Son Dakika Haberler
“width=“1293

Müslümanların KARA ÇAĞA girişi, Batı için “YAPICI KAOS”

Müslümanların KARA ÇAĞA girişi, Batı için “YAPICI KAOS”
Okunma : 1.014 views Yorum Yap

bl_1Biliyorum. Başlığa koyduğum bu ifadeler, çok rahatsız edici…
Irak’taki mezhep çatışmasının, dini şiddetin, İslam dünyasını en az 30-40 yıl sürecek bir şiddet sarmalının içine sokacağını söylemek, keşke abartı olsaydı.
Irak’taki şiddetin şekline, felsefesine ve genel yapısına bakınca, bir kontrol edilemezlik görünmektedir.
Hatta gördüğümüz bu şiddet, şu anda bu şiddeti yaratanlar tarafından bile kontrol edilemez.
Mantık dışılığı, mezhepçilikle aklileştirmeye ve meşrulaştırmaya çalışan bir şiddet ile kaşı karşıyayız.
Tehlikenin büyüklüğü, şiddeti kullananların kuvvetinden gelmiyor. Kuracağı mezhep temelli devletin, etrafındaki tüm halklar ile çatışmalı olmasından geliyor.
Uzunca bir süredir, Panislamizm ve/veya Ilımlı İslam şeklinde önümüze konulan, laikliğe kaşı kazanımlarıyla derinleşen, henüz kontrolsüz bir şiddette dönüşmemiş, düşük yoğunluklu yaşadığımız bu şiddet; bu şekilde devam ederse, Irak’taki mezhepçi şiddetle bütünleşir.
İçinde bulunduğumuz, önümüzdeki günlerde daha da netleşecek olan bu şiddetin, Amerikan stratejistleri yönünden değerlendirilmesi; Yapıcı Kaos olarak ifade edilmektedir.
Onların yönünden yapıcı, bölge yönünden yıkıcı bir kaos…
Amerika’nın Yapıcı Kaos’a yaklaşımının, iki şekilde geliştiğini görüyoruz.
Hem Irak (Şii) tarafına destek veriyor. Eğitici subay ve istihbaratçı gönderiyor. Bir yandan da, Maliki gitmezse, genel yardım yok diyor.
Öte yandan, IŞİD’a, bölgede ki mezhepçi ve gerici iktidarlar vasıtasıyla, silah yardımı yapıyor.
Ellerindeki silahların, Amerikan/İsrail silahı ve teçhizatlarından başka bir şey olmadığı belli. Neden Rus veya Çin değil de Amerikan?
Özetle, Amerika Maliki’yi açıktan desteklerken, IŞİD’ı örtülü olarak destekliyor.
Öyle anlaşılıyor ki, birinci ve ikinci Irak işgallerinde, düşük yoğunluklu Uranyum silahı kullanmakla, yeterince amacına ulaşamamış. Arap halklarını biraz daha kırıma uğratacak.
Kırıma uğramayanları da, Arap halkları mezhep çatışmalarında, birbirlerini kıyarak tamamlayacaklar.
Ülkemize tekrar dönecek olursak, hızla yaklaşmakta olan, bu Kara Çağın içine düşmememiz, emin ellerde olmamızı gerektiriyor.
Bizi mezhepler çatışmasının dışında tutabilecek tek ve yegâne unsur Laikliğe sımsıkı sarılmamızdan geçmektedir.
Eğer ülkemiz, mezhep çatışmalarından 90 yıldır korunabilmişse, bir miktar bütünlüğü sağlayabilmişse, bu laiklik sayesinden olmuştur.
Ayrışmamamız ve iç çatışmaların içine düşmememiz sadece ve sadece laiklikle mümkündür.
Mustafa Kemal’e saldırı, laikliğe saldırıdır.
AKP iktidarının mezhepçi yaklaşımlarının ne kadar tehlikeli olduğu, Suriye’de yaşadıklarımızla ispatlanmıştır.
Aynı yanlışı Irak’ta tekrarlarsak bedeli ağır olur.
Ülkemizdeki sorun sadece iktidar sorunu değildir.
Türkiye’nin asıl sorunu muhalefet sorunudur. Önce muhalefeti, iktidarın gittiği dinci yoldan geri çevirmemiz gerekir.
Belki de iktidardan önce, muhalefeti dinci yolda ilerlemesi ve laikliği bir tarafa bırakmasından ötürü, ilk önce onları cezalandırmamız gerekir.
Çünkü laiklerin kendilerini savunacak bir örgütü, artık yoktur.
Kılıcdaroğlu, kimliğini o kadar net açıkladı ki…
Şu sözleri duyan Kemalist, vatansever, yurtsever, kendini tarihle bağlı sol kesim, artık Kılıçdroğlu’na umut bağlayacak kadar saf mıdır, bilemem.
Kılıçdaroğlu, “geçmişle hesaplaşacağız, biz 1930’ların CHP’si değiliz”. Diyor.
Aferin.
Biz senin ne mal olduğunu, şimdiye kadar ki söylem ve eylemlerinden biliyorduk. Dönüp iki de bir yalan söyleyip, yeniden Kemalistleri kandırıyordun.
Bu kez, o kadar açık seçik ihanetini ifade etmişsin ki, ne maksatla CHP’nin başına getirildiğin de, çok ayan beyan oldu.
İçindeki bölücülük illeti, seni ülkeye ihanet noktasına getireceği o kadar açıktı ki, artık sen Erdoğan’dan da geride, bir halk düşmanısın.
Sen CHP’nin geçmişiyle hesaplaş, biz de seninle hesaplaşırız.

Bülent Esinoğlu
20.6.2014,bulentesinoglu@gmail.com

YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)