Son Dakika Haberler

“HDP SEÇİM BİLDİRGESİ” SENİ DİKTATÖR YAPTIRMAYACAĞIZ

“HDP SEÇİM BİLDİRGESİ”  SENİ DİKTATÖR YAPTIRMAYACAĞIZ
Okunma : 607 views Yorum Yap

HDP-SECIM-BILDIRGESI

Selahattin Demirtaş da “Göreceksiniz 1 Kasım’da 7 Haziran’dan daha güçlü bir güneş doğacak Türkiye’nin üstüne” dedi. Demirtaş, “HDP bu gemide olmazsa hepimiz batarız. Türkiye’nin HDP’ye ihtiyacı var” diye konuştu. Demirtaş, HDP’nin iktidar olması halinde “Cumhurbaşkanı’nın yetkilerinin sembol haline dönüştürüleceğini” söyledi.  “HDP iktidarında Eş Muhtarlık da olacak” diyen Demirtaş, “Bu durumda Saray’ın muhtarlar salonunun da genişlemesi lazım” diyerek espiri yaptı.

 

HDP bildirisinde Ermenistan ile Türkiye arasındaki sınırın “koşulsuz” açılacağı, bu ülkeye yönelik “ekonomik ambargonun” sona erdirileceği vaadi de yer aldı. HDP, Karabağ sorunu konusunda ise “demorakratik çözüm çabalarını destekleyeceğiz” dedi.

 

HDP’nin 7 Haziran bildirgesinde Diyanet İşleri Başkanlığı’nın kaldırılacağı vaadi yer almış, bu vaat büyük tartışma yaratmıştı.

 

HDP, 1 Kasım bildirgesinde yine Diyanet’in kaldırılacağı vaadini korudu. Ancak 7 Haziran’a göre bir rötuş yaptı. Kaldırılan Diyanet’in yerine “Din ve İnanç İşleri Kurulu” oluşturulacağı bidiride yer aldı. Bildiride, “Diyanet İşleri Başkanlığı, Din ve İnanç İşleri Kurulu olarak yeniden yapılandırılacak. Devletin din ve inanç alanından elini çekmesi sağlanacak, din ve inanç işleri topluma, inanç sahiplerine bırakılacak” denildi.

 

7 Haziran seçiminde ‘Bizler Meclis’e sloganını kullanan HDP, 1 Kasım seçimi için çevreden, kadın sorunlarına, ekonomiden, demokrasiye kadar her konuda kullanılacak ana sloganını “İnadına HDP” olarak belirledi.

 

Büyük insanlığı bir büyük harekete davet etmiştik. Tüm Türkiye yaşamını değiştirebileceğini biliyordu.

 

Bütün Türkiye halkları değişimin öz gücü olduklarını gördüler. Karşımızda değişmemekte direten, her türlü demokratik girişimden vazgeçmiş siyasi bir iktidar vardı. Sonra bütün Türkiye halkları HDP’yle birlikte, bizler olarak değiştirme gücünü kuşandı. Bizler, Türkiye’de demokratik değişimin adresi olduk.

 

7 Haziran seçim kampanyası boyunca her türlü saldırıya, yasağa, sansüre rağmen, HDP ve onun milyonlardan oluşan gönüllüler ordusu, kadınlar, gençler, işçiler, esnaflar, azınlıklar, LGBTİ bireyler, tüm ezilenler, büyük insanlığın değişim gücü olabileceklerini gösterdiler.

 

En büyük başarımız buydu. Mümkündür ve başarabiliriz. Bizler, biz olduğumuz müddetçe, yürek yüreğe, emek emeğe olduğumuz sürece değiştirebiliriz ve alternatif bir yaşamı siyasette var edebiliriz. Onları çığrından çıkaran da buydu. Türkiye toplumunun uzun süre sonra bu kadar güçlü bir demokrasi kültürü  ve pratiğiyle buluşmasıydı. Ne gördüler biliyor musunuz? Karşılarında baskıyla, yalanla, zorbalıkla güdemeyecekleri bir halk olduğunu gördüler. Bütün diktatörlerin en fazla korktukları şey budur. Yönetemedikleri bir halk. 7 Haziran seçim sonuçları  ve bizlerin büyük başarısı büyük insanlık başarısını resmetti. Bu gerçeğin güzelliği, sarayın saltanatına sığınanları, yolsuzluklar ve hırsızlıklar içinde yaşamayı kendisine yedirenleri ziyadesiyle korkuttu. 7 Haziran sabahından itibaren, sanki o gün seçim sandıklarına gidilmemiş, hiçbir şey olmamış gibi davrandılar.

 

“ SİZİ DİKTATÖR YAĞTIRMAYACAĞIZ”

Seçimle işbaşına geldiler ama seçimle gitmek istemediler. Seçimle gelenler, bugün savaşla yeniden iktidar olmak istiyorlar. Sarayın iktidar hırsı ve o iktidarı sürdürmek için mevcut, egemen siyasetin her şeyi göze alması. 7 Haziran seçimlerinden sonra, gözümüzün içine baka baka “Eğer 400 vekil verseydiniz bütün bunlar yaşanmayacaktı” dediler. “Bütün bu savaş ve çatışma olmayacaktı” dediler. İşte bu kadar yüzsüzce ilan edilmiş bir savaş var karşımızda.

 

Dün de barış dedik bugün de inadına barış. Dün bizler HDP dedik, bugün inadına beraber, inadına HDP diyoruz. Dün, büyük insanlık dedik ve büyük insanlığı gelecek yürüyüşüne çağırdık, bugün büyük insanlık ve büyük barış diyoruz. Dün başaramayacaksınız, sizi sultan yapmayacağız, sizi başkan yaptırmayacağız dedik, bugün de yine başaramayacaksınız, sizi diktatör yaptırmayacağız diyoruz.

 

“1 KASIMDA SARAYI BARIŞ ALTINDA BIRAKACAGIZ”

 

7 Haziran’da “HDP’yi baraj altında bırakacağız” diyorlardı. Biz işte tam da bugünlerde “1 Kasım’da Saray’ı barış altında bırakacağız” diyoruz. Halkımızın barış iradesini kabul etmeyi öğrenecekler. Öğrenmiyorlarsa, dikkate almıyorlarsa gidecekler. 7 Haziran’da HDP ve bizler verdiğimiz her sözü tuttuk.

 

Türkiye gibi bir cadı kazanı, Türkiye gibi bir kan deryası ve siyasetin bu kadar kirlendiği bir ortamda biz niye varız? HDP işte biraz önce sayın eş başkan ifade etti, bütün bu karamsar tabloyu aydınlatmak için yola çıkmış biricik halk partisi. Bizler varız, toplumsal bir ihtiyaç sonucu ortaya çıktık. Ezilen yığınların sesi olmak için yola çıktık. Ortak vatan olarak bellediğimiz bu topraklarda yepyeni bir yaşam kurmamız gerekir diyerek yola çıktık. Partimizi tıpkı Türkiye gibi, rengarenk bir çiçek bahçesine inşa ettik.

 

Bizi yönetenler hep iki seçenek sundular. Ya teklikte buluşacağız dediler ya da terk edeceksiniz dediler. Sürgünle işkenceyle katliamla eziyetle bize ikinci seçeneği dayattılar ve biz maalesef bu iki seçenek yani inkar ve isyan kısır döngüsü arasında çok uzun yıllardır büyük acılar çektik, evlatlarımızı kaybettik, emek kaybettik.

 

Şimdi HDP bu iki seçeneğe mahkum değiliz diyen üçüncü seçenek için yola çıktı. Biz birbirimizden farklıyız. Kürt olarak doğduk, Türk olarak. Ermeni, Azeri olarak. İnançlarımız birbirinden farklı olabilir. Bizler cinsiyet olarak birbirimizden farklıyız. Temsil ettiğimiz kültür medeniyet farklı. Son derece normal. Biz insanlığın ilk var olduğu coğrafyada yaşıyoruz. Kuzey kutbu değil burası, Mezopotamya Anadolu toprakları. Onlarca medeniyetin mirasçıları olarak buradayız. Bizi teklik etrafında birleştirmeye çalışmak, büyük bir hataydı. Ve bu hataya karşı direniş ortaya konulması da o kadar meşruydu.

 

Teklik politikalarına karşı birlik politikalarını savunduk. O nar gibi dediğimiz, bir kabuğun içinde binlerce tane, birbirini zorlamadan, bir arada nasıl yaşanabileceğini gösteren, nar tanesi gibi. Bir arada yaşayabiliriz dedik.  Yer üstünde yer altında kültürel doğal zenginliklerimizle insan yapımızla eşsiz bir ülkede yaşıyoruz. Ama çok mutsuzuz, huzursuzuz. Ama biz bunlara mecbur değiliz. Yoksullar ordusu olarak bunu bir kader olarak belirleyemeyiz. Bütün bunları birbirimize karşı acımasız birer argüman olarak her gün suçlama aracı da yapmayız yapamayız. Siyasetin dilini de biçimini de değiştirmek zorundayız.

 

“1 Kasım akşamı 7 Haziran’dan daha büyük bir güneş doğacak”

 

Siyaset bunun için siyasi partiler bunun için kurulmamıştır. İşte biz HDP olarak siyaset toplum için, toplumun mutluluğu için varsa anlamlıdır diyerek yola çıktık. Toplumdaki temel bütün mesele ve başlıklarda büyük bir değişim, tarihsel süreciyle karşı karşıyayız. Bir geçiş dönemi yaşıyoruz. Bunları yaşamak zorunda değildik elbette ki. Ancak geçiş sürecinin demokratik bir kazanıma dönüşmesi için sabırla metanetle birlikte çalışmaya ihtiyacımız var. Emin olun ki bugünler çok kısa süre içinde geçecektir.

 

1 Kasım akşamı 7 Haziran’dan daha büyük bir güneş doğacak. Bize oy versin ya da vermesin bütün Türkiye’nin HDP’nin başarısıyla gurur duyduğu o anı 1 Kasım’da çok daha güçlü şekilde Türkiye’ye armağan etmek zorundayız. Biz bunun için yola çıktık. Bizler siyasetin bize sunduğu imkanları öç almak, intikam almak için kullanamayız.

 

Siyasi gücümüzü ancak ve ancak toplumun temel sorunlarının çözümü için harcamak zorundayız. Siyaset bizler açısından hırsla kinle yapılacak bir iş değildir. Kendinden sonraki nesillere en az sorun bırakan siyasetçiler olmayı başarırsak ancak bir başarıdan söz edilebilir. Kendi hırsları uğruna, toplumdaki sorunların üstüne bir de kendisi sorun bırakan siyasetçiler tarih karşısında suçlu olmaktan kurtulamayacaklar.

 

“HDP bu gemide olmazsa gemi batar”

 

 

 

Türkiye’nin HDP’ye ihtiyacı var. Bu bir gerçek. Türkiye’nin en yalın, hakiki gerçeği. Halklar ne kadar gerçekse, halk otobüsünde omuz omuza işe gittiğiniz, bağda bahçede yan yana çalıştığınız emekçi kardeşleriniz, okuldaki sırada öğrenci arkadaşınız ne kadar gerçekse HDP o kadar gerçek bir Türkiye partisi. Bir an HDP’siz bir Türkiye düşünün. HDP’nin olmadığı bir Türkiye hayal edin. İşte öyle bir Türkiye tehlikeli sulara sürüklenen bir gemi gibidir. Bugün eğer bu gemi bu kadar saldırıya rağmen batmıyorsa, alabora olmuyorsa, HDP’nin bu gemide sağladığı dengeden dolayıdır. HDP’yi bu gemiden atmaya çalışanlar, HDP bu gemide olmazsa gemi batar. O yüzden Türkiye’nin HDP’ye ihtiyacı var. HDP’ye sahip çıkmak demek bugün Türkiye’nin aydınlık geleceğine sahip çıkmaktır. Tehlikelerden Türkiye’yi korumanın yoludur. Biz hırs ve kibirle donatılmış siyasetçiler değiliz.

 

Biz bugüne kadar halkların yararına her kim olumlu ne iş yaptıysa, taş üstüne kim taş koymayı başardıysa onlara ancak teşekkür edebiliriz. Ama yolun bundan sonrasına HDP ile devam edeceğiz. Doğru rejim değişecek kama adaletli bir rejim inşa edeceğiz. Eşitlikçi bir rejim inşa edeceğiz. Siyasetle akılla barış yoluyla devam etmeliyiz yoluyla. Gandhi’nin dediği gibi “Adaletsiz rejimi adaletle yıkınız ve alkışlar önüne kansız elle çıkınız”

HDP’nin seçim bildirgesinden öne çıkan başlıklar şöyle:

 

HDP, seçim bildirgesinde Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a yüklendi. Bildirgede, Türkiye’de yaşanan son şiddet ortamından bizzat Erdoğan’ın sorumlu olduğu savunulurken, şöyle denildi;

 

“7 Haziran sonrası, demokratik değişim rüzgarının kendini de silip süpüreceğinden dehşete düşen Erdoğan, ikna edici ve inandırcı hiçbir gerekçe olmaksızın ülkeyi savaş ve kaos ortamına sürükledi.”

 

HDP seçim bildirgesinde, “radikal demokrasi” vurgusu da yapılarak, “Gerçek demokrasiye ancak toplumun ve insanın, sermayenin ve siyasi iktidarın mutlak tahakkümü altında ezilmesine karşı etkili mücadele edenler erişebilir. Bütün bunlar acak radikal demokrasiyle mümkündür” denildi.

Bildiride, “dikta yönetimine değil, halkın özyönetimine ihtiyacımız var” denildi.

 

“Cumhurbaşkanı’nın yetkilerini kısıtlayacağız…”

 

HDP seçim bildirgesinde, partinin “tekçi değil, demokratik cumhuriyet” için çalışacağı vurgulanarak, Cumhurbaşkanı’nın mevcut yetkilerinin kısıtlanacağı vaadi bulundu. Vaatler arasında, “demokratik özerklik” de yer aldı. Bildiride, “Demokratik özeriklik, halkların yönetim ve karar süreçilerine katılımının sağlanması için hayata geçirilecek” denildi.

 

“MGK kaldırılacak, TCK,TMK, İç güvenlik yasası değişecek, özel mahkemeler kalkacak”

 

HDP bildirisinde, Milli Güvenlik Kurulu’nun kaldırılacağı, Terörle Mücadele Kanunu (TMK) ve Türk Ceza Kanunu’nda (TCK) “evrensel demokratik ilkelerle uyumlu olmayan bölümlerin” değiştirileceği   vaatleri de yer aldı. Bildiride, “İç Güvenlik yasası ve çeşitli isimler altında işleyen özel yetkilerle donatılmış mahkemeler kaldırılacak” denildi.

 

“Anadilde eğitim hak olacak”

 

HDP bildirgesinde, anadilde eğitimin “hak” haline getirileceği ifade edilerek, “Anadilinde eğitimi bir kamu hizmeti olarak almak herkes için bir hak olarak kabul edilecek, eğitimin tüm aşamalarında resmi dil olarak Türkçe’nin öğretilmesinin yanında, anadilinde eğitimi bir kamu hizmeti olarak alma imkanı sağlanacak” ifadesi kullanıldı.

 

“Köy koruculuğu kaldırılacak”

 

Bildirgede köy koruculuğu sistemi “özel savaş aygıtı” olarak nitelendirilerek, HDP’nin iktidara gelmesi halinde koruculuk sisteminin kaldırılacağı yer aldı. Bildiride, “ayrıca diğer özel savaş aygıtları olan JİTEM, kontrgerilla ve benzeri tüm uygulamalara son verilecek” denildi.

 

HDP bildirisinde Filistin vurgusu; “İsrail’in katliamcı politikalarına karşı…”

 

HDP bildirisinde dış politika bölümünde, Filistin vurgusu dikkat çekiyor. İsrail hükümetinin “katliamcı, işgalci politikalarına karşı durulacağının” vurgulandığı bildiride, “Filistin’in işgaline son verilmesi ve Filistin halkının kendi siyasi agelecğini belirlemesine imkan sağlayacak bağımsız devlet kurma hakkının tanınması için gerekli desteği verecek, uygulanan baskı ve zulme karşı Filistin halkının yanında olmaya devam edilecek” denildi.

 

“Ermenistan’a ambargo kalkacak, sınır açılacak”

 

HDP bildirisinde Ermenistan ile Türkiye arasındaki sınırın “koşulsuz” açılacağı, bu ülkeye yönelik “ekonomik ambargonun” sona erdirileceği vaadi de yer aldı. HDP, Karabağ sorunu konusunda ise “demorakratik çözüm çabalarını destekleyeceğiz” dedi.

 

“Öncelik yeni anayasa; başkanlık sistemine geçit vermeyeceğiz…”

 

HDP bildirgesinde, önceliğin “eşit yurttaşlık” temelinde bir Anayasa yapılması olacağı ifade edilerek, Başkanlık sistemine izin verileceği ifade edildi. Bildirgede, “HDP, açık bir biçimde karşı olduğ başkanlık simteminin Anayasa değişikliklerinin temel koşulu haline getirilmesin kabul etmeycek, başkanlık sistemine geçit vermeyecek” denildi.

 

“Vicdani ret hakkı tanınanacak”

 

HDP’nin vaatleri arasında öne çıkanlardan biri de, Türkiye’deki zorunlu askerlik hizmetine karşılık, “vicdani red” kavramının yasalara girmesi oldu.

 

HSYK yeniden düzenlenecek, avukat ve savcı eşit kılınacak

 

HDP’nin yargı alanındaki vaatleri arasında ise, HSYK’nin mevcut düzeninin değiştirilmesi, mahkeme salonlarında savcı ve avukatların “eşit temsili”, Adli kolluk sisteminin avukatlara da bilgi sağlaması yer aldı.

 

“Medya sahipleri başka sektörlerde faaliyet gösteremeyecek”

 

HDP bildirgesinde basın özgürlüğüne ayrı bir bölüm açıldı. Basın etik yasası düzenleneceği, medya sahiplerinin başka sektörlerde faaliyetine izin verilmeyeceği, internete keyfi yasakların engelleneceği, RTÜK’ün “demokratik ve özgürlükçü anlayışla”yeniden yapılanması ve “tutucu ahlakçı konumdan çıkarılması” da vaatler arasında yer aldı.

 

“Hakikat komisyonu kurulacak”

 

HDP bildirgesinde, geçmişle yüzleşme çerçevesinde “hakikat komisyonu” kurulacağı vaadedildi.

 

YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)