Son Dakika Haberler

​DİNİN YAKASINDAN DÜŞÜN

​DİNİN YAKASINDAN DÜŞÜN
Okunma : 7.412 views Yorum Yap

Dinşnyakasindandusun
14 Şubat 1945’te ABD Başkanı Roosevelt Suudi Kral Abdülaziz’e ‘Bundan böyle ben senin iktidarını koruyacağım sen de dinini ve mezhebini benim için kullanacaksın’ dedi.

ABD 1947’de BM’deki gücünü kullanarak Filistin’in yarısını alarak Yahudilere verdi ve İsrail devletini kurdu. ‘En hakiki Müslüman ve Kutsal Mekanların Hizmetkarı’ Kral
İslam dini adına sesini çıkarmadı.

Suudiler ilk kez İslam dinin aleyhine karşı kullanmıştı. Ya da İslam dininin gereği olarak Filistin’e ve Müslümanlar’ın ilk Kıblesi Kudüs’e sahip çıkmamıştı.
Suudiler 70 yıldır bu ihanetin içinde.

Yani İslam dinini hem kendi hem de patronlarının çıkarlarını korumak için siyasette bir araç olarak kullanıyorlar. Geçen süre içinde Suudiler bu anlayışı yerleştirmek ve yaygınlaştırmak için dünyadaki tüm İslamcı parti, örgüt, grup, dernek, cemaat ve dini okulların tümüne dolaylı-dolaysız milyarlarca dolar para dağıttılar.
Yeşil Sermaye denilen karanlık finans kurumları bunun için var olmuştur.
İslam ülkelerinde bir çok iktidar Suudiler’in işini kolaylaştırmak için her zaman dini kendi iktidarlarını korumak ve güçlendirmek için bir araç olarak kullandılar.
Bunun için halklarını sürekli yoksul ve cahil bırakıyorlardı.
Arap ve Müslüman ülkelerinin içinde bulunduğu durum bunu açıklıyor.
Okuma yazma oranları, kişi başına düşen milli gelir ve yüzeysel ama etkili din algısı.
Bununla yetinmeyen Suudiler dine en büyük darbeyi vurmak için Afganistan olaylarını bekledi.
Kaide ve Taliban’ı CİA ve Pakistan istihbaratı ile kuran Suudiler dini yaşamın her alanında ön plana çıkarmayı başardılar.
İslam dini ‘Allahsız komünistlere karşı’ kullanılıyor ve ‘Mücahitler’ din adına batının kölesi haline getiriliyordu.
‘Arap Baharı’ Suudiler ve Müslüman dostları için yeni bir fırsat yarattı.
Dini dünyevi amaçları için kullanan Müslümanlar iktidar olacak ve Allah adına herkesten hesap soracaktı.
Yani Ahiret‘i bu dünyada ilan edip Allah düşmanlarını cehennemde cayır cayır yakacaklardı.
Aleviler’i, Şiiler’i, komünistleri, solcuları, laikleri, liberalleri hatta ‘evet ama yetmezcileri’…
Suudi ve Körfez’in parası devreye girmişti.
Camiler, imamlar, din adamları, liderler, partiler, örgütler, dernekler, üniversiteler ve medya hep birlikte görev başındaydılar.
Ama olmadı.

Olmayınca imdada IŞİD, Nusra, Boko Haram, El-Şabab ve benzeri ruh hastası gruplar yetişti.
‘İslamı en iyi biz araç olarak kullanırız’ dediler.
Dediler ve kafa kesmeye, intihar saldırılarında bulunmaya, kurşuna dizmeye, tecavüz etmeye ve bilumum kanlı ve rezil işleri yapmaya başladılar.
Yaptıkları her şeyde dini müthiş bir araç olarak kullandılar.
70 yıldır Müslüman ülkelerde ABD işbirlikçisi iktidarların dini ‘komünist ve solculara karşı’ kanlı bir araç olarak kullandığı gibi.
Çok uzaklara gitmeye gerek yok.
Missouri Zırhlısı’nın Nisan 1946’da İstanbul ziyaretinden bu yana.
Cami mahyalarına bile ‘Well come Missiouri’ yazıldı.
Menderes iktidarı ile birlikte din artık en etkili siyasal, sosyal, kültürel ve ahlaki bir silah.
Menderes iktidarı iç ve dış politikada ABD’nin emrinde oldu.
Din silahını kullanarak.
Bu ülkede herşey ‘komünist tehlikenin önlenmesine’ göre kurgulandı.
Kurgu öyle olunca din adına çok kanlı olaylar yaşandı.
Madımak ne ilk ne de son.
Öncesinde…
Maraş, Malatya, Çorum, sağ-sol çatışmaları, Kara Cumalar…
Kim neden ve nasıl yaptı?
Sonrasında…
Belleğinizi zorlayın ve etrafınıza bakın.
Kim ne yapıyor?
Roosevelt-Suud anlaşmasından bu yana hikaye hep aynı.
Din dahil herşey dini perişan etmek için dinciler tarafından kullanıldı kullanılıyor.
Çalıp çırpmak, rüşvet verip almak, yalan söyleyip insanları kandırmak ve onlara ‘Yemin billah ne yaptıysak Allah ve İslam için yaptık’ demek.
‘800 kişinin ölmesi Hac’ın fıtratında vardır’ demek gibi.
‘AKP’ye oy vermeyenler Cennet’e gitmez’ demek gibi.
Verenlerin nereye gideceğini bilen yok.
Önemli olan herşeye besmele ile başlamak.
Dinin de dincilerden neler çektiğini bir tek dinin sahibi Allah bilir.
Hesabını da elbet sorar.
‘Münafıklar cehennem ateşinin en dibinde olacaklar ve onlara hiç kimse yardım edemez’

Nisa Suresi : 145

Hüsnü Mahalli/ Yurt Gazetesi

YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)