Son Dakika Haberler

HAYAL DEĞİL – XXXV

HAYAL DEĞİL – XXXV
Okunma : 1.339 views Yorum Yap

Üç günlük koronavirüz yasağı kalkacak derken gelen
açıklama ile bir gün daha uzatıldığını öğrendik. Demek ki bir tam gün
daha bekleyeceğiz. Başka çaresi yok deriz anıları yazmaya devam
ederiz.

Sarıyer Spor Kulübü yöneticileri bilhassa eski yıllarda
alt yapıya çok önem verirlerdi. Bu nedenledir ki her yıl altyapıdan
birkaç futbolcu profesyonel takım kadrosuna alınır ve onlara şans
verilirdi. Böyle olmasaydı; Cemil Turan, Migro Mustafa, Dadaş Mahmut,
Kamil, K. Eyüp, Şener, Aykut, Ahmet Sert, Erkut, Hüseyin, Tevfik,
Fuat, Numan, Yaşar Elmas, Cenk Tekeli, Zeki, B. Eyüp, Cengiz, Suphi,
Şevki, Ender, Erdoğan çıkabilir miydi?

Elbette ki hayır ve çıksa da tesadüfen olurdu.

İşte Sarıyer altyapısından fışkıran futbolculardan
biri de Erdem Acar’dı. Erdem on iki on üç yaşlarında Sarıyer
altyapısına geldi. Paşabahçe’den antrenmanlara geliyordu. Yaz, kış,
yağmur-çamur demedi geldi ve antrenmanlara katıldı. Sonuçta çocuk
yaşta profesyonel takım kadrosuna alındı ve takımın defansını teslim
aldı. Yanında kendisi gibi altyapıdan alınan Yaşar Elmas vardı.
1974/75 sezonunda profesyonel takım kadrosuna alındı. İlk şans
verildiğinde mükemmel oynadı ve bir daha yerini kimseye bırakmadı.

Erdem, Yaşar ikilisi fevkalade mücadeleler verdiler. Erdem 1974/75
sezonunda profesyonel takım kadrosuna alındı ve tam dört mevsim
mükemmel futbol oynadı. İlk sezon sonunda çok başarılı olunca birkaç
kulüpten transfer teklifi aldı. Bu arada yönetim kuruluda profesyonel
sözleşme imzalamasını istedi. Kendisi ile Baba Kenan (Dereli) konuştu.
Kabul etmedi. Konuşmaları üzerine tesadüfen bir ardaya geldik. Baba
Kenan’ın yüzünden düşen bin parça…

Erdem’e “git yine de düşün” dedi.
Bana da “İki saat konuştum ikna edemedim, sözleşme imzalamaya” dedi
ve görüşmemi istedi. Etresi günü görüştüm, haklı olarak bana da “Evet”
demedi. İstediği para bize göre fazla, tekliflerde var kendisine onu
da kaçırmak istemiyor. Nihayet iki gün sonra toplantı halindeyken
çağırttım kendisini. Rahmetli İzzet dış kapıda duruyor, Erdem’in
geldiğini söyledi. Toplantıda “ben konuşacağım bana müdahale etmeyin”
dedim. Erdem içeri girdi, rahmetli Peykunt’un yanına oturdu. “Neden
geldiğini?” sordum “Siz çağırdınız” dedi. Kendini tahrik etmek için
aynen şöyle dedim “Bak Erdem, Baba Kenan seninle konuştu, ben
konuştum, bizim söyle diklerimize inanmadın. Demek ki sansa yeteri
kadar terbiye verememişiz” der demez Erdem hırsla kaklı ve “Para mara
istemiyorum, verin sözleşmeyi imzalayacağım” dedi. Peykunt sözleşmeyi
uzattı ve Erdem imzayı attı.

Ben burada Erdem’i tahrik ederek,
zaafından istifade ettim. İyi mi yaptım? Tartışılır ama önce kulüpçü
olarak hareket ettim.

Tam dört yıl Sarıyer’de oynadı. Her geçen gün
biraz daha iyi oynayarak dikkatleri üzerine çekti ve sözleşmesi sona
erincede Erdem’e Bolu talip oldu. Transferine yardımcı olduk. Hem
kendi belirli bir ücret aldı ve hem de kulübüne büyük bir para
kazandırdı. Erdem gittikten sonra kendisine özel olarak bir mektup
yazdım (Sarıyer’den ayrılıp giden futbolcuların biyografilerini yazar,
kulüp müsabaka defteri içinde koyar, bir suretini de mektup olarak
futbolculara gönderirdim).

Bolu’ya gittikten sonra evlenmesi durumu
söz konusu oldu. Eşi olacak hanımı istediler ama kızın ailesi
“Kendisini tam tanımıyoruz” deyince, benim gönderdiğim mektubu
gösterdiler. İşte oğlumuz anlatan bu mektubu okuyun” demiş annesi.
Mektubu okuduktan sonra “Tamam” demişler. Bir vesile ile hem
transferine ve hem de evliliğine biraz olsun katkım olduğu için hep
mutlu oldum. Erdem işini seven, çalışmaktan yılmayan, ciddi, vakur,
gözünü budaktan sakınmayan, transfer ayında pazarlık yapmasını bilen,
ama transfer ayı bittikten sonra terini son dalmasına kadar akıtan bir
futbol savaşçı ve emekçisidir. Erdem Futbolunu sonlandırdıktan sonar
kursları tamamlayarak antrenör oldu. Sarıyer alt yapısında ve sonrada
değişik kulüplerde çalıştı. Sarıyer Profesyonel takım teknik direktörü
olarak büyük başarılara imza attı.

Rıdvan Dilmen hercai ruhlu bir futbolcudur. Allah müthiş
yetenek vermiş, yeteneğini kullanıyor, her geçen gün büyük isim oluyor
ve Bolu’dan sonra Sarıyer de oynarken de milli formayı giyiyordu. Ama
zaman zaman kaytarıyor, ya da kendisini naza çekiyordu. Fenerbahçe
Stadında maçımız var. Soyunma odasına girdik. Rıdvan, Eyüp Odabaşı’nın
kulağına bir şey söyledi. Eyüp “Candan Hoca’ya söyle” dedi. Ona
söyledi. Candan tersledi ve takıma koymadı Rıdvan’ı. Rıdvan yedek
soyundu. Maç bitmek üzere 0-0 devam ediyor. Rıdvan, Candan Hoca
duyacak sesle Eyüp’e “Son on dakika koyun beni oyuna, atayım bir gol,
kazanalım puanı, alalım primi” dedi. Bunu duya Candan Hoca “Hazırlan
gir oyuna” dedi. Hemen soyundu oyuna girdi. İki dakika sonra golünü
attı ve Sarıyer maçı 1-0 kazandı.

Sarıyer genç takımı müthiş kadrosu ile ortalığı kasıp
kavuruyor ve İstanbul Birincisi olarak Türkiye Şampiyonasına
katılıyordu. İstanbul’daki son maçlardan birine Ahmet Sert’e yaşı
büyük diye itiraz ettiler. Biz karşılığını verdik, itirazı boya
çıkardık ve şampiyonaya gittik.

İsparta’da ilk maçta kaleci Hasan
sakatlanınca iş koptu ve maçı 2-1 kaybettik. Sonraki maçları
kazanmamıza rağmen dördüncü olduk. Burada mükemmel bir hafta geçirdik.
Döndükten sonra karşı taraf itirazı devam ettirdi, mahkemeye verdi ve
davayı kazandı böylece Sarıyer’in dördüncülüğü de gitti. Tabii
sonradan anlıyoruz ki Ahmet Sert meğer iki nüfus kâğıdı kullanıyormuş.
Birinin yaşı diğerini tutmuyor ve bu da bizi başarıdan etti. Tabii bu
durum onun için unutulmayan bir anı olarak kaldı. Ahmet Sert kendisini
de öylesine kabul ettirdi ki Sarıyer’in vazgeçemediği forvet
elemanlarından biri olarak şampiyonluklara imza attı.

YARIN DEVAM EDERİZ.

YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)