Son Dakika Haberler
“width=“1293

HERKESE GÖRE FİLÖZOF, BANA GÖRE İSE HİCİV USTASI..

HERKESE GÖRE FİLÖZOF, BANA GÖRE İSE HİCİV USTASI..
Okunma : 1.860 views Yorum Yap


Aşağıdaki tespitleri bir Galatasaraylılıktan öte bir futbol sever olarak kaleme alacağım. Başlıkta kaatettiğim kişi; Beşiktaş Futbol Takımı Teknik Direktörü Şenol Güneş’tir. Jübile yaptığı zaman beşiktaş’ın unutulmaz file bekçisi Sabri Dino, Güneş Gazetesi’nde bir yazı yazmış ve şu cümlelere de yer vermişti, ‘..Ben bu güne kadar bu kadar efendi, bu kadar ahlaklı ve bu kadar istikrarlı bir sporcuya rastlamadım, bundan sonra da kolay kolay rastlayacağımı sanmıyorum..’. Beni tanıyanlar bilir, kendisinin kişiliğine, eğitimine saygım sonsuz. Buna zaten kimsenin bir diyeceği yok. Herkesin kanısı da bu yönde.

Ancak ben Şenol Güneş’in Teknik Direktörlüğü’nü bir yönü ile hiç beğenmem ve de olumsuz eleştiririm. Kendisi, formdan düşmüş, futbola küsmüş ve bırakmak üzere olan isimleri yeniden kazanır, burada öğretmenliğini hatta eğiticiliğini kullanır ve onları yeniden Türk Futbolu’nun hizmetine sunar. Bu duruma örnek olarak kimler yok ki? Burak Yılmaz, Ozan Tufan, Mario Gomez Volkan Şen, Fernandao, Abubakar, Talisca, Babel, Cenk Tosun, vs. Say babam say bitmez ki. Zaren taraflı tarafsız otoriteler de bu konuda hem fikirler. Ancak, ben Şenol Güneş’in maç içerisindeki sevk ve idare tarzını hiç beğenmem, hatta yetersiz görürüm. Bu bakımdan Trabzon’da, doksan altı, iki bin on bir senelerinde iki şampiyonluk verdi. Kore’de de çalıştığı iki senede zarfında finallerde iki şampiyonluğu kıl payı kaçırdı. Kaleciliği döneminde altı şampiyonluğu ve sayısız kupası var. Japonya ve Kore’de düzenlenen Dünya şampiyonasında üçüncülük ve Fransa’da düzenlenen Konfederasyon Kupası’nda, bir anlamda mini dünya şampiyonasında da üçüncülük başarıları var. Ligimizdeki teknik direktörlük hayatında bir türlü kazanamadığı şampiyonluğa nihayet Beşiktaş’ta ulaştı. Affına sığınarak söyleyeceğim, bana göre çok da inattır ve asla düşüncelerinden vazgeçmez.

Ancak bir de hazır cevaplılığı var ya. Burada ise hayranım kendisine. Hemen ters köşe yapar, verdiği cevap karşısında olduğunuz yerde çöker kalırsınız. Bu yönüne de örnek vereyim. Prof. Dr. Bayraktar Bayraklı Bey; Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nde doktora öğrencisi iken bize, ‘insanla hayvan arasında ne fark var?’ diye bir soru sormuştu. Biz de, ‘insanın aklı var, düşünür, düşünceler üretir’ demiştik. O da bize, ‘onu dedem de söyler, insan kurallara bağlı yaşar, hayvanlar ise kural mural tanımazlar’ demişti. Doksan altı yılında Fenerbahçe’ye şampiyonluğu kaybedince, ben başta olmak üzere kendisine yapılan olumsuz eleştirilere, hiç unutmuyorum, Fanatik Gazetesi’nde ‘Tel Örgüler ve Biz’ başlıklı bir yazı kaleme almıştı. Yani bize şunu demek istemişti. Siz önünüzdeki tel örgüler olmasa, sahaya atlar ve bize saldırabilirsiniz. İnsanın önüne tel örgü konmaz ki. Tel örgü ile başka canlılar zaptedilir, burayı bir düşünün de ona göre laf edin. Ben bu yazıyı okuduktan sonra, kendime gelmiştim. İki bin on bir yılındaki şike sürecinden sonra Trabzonspor Fenerbahçe ile Şükrü Saraçoğlu’nda karşılaşmış ve sanırım maç berabere bitmişti. Maç boyunca bütün tribünler Şenol Güneş’e küfür etmişti. Maç sonu muhabir, Şenol Hoca’ya, ‘kendisine yapılan küfürler hakkındaki düşünceniz nedir?’ diye sorunca, Şenol Hoca; ‘Kem/Kötü söz sahibine aittir’ diyerek iade de bulunarak on binleri susturmuş ve sunucunun ağzı da açık kalmıştı. Şenol Hoca Bursaspor’u da bir yıl çalıştırmış, burada bir gol kralı çıkartmış, sonuca gidemese de oynattığı futbol taraflı tarafsız herkesin takdirini kazanmıştı. O sene sonunda Bursaspor yıldız futbolcularını satınca, bundan memnun olmayan Şenol Güneş Beşiktaş’la anlaşmıştı. Dönemin Bursaspor Başkanı Şenol Hoca ile polemiğe girmişti. Vakta ki, Bursa’daki maçta Beşiktaş Bursaspor karşısında maçı kazandıktan sonra Şenol Güneş, basın toplantısında epey süredir rakibin başkanı ile aralarında süregelen bu polemik için, Ömer Hayyam’ın şu dörtlüğü ile cevap vermişti:

“Karanlık aydınlıktan, yalan doğrudan kaçar.
Güneş yalnız da olsa, etrafa ışık saçar.
Üzülme, doğruların kaderidir yalnızlık.
Kargalar sürüyle, kartallar yalnız uçar”..

Geçen Salı günü Beşiktaş, 3-1 kazandığı ilk maçın rövanşında Gençlerbirliğini 1-0 yenerek Ziraat Türkiye Kupası’ndan eledi. Sayın Şenol Güneş, Sayın Ümit Özat’la aralarında süre gelen tartışmaya da noktayı koydu. Şunu biliyorum ki, Ümit Özat’ı ilk defa Milli Takım’a da alan Şenol Hoca. Dünya Şampiyonası elemeleri play of maçı idi ve Avusturya’yı Ali Samiyen’de 5-0 yenerek dünya şampiyonasına gitmeyi hak ettiğimiz ve Ümit Özat’ın da çok iyi oynadığı o maçta ben de vardım. Aralarındaki tartışmayı çok iyi bilmemekle beraber, şayet Şenol Hoca, Ümit Özat için ‘şişko’ demiş ise çok ayıp etmiştir ve bana göre özür dilemelidir. Bunu böylelikle belirteyim. Ama bunu yapacağını da aklım almıyor. Ümit Özat ise, hocalığa daha yeni başlamış, gerçekten istikbal vaad ediyor. ve Şenol Hoca’ya, ‘İstanbul onu bozmuş’ ve ‘konuşmalarının anlaşılması için tercüman lazım’ da demiş. Kusura bakmasın ama sanki Ümit çok güzel konuşuyor, bir İstanbul Beyefendisi imiş gibi davranıyor. Asla aşağılamıyorum, ben doğuluları çok seviyorum, bir gerçeği ifade için bu söylemi kullanacağım. Ümit Özat doğulu değil de geçende bağlandığı bir kanala, ‘biz Ankaralılar’ diyor. Her ne ise, tartışma Şenol Hoca’ya soruldu. O da Mevlana dili ile cevap verdi. İşte o cevap; ‘bazen diyorum ki; ne olacak, söyle gitsin, söyleyince diyorum ki, ne olacak, sus bitsin’. Ben bu cevabı şöyle anlıyorum, herhalde şunu demek istemiş, yanlışım varsa düzeltilsin. ‘Söyleyecek çok sözüm var, bu konuda benimle tartışmaya kültürü yetmez, ama söyleyeceklerimden anlamaz ki, bir şey diyeyim. Hani İmam-ı Gazali’nin, ‘cahillerle tartışma, çünkü ben hiç galip gelemedim’ dediği gibi. Başka bir ifade ile; anlattıkların, dinleyicilerin algılama oranı ile doğru orantılı olduğu gibi.
Evet Şenol Güneş’in saha içerisindeki idare tarzını yetersiz buluyorum. O benim görüşüm. Ama şu bir gerçek ki, Şenol Güneş’le laf atışması yapılmaz. Olduğun yerde çökertir bırakır, futbol tabiri ile, ‘ters köşe yapar’. Bu yönünü de hayranlık duyarak; kutluyorum. Bu yazım ile; ne Şenol Güneş’in benim kendisini savunmama ihtiyacı var, ne de bir başkasını yermeyi amaçlıyorum. Açık ve seçik şekilde, olumsuz gördüğüm yönleri ve beğendiğim yönleri ortaya koymaktır sadece. Herkese başarılar diliyorum..

YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)