Son Dakika Haberler

KULÜPLERİNE HAYAT VERENLER! İbrahim Balcı

KULÜPLERİNE HAYAT VERENLER! İbrahim Balcı
Okunma : 617 views Yorum Yap

ibalci       Dünyada olduğu gibi ülkemizde de en popüler spor dalı futbol, en ilgi gören kulüpte futbol kulüpleridir. Her ne kadar bazı ülkelerde spor dalı tercihinde farklılıklar olsa da ilgi gören en büyük dal futboldur.
Spor olunca sporu yaptıracak kuruluşların da olması kaçınılmazdır. Bu kuruluşların önceliklisi de Spor kulüpleridir. Sonra da kulüpleri bir araya toplayan teşkilatlar var. Örneğin; federasyonlar, il müdürlükleri ve diğer spor kuruluşları…
Kulüplerin kurulması şüphesiz ihtiyaçtan doğar. Sporu sevenler ile hevesli kişilerin gayretleri sonucu yörenin, semtin ye da ilçe veya ilin ihtiyacı dikkate alınarak gerçekleştirilir.
Kulüplerin başarısı ve devamlılığı yöneticilerin yetenekleri ile orantılıdır.  Yöneticiler görevlerini bir plan ve program dâhilinde, bilinçli bir şekilde yaparlarsa başarı gelir, aksi halde başarısızlık baş gösterir.
Spor kulüplerinde öncelikle bütçe dikkate alınırsa işler yoluna gider. Yani gelir, gideri karşıladığı sürece iyi işler yapılabilir. Aksi halde başarısızlık meydana gelir. Başarıyı da başarısızlığı da yönetici meydana getirir. Böyle olduğu içindir ki kulüpler her genel kurul dönemlerinde önemli arayışlar içine girer…
Bazı kulüpler vardır, kimler yönetim kurulunda olursa olsun günübirlik yani günü kurtarmak için görev yaptıklarından başarılı olmaları olası değildir. Olsa da sürekliliği olmaz veya tesadüfi olur. Bunun pek çok örneği vardır.
Kulüplerin yönetim kurullarında devamlılık önemlidir. Hatta takım kadroları kurulurken devamlılığa dikkat edilmesi esastır. Her yıl bir yönetim kurulu tümüyle değişirse; yine her yıl takım kadrosunun yarıdan fazlası değiştirilmek zorunda kalınırsa başarılı olmak hayal olur.
Yönetim kurulları tespit edilirken ince eleyip sık dokunmalı ve alınan görevi birkaç yıl götürebilecek kişiler tercih edilmelidir. Tabii ki aslında 11 kişilik bir yönetim kurulunda en fazla beş ya da altı, 15 kişilik yönetim kurulunda da en fazla sekiz ya da dokuz kişi değiştirilmeli, çekirdek kadro korunmalıdır. Planlama yapılırken de kısa vadeli değil uzun vadeli düşünülmeli ve alınan kararlar uygulanabilmelidir.
Kulüplerin belini büken maddi sorunlardır. Devamlı yöneticilerin katkısı ile ayakta duran kulüplerin sürekliliğini, daha doğrusu başarılarını devam ettirmesi zor hatta imkânsızdır. Seçilen yöneticiler elbette ki mali katkı sağlamalıdır ama bunu yaparken bir plan ve program dâhilinde yapmalıdır. Öncelikle de kulübün alt yapısını oluşturma, gençlerin en iyi şekilde hazırlanılması sağlanmalıdır. Ama bundan da önce yapılması gereken şey; kulübe gelir getirici tesisler temin edilmesidir. Kulübün yıllık cari harcamalarının, tesislerden (Halı saha, kondisyon merkezi, lokal, kafeterya, restaurant) ve sosyal faaliyetlerden karşılanması halinde o kulübün belli bir süre sonra başarılı olması mümkündür.
Sarıyer’de futbol dalı ile uğraşan 20’den fazla spor kulübü var… Bu kulüplerimizin tamamının çok önemli sorunları var. Profesyonel ligde 57 yılı geride bırakan Sarıyer Spor Kulübü dâhil tüm kulüplerimizin mali ve tesis sorunu var. Bu sorunların üstesinden gelebilmek için kulüplerini kucaklayan sporsever insanların mevcudiyeti kulüplerin yaşamasına vesile oluyor.  Hemen hemen her spor kulübünde bütün yaşamını kulübün çalışmalarına odaklayan, kulüp işlerini kendi öz işlerine tercih eden, kulüpleri var oldukça kendilerinin var olacaklarına inanın spor savaşçıları var… Bunlar olduğu içindir ki kulüpler yaşayabilmektedir.
Yönetim kurulları bir yıl görev yapar ve genel kurula giderek görevi devreder. Kulüp başarılı olur veya olmaz. Her iki halde de kulüp içinde ağırlığını hissettiren kişiler ortaya çıkar ve soruna çözüm ararlar. Onlar hem yörenin, hem üyelerin ve hem de görev alabileceklerin nabzını tutarlar. Kulüpte işler ters giderse onlar devreye girer ve yönetime başkan ve yönetici bularak sorunu çözerler. Bu tip insanlar her kulüpte vardır ve kulüplerin vazgeçilmezleridir. Zorda kalındığında akla gelir, aranır, bulunurlar. Aslında bu adamlar davet beklemezler. Kulübün zorda olduğunu anladıkları anda devreye girerler, zor ve içinden çıkılması en güç olduğu dönemde aktif hale gelirler ve soruna çözüm bulurlar. Onlar için bu asli görevdir! Onlar zorda kalındığında aktif hale geçer, Diojen gibi ellerine feneri alır semt semt, sokak sokak dolaşır, arar tarar, sorup soruşturur, iş göreceklerine inandığı kişileri bulur ve seçilmelerini sağlarlar.
Bu kişileri kulüp çevreleri çok iyi tanır. Ama bu isimler çoğu kez tepki çeken isimlerdir. Çünkü yapılamayanı kolaylıkla yaptıkları, “Hayır”, “Olmaz” ve “Yapamazsın” gibi kesin tavır koydukları için kırıcı olur ve biraz da kaprisli kişilerin duyarsızlıkları nedeni ile hor görülürler. Ama ne olursa olsun bu tür insanlar tek şeyi düşünür; Oluşumu gerçekleştirmek… Bunu da başarırlar ve yine sessizliğe bürünürler, ta ki hatırlanana ve iş başa düşene kadar.
Kulüplerde kendilerini kulübün bir parçası gibi kabul eden insanlar vardır. Bunlar kendiliğinden ortaya çıkmamışlardır. Hasbelkader de olsa bir göreve seçildiklerinde görevini arzu ve başarı ile yapmışlarsa, sonraki dönemde de görev alırlar. İşte bu insanlara görevlerini isteyerek ve iyi şekilde yaptığı sürece tekrar tekrar görev verilir. Öyle bir an gelir ki “Artık vakti geldi” denilir ve kulüp başkanlığına getirilir. Yine öyle yöneticiler vardır ki kendilerini kulübün demirbaşı görürler. Onlardaki inanış “Ben olmazsam kulüp ortada kalır” anlayışıdır. Bu anlayışlarında da haklıdırlar. Pek çok kulübün böyle insanlara sahip olamadıkları için silinip gittikleri görülmüştür.
Gerek profesyonel kulüpte, gerekse amatör kulüplerde başarı için devamlılık ön koşuldur. Sonra uzun vadeli program ve kulübün cari harcamalarını karşılayacak kadar gelir getirici tesise sahip olmak gerekmektedir. Bu uygulamaların muntazam yapılabilmesi için de uygulayıcı yöneticilerin kulübün girdisini çıktısını, ruh halini ve imkânlarının ne olduğunu çok iyi bilmeleri, saygınlığı, sosyal ve kültürel çalışmaları ile kendilerini kamu kurum ve kuruluşlar ile diğer sosyal dernek ve camialarda tanıtmış olmalardı gerekmektedir.
İşte bütün bunları dikkate alarak ilçemizdeki spor kulüplerinde kendilerini kulüplerinin neferi olarak gören bir kısım yönetici ve kulüp başkanını tanıtacağım. Yaptığım araştırma ve tespitlerde bu kişilerin her birinin ömürlerinin büyük bir bölümünü kulüplerinin yaşaması ve başarısı için harcadıklarını; aile sorunlarını unuttuklarını, işlerinden güçlerinden fedakârlık yaptıklarını, gerektiğine çoluk çocuğunun nafakasını hiç yüksünmeden kulüplerinin başarılı olması için, daha da önemlisi o an için kulübün ihtiyacını karşılayabilmek için harcadıklarını tespit etmiş bulunuyorum. Bu insanlardan her kulüpte bir iki kişi var ve ben bunları tanıtarak, yıllarımı verdiğim bu alanda, meslektaşım olarak kabul ettiğim bu insanlara karşı varsa borcum onu ödeyeceğim.

YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)