŞİD için de uygulanmak istiyor.

Amaç IŞİD’in acısız ve sancısız bir şekilde tasviyesi. Çünkü uzun dönem işbirliği yapıldı ve IŞİD artık devletle ilgili çok şey biliyor. Bunu da bir şantaj ve tehdit unsuru olarak kullanıyor. Baskı yapılırsa IŞİD de bu yoğun münasebetlerin şifrelerini verir. Bilgileri ortaya döker. Türkiye’nin uluslararası savaş mahkemelerinde yargılanmasını sağlar. Bu devlet için canlı bombadan daha tehlikeli! Devlete, IŞİD konusunda bu denli uluslararası baskı olmasaydı, bu kısmi operasyonlar bile yapılmazdı.

YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)