Son Dakika Haberler
“width=“1293

“ULAN TERBİYESİZLER…”

“ULAN TERBİYESİZLER…”
Okunma : 1.553 views Yorum Yap

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, 15 Temmuz hain darbe girişiminin yıl dönümü dolayısıyla Ak Saray’da gerçekleştirilen anma töreninde konuşuyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan, darbe girişimi sırasında o zamanki adıyla Boğaziçi Köprüsü’nde bulunan Safiye Bayat ile ilgili olarak “Orada kaç tane asker vardı. Ellerinde silahlar var. Ya onlardan yoğurt olmaz be. Ulan terbiyesizler, karşınızda tek başına bir bayan var. Elinde silahı mı var? Hiçbir şey yok” dedi.

Erdoğan’ın açıklamalarından satır başları şöyle:
“Şehitlerimizin kıymetli yakınları, değerli gazilerimiz, değerli kardeşlerim, hanımefendiler, beyefendiler, sizleri en kalbi duygularımla, hasretle, muhabbetle, saygıyla selamlıyorum.

“Sözlerimin hemen başında 15 Temmuz gecesi şehit olan kardeşlerimize bir kez daha Allah’tan rahmet diliyorum. Şehitlerimizin emati yakınlarına ve tüm milletimize başsağlığı dileklerimi tekraren ifade ediyorum. Gazilerimize sağlıklı ve huzurlu bir hayat diliyorum. Tedavileri süren gazilerimize Rabbimden acil şifalar niyaz ediyorum.
“15 Temmuz’da sokakları, meydanları doldurarak bayrakları, özgürlükleri, gelecekleri için darbecilere meydan okuyan vatandaşlarıma ayrı ayrı şükranlarımı sunuyorum. Tankların, zırhlı araçların önüne dikilen her bir kardeşime şükranlarımı sunuyorum.

ONLAR, ASKER ELBİSESİ GİYMİŞ VATAN HAİNİYDİLER”

Çünkü onlar asker elbisesi giymiş vatan hainiydiler. Onlara bu ülkenin sahipsiz olmadığını gösteren her bir kardeşime şükranlarımı sunuyorum. Ölüm saçan helikopterlere, bomba yağdıran uçaklara göğüs geren kardeşlerime şükranlarımı sunuyorum.
“Çukurca’da yine kahraman askerlerimiz 8 tane teröristi öldürdüler. Onlara da özellikle şükranlarımı ifade ediyorum. Çünkü bizim askerimiz, pilotumuz bunun için vardı. Buydu aslolan. İşte son haftalarda, son aylarda gerek silahlı kuvvetlerimizin, gerek jandarma ve polisimizin, korucularımızın hamdolsun bu teröristlere dağları, dereleri nasıl dar ettiğini görüyoruz.

Ak sakallarıyla, başörtüleriyle, seccadelerin üzerinde dua ederek destek veren tüm vatandaşlarıma şükranlarımı sunuyorum. 16 Temmuz’dan itibaren 29 gün boyunca sabahlara kadar demokrasi nöbeti tutan tüm vatandaşlarıma şükranlarımı sunuyorum. Biliyorum ki eşlerini, çocuklarını, tüm ailelerini bırakarak mücadeleye koşan erkeklere, kadınlara, gençlere ne desem eksik kalır. Rabbime beni böyle bir milletin evladı olarak yarattığı için ne kadar hamdetsem azdır. Allah’ıma bana böyle bir millete hizmet etmeyi nasip ettiği için ne kadar hamdetsem azdır. Mevlama o gece bu kulunu böyle bir milletle birlikte mücadele etme şansı kıldığı için ne kadar hamdetsem azdır.

Kardeşlerim şu anda burada kelimelerin kifayetsiz kaldığı, düşüncelerin ve duyguların ancak kalplerden kalplere giden o gizli yolla ifade edilebildiği bir andayız. Burası milletin evi, sizin eviniz. Birilerinin gelmeye ayaklarının varamadığı yer değil burası, burası sizin eviniz. Hamdolsun bizim milletimizle gönül bağımız hiç kopmadı. Milletimiz ne hissettiyse onu hissettik. Milletimiz neyi öfkeleniyorsa, ona öfkelendik. Neyi özlüyorsa onu özledik. 40 yıldır hiç sapmadığımız bu yolda milletimizi hep yanımızda bulduk. Bu yüzden milletimize hakim olmaya değil hadim olmaya geldik.

BİZİ KÜÇÜMSEYEREK MİLLETTEN UZAK TUTMAYA ÇALIŞTILAR”

“Önce bizi küçümseyerek milletten uzak tutmaya çalıştılar. Yapamayınca cezaevine attılar. Yine olmayınca siyaset yoluyla engellemeye çalıştılar. Bunu yapamayınca milletin verdiği yetkiyi sinsice almaya çalıştılar. Sonunda işi 15 Temmuz’da canımızı almaya kalktılar. Bu fakiri teslim alınca 80 milyonluk ülkeyi temsil alacaklarını sandılar.
Halbuki ne diyor Yunus… “Ölürse ten ölür, can fani değil.” Haktan nasip almayanlar, güç kullanarak, kan dökerek ülkeyi teslim alma hevesine kapıldılar. FETÖ’nün sızmış mensuplarının döktüğü kanı, ruhlarını ve bedenlerini sattıkları şarlatanla birlikte yuvarlandıkları ihanet çukurunun eseridir. Her şeyi hesap etmişler, sadece Allah’ın hesabının her hesabının üzerinde olduğunu düşünememişler. Türk milletinin dünyada tanka karşı yumrukla, bombaya karşı tekbirle karşı koyacak tek millet olduklarını düşünemedikleri için sokağa adım attıkları an planları bozuldu. 15 Temmuz gecesine dair öyle hikayeler, kareler var ki inanın, üzerimizdeki yükün ağırlaştıkça ağırlaştığını hissediyoruz.

YA GAZİ OL, YA ŞEHİT”

57. Alay’a oğlunu asker olarak gönderen bir baba, “Git evladım, ben yıllarca oğulsuz kalayım. Şu bağrıma kara taşlar basayım. Hadi yavrum, hadi git. Ya gazi ol, ya şehit.

ULAN TERBİYESİZLER…”

Onlar Allah yolunda öldüler. Onlara ölüler demeyin, onların makamı zaten belli. Böyle yüce bir makam var mı? Az önce Ömer Halisdemir’in eşi “Rabbim bizlere de bu şerefi nasip edecek mi?” diye ağlıyordu. Mesele bu, Rabbim bizlere inşallah aynı yolda şahadeti nasip etsin. Biz Allah yolunda, dinimiz için, vatanımız için, milletimiz için her an ölmeye hazırız. Kefenimizi giydik ve yola böyle çıktık. 15 Temmuz gecesi evladını, eşini, çocuğunu darbecilerin üzerine gönderenler de aynı duygular içindeydi. Safiye kardeşimi de dinlediniz, değil mi? Orada kaç tane asker vardı. Ellerinde silahlar var. Ya onlardan yoğurt olmaz be. Ulan terbiyesizler, karşınızda tek başına bir bayan var. Elinde silahı mı var? Hiçbir şey yok. Ve o haliyle geliyor, siz onu ölümle tehdit ediyorsunuz. Ne oldu? Yürek meselesi bu yürek, kürek değil.

YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)