Yerel Seçimler Yaklaşırken: Hemen başta diyeyim, asla bir umutsuzluğa yer verilmemeli. Elbette son yaşanılan siyasi yenilgi moral bozucudur. Yakıcı sonuçları olacağının farkındayız, bunu öngörebilecek deneyime de sahip olduğumuzdan hepimiz üzgünüz. Ancak siyaseti bir ‘varlık savaşı’ olarak görmemek gerekir. Öncelikle herkesi kendi varlığının farkındalığına davet ediyorum. Siyaset sürekli ve devinimlidir. Devletler tarihinde ara süreçler yaşanabilir. Hem dünya devletler tarihine bakıldığında hem de imparatorluk dönemi dahil kendi devletimizin tarihine baktığımızda bunu görebiliriz. Siyasetin sürekliliği içinde nelerin devindiğini iyi analiz edebildiğimizde çok şey değişir. Bu bilinci artırmak ve yolumuza öyle devam etmek çok daha yararlı olur

Sanılmasın ki sadece Türkiye’ye özgü koşullar ve durumlar yaşanmaktadır. Tüm dünya bir bunalımdadır. Ve belli ki bu bunalımdan nemalananlar küçük bir azınlık kesim oluyor. Bizdeki fark, toplum sadece ekonomik ve politik değil, kültürel olarak da bir baskı altında. Kültürel kodlarımız ağır bir saldırı altında. Bunun yarattığı psikolojik sonuçlar ayrıca yıkıcı olabiliyor.

Dünyanın özellikle belli bölgelerindeki siyasilere bakıldığında manipülasyon, yalan, kutuplaştırma, kanunsuzluk açıkça yapılmaktadır ve pek de güzel karşılık bulmaktadır. Buna çağımızın politik despotizmi denilmektedir ve tüm dünyada üzerine makaleler, kitaplar yazılmaktadır.

Mesele büyük resmi görebilmekte sonra da ona uygun doğru bir strateji kurabilmektedir. Çünkü Türkiye bu despotizmin içinde debelenmektedir. Bu durum bize sadece seçim değil, kazanımlarımızı da kaybettirmektedir. Koşullar, ortam ve imkânlar yeterince analiz edilmezse, görmezden gelinirse çözüm için yaklaşımlarımız hep eksik kalacaktır. Önce ne yaşandığının farkında olmalıyız. Farkında isek , ona uygun çözüm önerileri ile politik arenada yerimizi almamız gerekir.

Bu nedenle vizyonumuzu dar kesim yönetici elitin her dediğine ikame etmeden, kendi yaklaşımlarımızı gözden geçirerek, emeği geçenlere yenilerini mutlaka ekleyerek yolumuza devam etmek zorundayız. Sayımızın hiç de az olmadığının gayet farkında olarak yolumuza devam edeceğiz. Ülkemizde bir %48’lik kesim (ki daha fazla olduğuna inanıyorum) sapa sağlam mücadeleyi diri kılmaktadır.

Yerel yönetim seçimleri yaklaşırken, hiç yılgınlığa düşmeden herkesi bu mücadeleye dahil etmek zorundayız. Hiç kimseyi ayırt etmeden, onun, şunun, bunun adamı demeden, her şeyin en doğrusunu ben bilirim kibrine kapılmadan, gençlere, işinin ehli olanlara, kadınlara daha fazla yer vererek en önemlisi de birbirimize sahip çıkarak burayı aşacağız. Çok değil az zamanda aşılacağına inancım yüksek.

Dilek KARAFAZLI

CHP Üyesi ve Parti Okulu Eğitmeni