Son Dakika Haberler

Doğa Toplumun Vicdanıdır

Doğa Toplumun Vicdanıdır
Okunma : 878 views Yorum Yap

Dünyanın Alpler’den sonraki  oksijeni en bol olan yeri olarak geçer Kaz Dağları. Su kaynaklarının bolluğu yüzünden antik çağdan bu yana “Bin Pınarlı İda” olarak anılıyordu. Öylesine güzel, yeşil ve bereketliydi ki, mitolojide Tanrıların Tanrısı Zeus’un bu dağda yaşadığı söyleniyordu. Şimdi adı asit gölleri, hava kirliliği ve madencilik yaralarıyla anılan Kaz Dağları’ndan bahsediyoruz! Bin Pınarlı İda’nın,  Kaz Dağları’nın sularının ağır metal kirliliği raporlandı.

Altın madenciliği başta olmak üzere kömür, kurşun, molibden gibi yoğun madencilik faaliyetlerinin sürdürüldüğü Kaz Dağları’nda yeraltı sularındaki ağır metal oranlarının, insan sağlığını tehdit eder boyutta olduğu bilimsel bir çalışma ile ortaya kondu. Çalışmada madencilik faaliyetlerinin yoğun olarak yapıldığı yerlerde kan ve saçlardaki arsenik ve kurşun değerlerinin yüksekliği dikkat çekiyor. Bunun sonucu olarak da Göknar ağaçları kurumaya başladı.

Başbakan konuşmalarında, kendisine yöneltilen eleştirilere cevap verirken “Çevrecinin daniskası benim” diyordu ama yağmalanan dağlarımızı, siyanürlü altını, kirlenen ırmaklarımızı, göllerimizi, yok olmaya başlayan kuş cennetlerini, artık ülkemizde kirli hava solumak istemedikleri için Türkiye’den kaçan kırlangıçları görmek istemiyordu…  Üstelik geçenlerde Resmi Gazete’de de yayınlanan değişikliklerle ormanlık alanları petrol boru hatları, enerji santralleri, petrol ve doğalgaz aramaları gibi işletmelere açtı.

Resmi Gazete’de yayınlanan Orman Kanunu’nun 16, 17 ve 18. maddelerinin uygulanmasına ilişkin yayımlanan iki yönetmelikle getirilen değişiklikler şöyle:

Petrol aramanın önü açılıyor

Gerekli belgelerin alınması sonrası, ormanlık alanlarda enerji üretim santralleri, petrol ve doğalgaz boru hattı, petrol ve doğalgaz arama tesislerinin kurulmasına izin verilmesinin önü açılıyor;

Yol izni

Ormanlık alanlarda ayrıca, haberleşme tesisleri, işletilme ve yeraltı doğalgaz depolanmasına ilişkin tesislerle eğitim ve spor tesislerine, yol, liman geri hizmet alanı, havaalanı, demiryolu, teleferik hattı, tünel gibi ulaşım tesislerine izin verilebilecek;

Yurt yapılabilecek

Özel yükseköğretim kurumları dışında, yükseköğretim kurumlarının eğitim ve araştırma amaçlı tesislerine ve izin verilen bu alan içinde izin sahibi yükseköğretim kurumuna veya Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu Genel Müdürlüğüne yurt yapılması için izin verilebilecek;

Odun kömürü işletmesine de izin yolu

Ormanlık alanlar içinde, balık üretim tesislerine, odun kömürü gibi işletilmesinde ağaç kullanılan ocaklara, define aramasına, arkeolojik kazı ve restorasyon yapılmasına izin verilebilecek.

 

Tek korunan arkeoloji oldu

Arkeolojik kazı ve restorasyon yapılması için yalnızca Kültür ve Turizm Bakanlığı izin verebilecek.

Marmara bitti, Ege ve Akdeniz bitiyor… Şimdi sıra dağlara geldi. Kazdağı’ nı da bitirirlerse işimiz bitmiş demektir. Unutulmaması gereken bir şey vardır; talancılar deneyimli ve zengindir. Her zamanki yalanlarıyla geleceklerdir: ‘’Biz aslında sizden daha çevreciyiz, doğaya hiçbir şey olmayacak, istihdam yaratacağız, buraya güzel binalar yapacağız, medeniyet getireceğiz’’ diyeceklerdir.

Karşı çıkanları ideolojik olmakla, gericilikle suçlayacak, satın almaya çalışacak, tehdit edeceklerdir. Kimi kalemleri satın alacaklardır. Kimi yerel politikacıları yanlarına çekeceklerdir. Kimi kafalar karışacaktır. Bu şekilde taraftar bulmaya çalışacaklardır. Destek bulma çabasına düşeceklerdir. Nitekim tüm bunları da uygulamaktadır. İnanılmamalıdır bu tür söylemlere.

Çevrecilik aslında toplum vicdanı demektir. Çevreci olmak doğanın katliamına destek olmak değildir. Çevreci olmak gelebilecek her türlü zararın karşısında olmaktır. Bu anlamda bu yasaya destek olup savunanlar lütfen çıkıp da “asıl çevreci benim” diyerek dolanmasınlar ortalarda.

Doğanın katliamına Hayır!… Doğanın ekolojik dengesinin korunmasına evet…

Arzu Kök

 

YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)