30 Ağustos olmasaydı, bugün Türkiye nasıl bir konumda olurdu düşünmek bile istemiyorum. 26 Haziran’da başlayan büyük taarruz 30 Ağustos 1922 de sonuç vermiş ve Dünya Devleri devletler tarafından desteklenen Yunanlılar 5 gün içinde tutundukları cepheden sökülüp atılmış ve komutanları Trikopis’te esir alınarak önce İsmet Paşa’ya (İnönü), İsmet Paşa tarafından da Gazi Mustafa Kemal Paşa’ya (Atatürk) götürülmüştür. Mustafa Kemal esir komutanı çok nazik bir şekilde karşılamış ve kendisine siz “Siz esir değil, bizim misafirimizsiniz” diyerek meslektaşını onurlandırmıştır. Türk ordusu 9 Eylül’de İzmir’e girmiş ve Yunan bayrağı indirilerek göndere Türk bayrağı çekilerek zafer tamamlanmıştır. Sonraki aşama Mondros ve Sevr antlaşmalarından doğan ağır müeyyidelerin ortadan kaldırılması olmuştur. Lozan bu konuda son duraktır ve İsmet Paşa’nın başkanlığındaki heyet aylarca süren bir mücadelen sonra Modern Türkiye Cumhuriyetinin devlet olarak tescilini yaptırmışlar ve döndüklerinde muhteşem törenlerle karşılanmışlardır. Yeni cumhuriyetin hedefi zamana uymak için gerekli devrimleri yapmaktı. Mustafa Kemal’in önderliğinde peşi sıra yeniliklere gidilmiştir ve laik devlet düzeni ile TÜRKİYE dünya devletleri arasındaki mümtaz yerini almıştır.
30 Ağustos olmasaydı, yani Türk Ordusu o günkü büyük savaşı başarı ile bitirememiş olsaydı neler olurdu? İşte bugün dahi bunu düşünmek istemiyorum. O günlerde yanı 1919-1923 hatta 1924/25 yılları arasında devrimlerin gerçekleşmemesi için direnen zihniyet yapacağını yapmış ektiği zehirli tohumları 80-90 yıl sonra yeşermiş ve Laiklik sorgulanmalı durumuna gelinmiş, “Hem laik hem Müslüman olunmaz” denilmişti. “Cumhuriyetin sonu gelmiştir, kesinlikle laiklik değiştirilecektir” denilmiştir. Bunları söyleyenler sıradan kişiler değil, devletin en üst kademesinde görev yapanlardır ve ben bu koşullar altında 30 AĞUSTOS olmasaydı neler olurdu diye soruyorum? İşte bu nedenle Cumhuriyet havasını benim gibi soluyan herkesin 30 Ağustos Bayramını yürekten kutluyorum. Ayrıca Türk Ordusunun şerefli komutanlarına, Atatürk’ün esir general Trikopise verdiği değer kadar değer vermeyenlere, onlara yaşarken kabir azabı çektirenlere soruyorum: RAHAT MISINIZ?