Son Dakika Haberler
“width=“1293

Bu ülkede ölü yıkayıcısına ihtiyaç var

Bu ülkede ölü yıkayıcısına ihtiyaç var
Okunma : 639 views Yorum Yap

 

Tayyip Erdoğan,”İmam Hatip’te okurken ordaki hocalar derdi ki ‘Siz niye buraya geldiniz? Ölü yıkayıcısı mı olacaksınız’ derlerdi. Evet bu ülkede ölü yıkayıcılarına da ihtiyaç var. Bir müslüman kendi ölüsünü kendisi yıkayacak kabiliyete erişmesi lazım. Yoksa ölülerimiz ortada kalır” dedi. Erdoğan’ın konuşmasından satır başları şöyle:

“Bugün ayrı bir mutluluğu yaşıyorum. Kadıköy Ahmet Sani Gezici Kız Anadolu Lisesi’nin yeni binası hayırlı olsun. Benim iki kızım da kız Anadolu imam hatip iken buradan mezun oldular. Şimdi 490 puanı duyduğu zaman farklı yere de giderdi cici kızımız. Gitmedi. Nereye geldi? Buraya geldi. Cazibe çok önemli.

Bizi aşanları gördükçe mutlu oluyorum. Zaten mesele bu. Bunlar oldukça, devam ettikçe inanıyorum ki gelecek çok daha farklı olacak. Ülkemizdeki her güzel hizmet gibi bu okulu da dillerine dolayanlar, kendilerine rant devşirmeye çalışanlar oldu. Bugün aynı zamanda okulun arazisiyle ilgili pek çok ahlaksız iddiaları dile getirenlerin, hatta Meclis gündemine kadar taşıyanların utanç günüdür. Ama biliyoruz ki onların karakterinde utanma duygusu maalesef yok. Hamdolsun onlar bizim muhatabımız değil. Bizim muhatabımız işte buradaki pırıl pırıl gençlerimizdir. Önümüzdeki yıllarda da bu okulda eğitim görecek evlatlarımızdır, milletlerimizdir. Biz hizmetimizi milletimiz için yapıyoruz.

“İmam hatipli öğrenci sayısı 1,2 milyona çıktı

Belediye başkanlığı döneminden beri şu gerçeği gördüm yaşadım: Türkiye’de mücadele etmeden, gücünüzü ve inancınızı sağlam tutmadan değil dev eserlere imza atmak, bir çakıl taşının yerini dahi değiştirmeniz mümkün değildir. Yola çıkarken bir şey dedik. Önce eğitim, sonra sağlık, sonra adalet, emniyet dedik, ulaşım dedik. Hepsinin entegre olması çok önemliydi. Türkiye 8 yıllık eğitim garabetini yaşadı. O ne büyük garabetti. Adeta şah damarımızı kestiler. Şah damarı kesilen bir insan yaşayabilir mi? Yaşayamaz. Nesli o hale düşürdüler. O zaman 600.000 imam hatip öğrencisi vardı, bir anda 60.000’e düştü. Sabır, sabır, sabır. Ve bunun neticesinde bu geldi. E ne oldu? Sabrın neticesinde şu anda imam hatiplerde öğrenci sayısı 1,2 milyonun üzerine çıktı. Bunlar dayatmayla olmadı, zorlukla olmadı. Ama nasıl oldu? Bir tarafta getirdiler katsayı engelini koydular. Bir tarafta imam hatipten çıkanlar istedikleri okula gidemesinler diye ön kestiler. Bariyer oluşturdular.

“Evladım Boğaziçi Üniversitesi’ne gidebilecekken, katsayı yüzünden gidemedi

Benim şimdi, Kartal Anadolu İmam Hatip’ten mezun olan evladım, Boğaziçi Üniversitesi’ne gidebilecekken, katsayı yüzünden gidemedi. Kızlarım bu akıbete uğradı. Ama biliyorsunuz kötü komşu ev sahibi yaptırır meselesi var ya, biz de yurt dışına gönderdik. Benim büyük oğlum, yani oğlum Harvard’da mastırını yaptı.

Buradan mezun olan büyük kızım, o aynı şekilde Indiana’yı bitirdikten sonra, Berkeley üniversitesinde master ve doktorasını yaptı. Buradan mezun oldu. Küçük kızım o da aynı şekilde Indiana’yı bitirdi. Masterını bitirdi o da şimdi ülkesine döndü. Biz bir şeye aşığız. Bizim derdimiz var. Dertliyiz. Biz diyoruz ki niye bu çocuklarına ayaklarına pranga taktınız. Bu bir yarış değil mi? Bırakın kim hangi okulu istiyorsa o okula gitsin. Adeta zincirlere bağlamayın.

“Bir müslüman kendi ölüsünü kendi yıkayabilmeli

‘Türkiye’nin bu kadar ihtiyacı yok’ dediler, ‘Müezzine ihtiyacı yok’ dediler. Bu okulların hedefi sadece imam ve müezzin yetiştirmek değil ki. Şimdi ben İstanbul’da tek imam hatip vardı Fatih’te, oradan mezun oldum. Orada okurken bazı hocalarımız şunu söylerlerdi: ‘Oğlum buraya niye geldiniz?’ Okumaya geldik. ‘Oğlum, ölü yıkayıcısı mı olacaksınız?’ Biz ağlardık. Çünkü biz ölü yıkayıcısı olmak için oraya gitmedik ama bu ülkede ölü yıkayıcılarına da ihtiyaç var aslında. Bunların ölüleri de kimin önüne geliyor, imamın önüne geliyor, bu işi bilenin önüne geliyor. Halbuki bir Müslüman, imam-müezzin aramaması lazım. Kendi ölüsünü kendisi yıkayabilecek bilgiye kabiliyete erişmesi lazım, işin aslı bu. Yoksa ölüleriniz ortada kalır. Vaka bu.

Ama onlar hep bu işi ticari anlamda düşündüklerinden dolayı böyle baktılar. İşte bunlar hep tek parti döneminin, 28 Şubat döneminde yeniden hortlatıldı. Bilhassa mesleki eğitim bu süreçte çok büyük darbe yedi. Biz 4+4+4 sistemini getirerek bu yanlışa son verdik

YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)