Son Dakika Haberler

GRİPİN

GRİPİN
Okunma : 2.755 views Yorum Yap

Gripin: Ah şu insan! Bazen masalları süsleyen dev, bazen bildiğimiz sıçan.
Önce maddeyi kırarak, yontarak ona yeniden biçim verdi insan. Sonra onu eritip yeniden katılaştırarak sürdürdü maddeyle uğraşını ve suyun enerjisinden faydalanıp su değirmenini, rüzgarın enerjisinden yararlanıp yel değirmenini kullandı insan. Yelkenleri havayla şişirip gemilerini yürüttü denizlerde. Suyu kaynatıp buharının enerjisini kullandı insan, petrolü rafine edip fosil yakıttan faydalandı. Bunun yan etkisi tükenmez petrol savaşları oldu; bazen fiyatıyla oynayarak bazen birbirini gırtlaklayarak…

Albert Einstein kütlenin enerjiye dönüştürülebileceği öngörüsünde bulundu. Bunun üzerine nükleer fizyonu gerçekleştirdi insan. Bu atomun bölünmesi demekti ve açığa çıkan enerjinin kullanılması anlamına geliyordu. Japonya’ya iki tane atom bombası attı insan ve insanlarla birlikte canlıları, bitki örtüsünü öldürdü. Kız çocuğu şiirini yazdı Nazım Hikmet, “… Saçlarım tutuştu önce” Dedi, “Gözlerim yandı kavruldu, bir avuç kül oluverdim, külüm havaya savruldu…” Amerika yönetimi mutluydu, düşmanını dize getirmişti. Oysa Nazım Hikmet “Çalıyorum kapınızı, teyze, amca bir imza ver. Çocuklar öldürülmesin, şeker de yiyebilsinler.” Diyordu.

İkinci dünya savaşı döneminde İngiltere, Alman şifre makinası enigmanın şifrelerini kıran ve savaşta kendini rahatlatan Alan Turing’i eşcinsellik suçlamasından yargılayıp hadım etme yöntemi olan östrojen iğnesi vurulmaya mahkum etmişti. Apple’nin logo olarak kullandığı potasyum siyanidli ısırılmış elma onun 41 yaşında ölüm nedeni olan elmadır. Ve bilgisayarı keşfetti insan, artık, gözle görünmeyen küçüklerin dünyasına iyicene dalmıştı.

Kendisi nükleer fizyonu gerçekleştirmişti ama gözü güneşin gerçekleştirdiği nükleer füzyondaydı. O, iki hafif elementin nükleer reaksiyonlar sonucu birleşerek daha ağır bir elementi oluştururken açığa çıkan enerji demekti. Dünyamızın yaşam kaynağı olan bu enerji insan yeryüzünde henüz yokken de vardı, insan taş devrini yaşayıp taş yontarken de vardı. Nano teknolojiyi keşfetti insan bu kere… Şimdi, çok ama çok minik şeyleri birleştirerek yeni bir üretimi gerçekleştirecekti.

İnsanın garip bir evcilleştirme hastalığı vardır:

Tohumu evcilleştirdi, hayvanı evcilleştirdi, insanı evcilleştirdi, alanları evcilleştirmeye girişti, atomu evcilleştirmeye çalışıyor, atom altı dünyayı evcilleştirme peşinde ama doğanın da garip bir direnci var. Evcilleştirmeye karşı duran zapturapt altına alınamayan bir yanı var. ( Ben en çok bu yanını seviyorum)

Aklın da higgs alanı var mıdır?

Higgs bozonu ve higgs alanı diğer popüler adıyla tanrı parçacığı denen şeyi duymuşsunuzdur. Maddeye kütlesini kazandıran şey… 14 Mart 2013 de bilim insanları higgs bozonunun varlığından emin olduklarını açıkladılar. Şöyle bir soru sordum kendime: Aklın da higgs alanı var mıdır? Yani higgs alanını açıklamak için popüler insanların çevresinde diğer insanların toplanması şeklinde verilen örnek aslında higgs alanını anlatmak için kullanılmasından başka bir şey midir? Kabileleri ve totemlerini düşünün, tanrıları, her şehrin bir tanrısı olduğu dönemleri, meslek sahiplerinin tanrı meslek ilişkilendirmesini, tek tanrılı dinleri ama yine de o dinlerin kendi içinde mezheplere bölünmesini, ibadethaneleri, savaşlarda insanları farklı cephelerde buluşturan şeyleri, müzik ilahlarını, gruplarını, futbol devlerini, tuttuğunuz takımları, daha birçok şeyi sayabiliriz kitlesellik adına… Ancak yine de bunlara dahil olmayan, oyun bozanlık yapanlar hep vardır ve belli ki, gerçek kadar akıl da evcilleştirmeye direncini korur.

Covid19 ve mutasyon geçirmiş hallerinin baş belası olduğu bir dünyada kaos var diyoruz. Yüzyıl kadar önce İspanyol nezlesi (gribi) vardı, 18 ay içinde 50 milyon insan öldü. Sadece Hindistan’da 17 milyon kişi öldü ve o tarihte dünya, ulaşım ağlarıyla bu denli yakınlaşmamış, şimdiki gibi köy tanımlamasına muhatap olmamıştı. Gripten ölenlerin sayısı 50 milyona ulaşırken birinci dünyayı paylaşım savaşında ölenlerin sayısının da taş çatlasın 20 milyonu bulmadığını unutmayalım.
İnsan zekası her şeyi evcilleştirebileceği gibi bir sanrıya kapılırsa gözüken o ki, evcilleştirme eylemini sürdürebileceği bir evi olmayacak.

Türk yapımı ilk ağrı kesici, ateş düşürücü ilaçtır Gripin. Hastalığın yan etkilerini gidermeye yönelik olarak kullanılır. Sıtmanın zirve yaptığı yıllarda kininli gripin Türkiye’nin her yanına yayılıp vazgeçilmez marka olmuştu. Şimdilerde ne alan var ne soran. Sora sora unutulanlar sınıfına dahil oldu. Totemler gibi, tanrılar gibi… Gücünü doğadan alan o mini minicik virüs sürüsünün üstesinden yine gücünü doğadan alan başka bir şeyle geleceğiz ama yine de bu evcilleştirmek iyi bir şey değil.

İrfan Kaban

YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)