Son Dakika Haberler
“width=“1293

Gece Gündüz – Burak Özbakır

Gece Gündüz –  Burak Özbakır
Okunma : 774 views Yorum Yap

Burak Özbakır
Burak Özbakır

Satır aralarını kurcalamakla, başlangıç yapmanın karıştırılmaması, gidilen yolun uzatılıp uzatılmamaya karar verilmesiyle ilgili bir durumdur. Amaç nedir? Sıfır noktanızdan biryerlere varmak mı? Yoksa, sıfır noktasında olsanız dahi, bir yerlerde olduğunuzu varsayıp, bunu bir adım ileri taşımak mı?
Hayata dair bembeyaz bir sayfa açmak, büyük bir cesaret örneği olarak gösterilir. Çokca da teşvik edilir. Kitaplara sığmaz beylik laflar söylenmiştir üzerine. Ama durup düşünmek lazım gelir, her beylik lafın üzerine düşünülmesi gerektiği gibi. Gecenin en karanlık anı, aydınlığın en yakın olduğu zamandır ya, aydınlık düştüğünde yeryüzüne, yeniden başlamak için bir nedeniniz olacağı hatırlatılmaktadır. Gece tekrar gelmeyecek midir peki? Eğer bahsedilen gündüz, geceye dayananlara bir ödül değil ise, gecenin karanlığından kaçmak isteyenlere, bir kaçış alanı ise, gündüzü aynı gözle yaşayan, tekrar gece başladığında, bütün geceyi ve getirdiklerini sabahı bekleyerek mi geçirecektir?
Çok net olan şudur: Nasıl ki gündüz geceyi takip ediyorsa, gece de gündüzü takip edecektir. Aynı anlamda, geçmişiniz olmadan, geçmişinizi geleceğe bağlamadan, bugününüzü yaşamanız imkansızdır. Mantıklı olan ise, sevmiyorsanız geceleri, geceyi de gündüzünüz gibi aydınlatmaya çalışmak olacaktır. Karanlık kuytularınıza, gündüz çalışıp, asabiliyorsanız ampülleri, gündüz sizin için hiç bitmeyecektir.
Hayat insandır. İnsanlarla anlam kazanır yeryüzü. İşte o yüzden, size özel olduğunu düşündükleriniz, hayata geneldir. Maslov un piramidinde olduğu gibi, öncelikleri vardır hayatın da, doğanın da. Bir gözle baktığınızda, hayat, doğa, herkesin doyabileceği, barınabileceği, eğlenebileceği, insana dair her duyguyu yaşayabileceği kaynakları, yeteri kadar, sunar önünüze. Ama başka bir gözle baktığınız da, dünyada bir tek insan bile açlık sorunuyla karşı karşıya olsa, hayatın adil olduğundan bahsedemezsiniz. Karar vermek lazımdır yine de. Hayat adil midir, değil midir? Varlığınızın temel sorularından birisidir bu ve cevap vermek gerekir. Bencilliğiniz de, bu noktada anlam bulur işte. Hayatın size adil olmadığını düşünüyorsanız, hayat adil değildir deme hakkına sahip olursunuz, bir çırpı da.
Burada bitmez ama hayatla oyununuz. Ben geldim, gördüm ve adil değilmiş hayat diyerek, bitiremezsiniz bu oyunu. Yaşamınız boyunca, isterseniz tek bir oyun olarak algılarsınız hayatı, ya da defaatle tekrar tekrar başlarsınız, bu oyunu oynamaya. Hayat bana adil değil diyerek başlıyorsanız hayatla mücadeleye etmeye, bu anlamda, iki seçenek kalır size. Ya hayatın adil olduğunu düşündüğünüz bir noktasından, sıfırdan başlamaya uğraşırsınız, ya da niye adil değil ki sorusunu sorarak, hayatı irdeleyerek, başlangıç olarak elinizde var olanları benimseyerek ve değerlendirerek, satır  aralarını okumaya başlarsınız.
Satır aralarını okumaya başlamaya karar verdiyseniz, elinizde var olanı daha güzelleştirme yolunu seçtiyseniz, kazanımlarınız da daha anlamlı olur. Dişinizle tırnağızla geldiğiniz noktalardan, sizi aşağıya düşürmek, daha zordur o yüzden. Çoğunun şans, kader, kısmet olarak açıklamaya çalıştığı şeyler, çoğunlukla, gözününüzün önünde duran ama farkedemediğiniz, tembelliklerinizden dolayı keşfetmeye lüzum göremediğiniz, imkanlardan ibarettir. Nasıl ki, yazılmış, çizilmiş ya da sözlü, sözsüz sınırları çizilmiş her kanunda açıklar varsa, hayat da, bu tür olumlu olumsuz süprizleri barındırır içinde. İnsanoğlu, enerjiye ihtiyaç duyuyordur misalen. Kara elmas denen petrol için savaşıyordur senelerdir. Birbirlerini öldürüyordur. Fakat birgün çıkar satır aralarını okumaya kasan birisi ve alternatif enerji olarak bor madenini bulur, silisyumu bulur. Petrole oranla çok daha fazla enerji içeren bu madenler, binlerce yıldır yatıyordur toprağın altında. Doğanın suçu, hayatın suçu değildir yani, enerji savaşları. Ama yeteri kadar enerji yok bu dünya da, adil değil diyebilen insanoğlu, o günün şartlarına göre, nispeten haklı olsa da, hayatın araştırdıkça süprizler getirdiğini bir türlü kabul etmeyerek, haklıyken haksız konuma düşen gerizekalılar olmaktan geri duramaz.
Geçmişi heba etmeye, her seferinde yeniden birşeylere girişmeye, zaman zaman da olsa, kendinizi sıfır gibi, eksiymiş gibi hisettmeye, gerek yoktur kısacası. Ne olursanız olun, bir değersinizdir, hayat için, doğa için, insanoğlu için önemlisinizdir.
Sorulması gereken net soru  ise, hayat, doğa, insanoğlu, geçmişiniz, geleceğiniz, yaşadıklarınız, yaşayacaklarınız, sizin içinde önemli midir? Hiçbir şeyi, hiç kimseyi  iplemeden , her düştüğünüzü düşündüğünüzde alayına kibrit suyu deyip sıfırdan mı başlarsınız, yoksa başınıza gelen kötülükleri yol kazası sayıp, süprizlerle güçlenip, kendinizi bir adım ileriye mi taşırsınız?
Unutmayın ! Çözümsüzseniz, çözüm sizsiniz…

YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)