Potansiyel bir problem olarak görülmenizin en önemli yapı taşıdır tarafsız olmak. Size sahip olmak isteyen, yönetmeyi isteyen erk, kızgınlıklarınızı, dikliklerinizi, boşvermişliklerinizi torpüleyip bir tarafı seçmenizi ve bu seçtiğiniz tarafta, benzeriniz insanlarla gruplar oluşturmanızı mecbur kılmaya çalışacaktır. Sizi benzeriniz insanlarla aynı potaya koyan, sizlere grupdaşlığı yaşatan erk için duyarlı olacağınız taktikler üretmek çok kolaylaşacaktır.

Masal dolu anlatımlarla, birlkten kuvvet doğar gibi masumane sözlerle, doğumdan ölüme, bütün eğitim sürecinizde belli bir kalıba sığmanız, belirli kalıplar içinde belirli tepkiler vererek tahmin edilebilir olmanız istenir ve bu rutinin dışına çıktığınız anlarda cezalandırılır, çıkmadığınızda da örnek gösterilerek nispeten ödüllendirilirsiniz.

Bugüne kadar yapılmış, çizilmiş bütün kanunların, nizamların, düzenlemelerin sizi taraf yapabilmek adına yapıldığı çok açıktır.

Tarafınızı seçtiğiniz anda ise karşınıza başka bir tarafın çıkarılması ve akabinde karşı tarafla mücadeleye başlamanız kaçınılmaz olacaktır. Bu kıskaçtan çıkmak ancak ve ancak tarafsız olmanızla mümkün olacak, sizi kalıplara sokmak isteyenlerin bütün planları bozulacaktır.

Tarihi seviyorsanız dünyanın gelişimi içinde fark yaratan insanların bu tür rutinlere ehemniyet vermediğini çok rahatlıkla görürsünüz. İnsanoğlunu yöneten insanoğullarının, ya da derdi sadece insanlığa birşey katmak olan insanoğullarının, özellikle sanatçıların, bilim adamlarının, siyasi liderlerin, göz önüne çıkmayan kanaat liderlerinin ne kadar farklı karakter özellikleri taşıdıkları çok aşikardır.

Bu öncü insanların tek temel özelliği ise, olayları, kavramları nedenleriyle anlamaya çalışmak ve kendilerine uyarlayarak, kendilerini farklı şekillerde ifade etmek olacaktır. Bizlerin anlayamadığı, daha doğrusu anlamak istemediği şekillerde bir gruba, zümreye, klana ait olmak yerine kendi fikirleri çerçevesinde insanları toplama istekleri, onları gözümüzde çok marjinal yapsa da, işin özünde bizden farklı olmadıklarını görmek, görmek isteyen her gözün başarabileceği bir eylemdir.

İdolünüz her kim ise, bir gün karşılaşabilme ihtimaliniz olsa ve sizin ona olan ilginizden büyük bir haz duysa da, birebir onun gibi davranmanızdan, zaman içerisinde, büyük bir rahatsızlık hissedecektir. Sizden, kendisinden anladıklarınızı yorumlamanızı ve farklı bir şekilde ileri noktaya götürmenizi muhakkak talep edecektir.

Kenan Evren için, muhtemelen gerçek olmayan bir şehir efsanesi anlatılır. İlk başkanlık yıllarında şehir şehir miting yapan paşa, verdiği mitinglerde hangi şehirdeyse, o şehrin özelliğine gore, bende sizdenim diyebilmek adına, Ege de efe çocuğu , Ankara da zeybek çocuğu, Zonguldakta madenci çocuğu olan Evren paşaya, danışmanlarından birisinin birgün dayanamayarak, “ Aman Paşam! Sakın Soğukolukta miting yapmayalım! “ dendiği söylenir, mizahi bir dille ve yergiyle.

Herhangi bir yerin çocuğu olmamak, herhangi bir şeyin kayıtsız, şartsız tarafı olmamak, hür ifadenizi geliştirmenizin yegane yoludur. Size ilk başta çok anarşistce, dadaistçe gelebilecek bu söylemin, iyi düşündüğünüzde, mantıklı geleceğine, içinizde yer edeceğine çok eminim.

Ama illa ki taraf olmanın iyi olduğunu düşünüyorsanız, her tarafın tarafı ya da kendinizin tarafı olmanızı öneriyorum.

Burak ÖZBAKIR