Son Dakika Haberler
“width=“1293

Anti-Kapitalist Müslümanlar Dost mu Düşman mı?

Anti-Kapitalist Müslümanlar Dost mu Düşman mı?
Okunma : 885 views Yorum Yap

Bu yıl 1  Mayıs’ın medyatik aktörü ‘Anti-Kapitalist Müslümanlar’ oldu. Doğrusu tecrübelerle sabittir ki siyaset zemininde sansasyonel çıkışlar çoğu zaman bir saman alevinden ibaret kalırlar. Bu hakikatin altını çizerek, Anti-kapitalist Müslüman hareketin sahih bir siyasi varlık olup olamayacağının zamanın terazisine tabi olacağını belirtelim. Bu oluşumun ansızın gökten zembille inmediği siyasal İslam içindeki tartışmaları izleyenler tarafından bilinmektedir.

Tek parti rejiminden çok partili parlamenter rejime geçilmesi ile Sünni kitleler Demokrat parti ile başlayan geleneksel sağ partilerin oy deposu haline dönüştü. 1960’ların sonunda, sünni kitlelerin Milli Nizam  Partisi’nin kuruluşuyla birlikte Sünni-siyasal İslamla  buluşmaları günümüze ulaşan yolun ilk taşlarının döşenmeye başlandığı eşiği teşkil etti. Sovyetler Birliği’nin varlığını sürdürdüğü iki kutuplu dünyada Sünni siyasal-İslamın Türkiye’de oynadığı siyasal rol Anti-Komünist vurucu güç olarak tezahür etti. Necmettin Erbakan’ın kişiliğinde tezahür eden ve çeşitli parti adlarıyla varlığını sürdüren gelenek bu niteliksel özelliğini korudu. İç pazara dönük muhafazakar Anadolu burjuvazisinin çıkarları temelinde iç pazarı korumak için batı düşmanlığı, özel mülkiyeti korumak için de komünizm düşmanlığı, hareketin siyasi fikriyatının iki temel direğini oluşturdu.

Türkiye 2000’li yıllara geldiğinde artık iç pazara dönük üretim ve ticaretin sömürüsünden elde ettiği karların ötesine taşan, dünya pazarına açılan Anadolu burjuvazisi zamanın ruhuna uygun olarak neo-liberal, özelleştirmeci AKP’nin programıyla bütünleşerek, dünya kapitalist sistemiyle ekonomik olarak sağladığı eklemlenmeyi siyaseten de sağlamış oldu.

Artık namaz, başörtüsü, imam hatipler Sünni kitleleri ne kadar birleştiriyorsa, AKP etrafında kümelenmiş olan Anadolu burjuvazisinin devlet rantından da beslenerek elde ettiği zenginlik ekonomik olarak sınıfsal ayrışmayı derinleştirmektedir. Dini taleplerde birleşen farklı sınıfların beraberliği, zenginleşmeyi altın kaplamalı musluklu hacet yerlerini inşa ederek kutlayanlarla, yoksulluk girdabından kurtulamayanlarla ne kadar sürdürülebilir? Kuşkusuz Marx’ın belirttiği gibi nihai olarak belirleyici olan ekonomidir.

Aşağıda ek olarak verdiğim ‘Din Sosyalizm Has Parti’ makalesinde tartışıldığı gibi Sünni siyasi İslam geleneğinde sosyal eşitsizliğin sorunsal hale gelmesinin ilk işaretini Has Parti’nin kuruluşuyla gördük. Has Parti AKP’nin yarattığı sosyal adaletsizliğe vurgu yapan programıyla çıkış yaparken aynı zamanda az sayıda sosyalisti davet ederek onları da kurucu üye yaptı. O dönemlerde de medya bu bileşimi sansasyonel bir tarzda kamuoyuna duyurdu. Hatırlanacağı gibi 2011 seçimlerinde Has Parti tek başına seçime girdi ve başarılı bir sonuç elde edemedi.

Sosyalistlerle, Sünni siyasal İslamın Has Parti’yle başlayan serüveninin bu gelenekteki iki aktöründen biri Mehmet Bekaroğlu diğeri ise İhsan Eliaçık’tır. 2011 seçimlerine böyle bir kompozisyonla giren Has Parti siyasi stratejisini sosyal eşitsizlik üzerine kurdu.  Ne Kürt sorununu, ne Alevilerin taleplerini, ne azınlıkların ne de cinsel, kültürel kimliklerinden dolayı ezilenlerin taleplerini yüksek sesle dile getirdi. Aksine bu toplumsal fay kırıklarını sistem partilerinin dile getirdiği kırmızı çizgilerle sınırlı bir alanda hapsetti.

Bunun böyle olması doğaldı da, zira hem bu geleneğin kuramcısı olan İhsan Eliaçık hem de partiye katılan sosyalistler , siyasetin tek belirleyeninin sosyalist için sınıfsal, diğerleri içinse sosyal eşitsizlik olduğuna dair vülger anlayışa saplanmışlardı. Bu doğrultuda da yürüdüler, hareketin aktivistleri sosyal eşitsizliği teşhir etmek amacıyla, ramazanda otellerde iftar yemeklerini protesto ederek otel önlerinde sokakta iftar sofraları kurdular.  Sosyal eşitsizlikleri protesto ederek bir hakikati teşhir ettiler ama diğer can alıcı toplumsal eşitsizlik ve adaletsizliklere sessiz kalarak bu yaptıklarını da gölgelediler.

Şimdi 1 Mayıs’ta bu sürecin devamı olan Anti-Kapitalist Müslümanlar, Kürtlerin, Alevilerin haklarını, hele de sistemin sinir ucu olan Ermeni halkının uğradığı katliamı dile getirmeleri ile niteliksel bir dönüşüm sürecinde olduklarını gösteriyorlar. 1 Mayıs çağrıları vülger anlayıştan koptuklarının bir belgesi niteliğinde, şöyle diyorlar:’’

“Kapitalizmle Mücadele Platformu” adı altında örgütlenen antikapitalist Müslüman gençler 1 Mayıs’a katılmak için çağrıda bulundu. İlk defa yapılan çağrıda; “‘Hrantlar, Uludereliler/Roboskililer, Ceylanlar ve daha niceleri hangi suçlarından ötürü öldürüldü’ demek için! (…) Katliamlarla, sürgünlerle, tehcirlerle varlıklarına kastedilen Ermeni ve Alevi yurttaşlarımızın hakkı için’’

Bu hareket dile getirdikleriyle , Sünni siyasal İslamın içinde nesnel olarak oluşmakta olan ayrışmayı, siyasi olarak temsil edecek özne olacaksa sosyalistler bu gelişmeyi elbette olumlu olarak karşılarlar. Her halükarda bu hareketin ezber bozucu bir niteliğe sahip olduğu görülüyor. Misyonunun da yoksul Sünni kitleler olması kaçınılmazdır.

Bu durumda her türlü ezme-ezilme biçimine, kapitalist sömürüye, eşitsizliğe, adaletsizliğe karşı mücadele eden sosyalist, bunları dini referansla dile getiren siyasi oluşumla elbetteki bu doğrultuda eylemini birleştirir.

Sosyalistler, bu hareketi, sola da  İslami  sızma teşebbüsü olarak endişe duyan laik-sol-Kemalistlere dönerek,  kapitalizme karşı mücadele eden dindarla birlikte , herkesin özgürce yaşam tarzını sürdüreceği mutasavver bir toplumun yolunun açılabileceği imkanı yaratacak çabayı ve diyaloğu gerçekleştirmenin gerekli olduğunu ifade eder. Ezberlerin ve önyargıların toplumsal yıkımın hazırlayıcısı olduğuna işaret eder

Latin Amerika’da Hıristiyan kurtuluş teolojisi hareketinin diktatörlüklere karşı sosyalistlerle birlikte verdikleri mücadele bunun mümkün olduğunu gösteriyor.

Kuşkusuz başlangıcından itibaren değişim gösteren bu hareketin olumlu etkisi, ezilenlerin talepleriyle bütünleşmeyi sürdürüp sürdüremeyeceğine ve hareketin zahiri mi hakiki mi olduğuna bağlı olacaktır.

Ek: Anti-Kapitalist Müslümanların 1 Mayıs Çağrı metni;

1 Mayıs Hakkı Müdafaa Günüdür!

Emeği, ekmeği, alın terini ve hakkı müdafaa etmek İçin!

Zincirleri kırmak ve ‘kölelere özgürlük!’ demek için!

Adalet, özgürlük ve eşitlik için!

İşçinin, emekçinin, işsizin, yoksulun ve mahrumun hakkı için,

‘Asgari ücret azami köleliktir’ demek için!

AVM şantiyelerinde yanan, barajlarda boğulan işçilerin ve cezaevlerinde tecavüze uğrayan çocukların feryadı olmak için!

‘Hrantlar, Uludereliler/Roboskililer, Ceylanlar ve daha niceleri hangi suçlarından ötürü öldürüldü’ demek için!

Baskı ve sindirmeyle yok sayılan Kürt Halkının talepleri, taleplerimizdir demek için!

Ölüm değil çözüm demek ve barışa bir ses vermek için!

Erkekçiliğe ve erkek egemenliğine karşı, bedeni metalaştırılan, kişilikleri değil dişilikleri kimlikleştirilen, kapitalizmin ve tarih boyunca tüm sömürü düzenlerinin en etkili silahlarından biri olarak kullanılan, din, örf, töre adına hakları elinden alınan ve yok sayılan kadınların özgürlüğü ve eşitliği için!

Yalın ayaklıların, kimsesizlerin, horlanan göçmenlerin, diri diri gömülen seks kölesi kadınların sessiz çığlıklarını duymak ve duyurmak için!

Tutsaklarla dayanışmak, ‘siyasi-askeri operasyonlara son!’ demek için!

Çocuklarımızı robotlaştıran ve senelerce resmi ideoloji yoluyla uyutan zorunlu eğitimin dayatmacı yüzüyle hesaplaşmak için!

Zorunlu askerliğin zulüm, vicdani reddin ise insani bir hak olduğunu haykırmak için!

Katliamlarla, sürgünlerle, tehcirlerle varlıklarına kastedilen Ermeni ve Alevi yurttaşlarımızın hakkı için!

Yeryüzünde bozgunculuk yapanlara, ekini ve nesli ifsat edenlere karşı ses çıkarmak,‘Güneş, rüzgar bize yeter! Nükleere ve Hes’lere Hayır!’ demek için!

Yaratan’ın bizlere emanet ettiği ancak kapitalizmin yok etmek üzere olduğu dünyamıza sahip çıkmak, bu saldırganlığa karşı doğanın ve tüm canlıların isyanına isyan katmak için!

Dünya halklarının emek, adalet ve özgürlük mücadelelerini selamlamak,

Sömürüye, savaşa, işgale, emperyalist ve faşist saldırganlığa ‘dur’ demek için!

Halkın ve hakkın sesini yükseltmek için!

Firavunlara, Karunlara, Hamanlara, tağutlara, kula kulluğa ve köleliğe geçit vermemek için!

Sınıfsız, sınırsız bir barış yurdu için!

1 Mayıs’ta Taksim Meydanındayız!

1 Mayıs Kapitalizmle Mücadele Korteji

“İnsan için emeğinden başkası yoktur” (Kur’an: Necm 39)

Ferhan UMRUK.

Yalanszwordpress.com

 

YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)