Son Dakika Haberler
“width=“1293

Körler ülkesinde kral kimdir? Buçak Çubukçu

Körler ülkesinde kral kimdir? Buçak Çubukçu
Okunma : 794 views Yorum Yap

Gelin matematiğin bilinçli olarak öğretilmediği fikrinden kendinizi kurtarın. Osman Hamdi beyin Kaplumbağa Terbiyecisi isimli tablosunda aslında böyle bir meslek olmasa da neyin anlatılmak istenmiş olabileceğini hiç düşündünüz mü? Dönemin, ülkenin geri kalmış şartlarında verilen ve kazanılan bir eğitim mücadelesinin ipuçlarını orada, yakın tarihimizde görebilirsiniz. Yeter ki bakmayı bilin!

Garip bir ülkeyiz. Yıllar boyunca üniversite için o kurs senin, beriki benim dolaşıp duruyoruz. Okuldaki eğitim yeterli olmuyor, üstüne fazladan takviye yapıyoruz. 2012 Yükseköğretime Geçiş Sınavına (YGS) giren 1.857.000 öğrenciden 700.000’i matematikten 0 (SIFIR) alıyor. Neredeyse sınava girenlerin yarıya yakını!

Bu, bir, iki şeyin göstergesi. Okullarda ve üzerine kurslarda verilen eğitim yarı başarılı! Yani eğitim alanların yarısı en azından matematikten hiç bir şey öğrenememiş. Sınavda matematik sorularının en az beşinin basit toplama çıkarma işlemi ile çözülebileceğini parantez dışında belirteyim. Bu durumda başarısızlığın sorumlusu ilgili bakandır. Kadrosu ile istifa etse yeridir, ama bizim böyle bir geleneğimiz yok biliyorsunuz. Her yeni gelen bakan, kendince eğitimi düzeltmiştir. Sonuç ve ne derece güzel düzeltmiş oldukları ortada.

Bu bir devlet geleneği olsa gerek ki Osmanlı’da II. Meşrutiyet döneminde Maarif Nazırı (Eğitim Bakanı) Emrullah efendinin şaka amacıyla söylediği “Şu mektepler olmasaydı maarifi ne güzel idare ederdim” sözü eğitim genlerimize işlemiş gibi. Şu sıralarda yeni düzenlemeler gündemde (4+4+4 gibi). Bu yaklaşım ile daha iyi bir iş çıkarıp çıkaramayacaklarını yakında birlikte göreceğiz. Bütün bunların maliyeti, kayıp nesiller! Ülkemizin kaybı.

Matematik berbat olunca işi biraz bilenler körler ülkesinde kral oluverir ister istemez. Memurlar ile toplu iş sözleşmeleri yapılıyor bu sıralar. Son ücret artışı teklifi 6’şar aylık %3+%3 olarak dillendirildi. Yıllarca toplu iş sözleşmelerinde bu artış hesaplarını yaptım. Öğrendiğim en faydalı hesaplardan biri, toplam zam maliyetini ortaya koyandır. Psikolojik olarak, 6 aylık zamlar iki yüksek enflasyonun etkisinde olan insanları rahatlatır. Bir başka avantajı da gerçek artış oranının kolayca görülmemesidir. İlk 6 ay %3, sonraki 6 ay %3 zammın gerçek toplam artış oranı %6 etmez! Sıkı durun %4,5 eder. Hesabı basit: 100 liraya 3 lira zam yapın, 7. ay 103 liraya %3 daha zam yapın etti 106.09. (103×6)+(106,09×6)=1254,54 alın 12 aylık ortalamasını yani 1254,54/12=104,55 yani ortalama zam %4,55! Ancak %3+%3 deyince sendikacılar dahil herkes %6 toplayıp çıkarlar ortaya. Anlayacağınız eğitim şart!

Simdi gelin de matematiğin bilinçli olarak öğretilmediği fikrinden kendinizi kurtarın. Osman Hamdi beyin Kaplumbağa Terbiyecisi isimli tablosunda aslında böyle bir meslek olmasa da neyin anlatılmak istenmiş olabileceğini hiç düşündünüz mü? Dönemin, ülkenin geri kalmış şartlarında verilen ve kazanılan bir eğitim mücadelesinin ipuçlarını orada, yakın tarihimizde görebilirsiniz. Yeter ki bakmayı bilin!

Yıllar yılı öğretilmesine rağmen düzgün yazılıp, okunamayan Türkçe ve İngilizce’den bahsetmedim bile. Özümsenmiş ve anlaşılmış (bir daha tekerrür etmesin diye) Tarihi söz konusu bile etmiyorum. Dinler tarihinin öğretilmesi gereken yerde, 13 yaşındaki kız çocuklarına baş örtmelerini öğütleyen imamdan olma din dersi öğretmenine ise değinmiyorum bile. Ama şundan eminim: Böyle garip bir sistemde kaybedilen nesiller ile aslında Türkiye’nin parlak geleceği yakında kayıp olacak. Bunun bize faydasının olmadığı ortada.

Türkiye’nin insan kaynağı kaybı kimin işine yarar? Siz söyleyin!

YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)