Son Dakika Haberler
“width=“1293

NELER SÖYLEDİLER! İbrahim Balcı

NELER SÖYLEDİLER! İbrahim Balcı
Okunma : 737 views Yorum Yap

 

ibalciHerkes kendini bilir; kendini bilenler kolay kolay hata yapmaz. Çünkü bilmediği konularda konuşmaz, ahkâm kesmez! Yani kısacası derim ki fetva vermez.

Ülkemizde siyasiler konuşur, konuşur da siyasetin dışında ne varsa çokbilmiş gibi onu konuşur. Zannedersiniz kadın doğum doktoru! Bakınız Sayın R. T. Erdoğan ne demiş: “Doğum Kontrolü ihanettir”. Belki doğru söylüyor, kendince öyledir, ülkemizde 17 milyon insan açlık sınırı altında, karda kış ta terlikle okula giden öğrenciler var. Sadece çökelek ve ekmek yiyenler var! Onlar havyar’a, balığa, ete, bala, böreğe layık değil mi?

Sayın R.T.Erdoğan “… Türkçenin mevcut kelime hazinesiyle felsefe yapamazsınız” diyor! O zaman okullardaki felsefe derslerini kaldırmaları gerekmez mi? Neden kaldırmıyorlar. Demek ki aklına gelen istediği gibi konuşuyor. Ülkemizin namlı felsefecilerini inkâr mı edelim, o mu isteniyor?

Başbakan Sayın A. Davutoğlu köşe bucak gezip konuşuyor ve bangır bangır bağırıyor: “Kardeşimizde olsa yolsuzluk yapanın kolunu kopartırım. Biz yolsuzluğa tahammül edemeyiz.” Acaba Sayın Davutoğlu bu söylediklerine kendisi inanıyor mu? 17 Aralık, 25 Aralık olayları neden kapatıldı, üzerine gidilmedi. O kadar savcı, hâkim ve polis, komiser, müfettiş neden görevden uzaklaştırıldılar. Konuların üzerine gidilmemesi için kararlar neden alındı?

Ama bir din âlimi var nerede ise Hazreti Hayrettin Karaman diyeceklerdi kendisine, biz yine de Sayın ilahiyatçı Prof. Dr. Diyelim. Bakın ne diyor “Yolsuzluk hırsızlık değildir”… Yahu yolsuzluk, hırsızlığın kardeşi değil mi? Sen önce Doktor, sonra doçent, sonra da profesör olmadın mı?. Bu işte böyle işte; önce nüfus suistimali, sonra yolsuzluk ve sonrada hırsızlık ne fark var ki? Yetiştirdiğiniz onca ilahiyatçıdan da mı utanmıyorsunuz, sıkılmıyorsunuz? Çıkar ilişkisi değil mi. Böyle olmasaydı her halde oğlunuz Rektör olamazdı değil mi?

Yahu şu hoca takımı ve bilhassa ilahiyat okuyanlar yok mu o kadar yalpalıyorlar ki şaşırmamak elde değil. Yahu bunlar hangi ülkede yaşıyorlar. Hala ortaçağ karanlığında mı yaşıyorlar anlamak mümkün değil. Yahu şu söylenenlere bakın:

Selçuklu Üniversitesi İlahiyat Bölüm Bşk. Prof. Orhan Çeker şöyle diyor: “6 yaşındaki çocukla evlenebilirsiniz…” Hey hoca, senin bu söylediğini en aşağılık olan sübyancılar bile söylemez. İnşallah öldüğünde salânı köpekler verir, ne diyeyim.

Prof. Dr. Orhan Çeker’in söylemlerine bakınız: “Kadın yüzünü kapamalı”, hoca kendisini Afganistan’da zannediyor galiba. Devam ediyor; “Dar giysi tesettür olmaz” son model lüks arabalara baksın bakalım, kaç yakınının çocuğunu dar giysili ve tesettürlü görecek. Devam ediyor hoca efendi: “Parfümlüye cennet haram” demek ki kendisini Allah yerine ikame etmiş, cezayı o verecek. Senin sürdüğün leş gibi kokular ne olacak? Mübarek susmak bilmiyor devam ediyor: “Saç boyama caiz değil”,”Konuşurken kırıtmamalı”, “Kadının evden çıkması caiz değil”… Öyleya kadınlar insan değil, ya da onlara yaşam haram!  Cenazesi kaldırılamayacak kadar zavallısınız be!

Sosyal Doku Vakfı Bşk. Nurettin Yıldız’ın söylediğine bakınız: “7 yaşındaki çocuk evlenebilir” . Çok merak ediyorum acaba hangi komşusunuz 7 yaşındaki çocuğuna göz koymuş… Allahtan korkmaz, kuldan utanmaz adam.

Şu zavallının söylediklerine bakın… Adeta ipsizleri, sapsızları, çapsızları nasıl tahrik ediyor. Bu kişi Ömer Tuğrul İnançer TRT de bir konuşmasında şöyle diyor “Hamile kadının sokakta dolaşması terbiyesizliktir”. Bu sözü söylediğiniz için esas terbiyesiz sizsiniz.

“Çalışan kadın fuhşa hazırlık yapar” ve devam ediyor, “Dekolte giyene tecavüz ederler” yahu bunları söyleyen hep din adamları. Yahu sizlerin vicdanı yok mu? Bunları nasıl söylüyorsunuz. Sapık gençleri siz teşvik ediyorsunuz farkında değil misiniz? Ama esas farkında olmayan adalet mekanizmasıdır bence. Adalet neden susar, neden bu tür söylemleri yapanların peşine düşmez anlamak mümkün değil!

Necip Fazıl Kısakürek de onlardan aşağı kalmamış zamanında. Şöyle diyordu “Örtüsüz kadın  perdesiz eve benzer ev ise ya satılıktır ya da kiralıktır”… Şairliğine her zaman şapka çıkardığım bu fani, şimdi gerçek dünyasında acaba rahat mı? Ne kadar tövbekâr olsa da bu sözleri söyledikten sonra iflah etmez. Zira kendi hanımı da örtüsüzdü…  Her halde hanımını satmamış, kiraya vermemiştir. Tevbe, tevbe,  tevbe… Şu kaldırımlar şiirini sanki kendi yazmamış gibi…

Sanatçı Nihat Doğan da kendini kaptırmış bir rüzgâra önünde duramamış veryansın etmiş  Özgecan için. Şu söylediğine bakınız: “Siz de mini etek giyip soyunup laik sistemin ahlaksızlaştırdığı sapıklar tarafından tacize uğrayınca da bas bas bağırmayacaksın”…  Bir sanatçının yediği halta bakın! Ben sadece YUHHH DERİM. Ama toplum YUHHH demez, ağzına geleni söyler, yaptırım uygular, sokağa çıkarmaz adamı. Sanat âlemindeki hallerini nasıl unuturlar anlamak mümkün değil ama büyük ceza gördü, işinden gücünden sepetlendi. Sonradan günah çıkarması, sayım-suyum yok gibi bir şey! Yemezler efendi, yemezler!

Özgen İmamoğlu bir cemaat okulunda öğretmen! Engelli bir çocuğa tecavüz eden ve görüntüleri satan bir ahlâk fukarası! Polis Komiseri Mutlu Çelik ve ekibi tarafından yakalanıyor. Adamın yargılanması, ceza alması gerekir ama aksi oluyor, devreye cemaat girmiş olacak ki Mutlu Çelik ile ekibine olmadık eziyet yapılıyor. Sapık da altı ay sonra serbest bırakılıyor ve yurt dışına kaçmasına göz yumuluyor.

Adı Rıza Çolak, AKP Ovacık İlçe Başkanı; 14 yaşındaki engelli bir çocuğa tecavüz etmiş, suçüstü yakalanmış, yakalayanlara silah çekmiş, mahkemeye verilmiş ama nasılsa aylar sonra beraat etmiş ya da ettirilmiş…

Acıklı bir olay, acıklı değil, elim bir olay: Adı Fatmanur’du… Bilgisayarı bozulmuş, Tamirciyi evine çağırmış onarımını yaptırmak için. Tamirci tarafından tecavüze uğradığı gibi boğularak öldürüldü. Fatmanur ‘un başı açık değildi, mini etek de giymiyordu, tesettürlüydü.  Neden tecavüze uğradı? Maalesef rahmetli Fatmanur tesettürlüler tarafından sahiplenilmedi, ortalık velveleye verilmedi, sokağa dökülmediler.  Demek ki yukarıdaki söylemleri söyleyen ilahiyatçıların, ya da  görevleri olmadığı halde ahkâm kesenlerin, fetva verenlerin  söyledikleri doğru değil. Bu hanım tesettürlü olduğu için mi tecavüze uğradı, öldürüldü.

İşte son kurban ÖZGECAN ARSLAN…  Gözü dönmüş bir ahlak fukarası, insanlıktan nasip olmamış bir arkadaş ve babalığın ne olduğunu idrak edememiş bir zibidi ve yirminci baharını yaşama hakkı elinden alınan Özgecan…

ÖZGECAN için sokağa dökülen binlerce insan… Kadın ve erkek…  Protestolar, protestolar… Önce protestoların önlenmesi çabası sonra da yakın zamandaki seçim ve oy kaygısı…

Yeni bir strateji geliştirildi: Özgecan olayı bizi sarsar, şirin görünmemiz gerekir!  Hemen uygulamaya geçildi. Polis pembe panter oldu, iyilik meleği oldu polis memuru hanım kızlarımız, komiserler, daha üst düzey amirler hamiliğe soyunan ağabeyler oldular… Protestocuları koruma altına aldılar, rahat konuşmaları için ses cihazı uzattılar konuşmacılara… İlahi oy… Sen nelere kadirsin be!

Benim sözüm ileri geri konuşanlara!

Kendilerini  bi şey zannedenler, durup durup ahkâm kesmeyin, bodoslama duvara tosluyorsunuz. Bütün bu olaylar eğitimsizliğin, işsizliğin, açlığın, değer verilmemenin getirdikleridir.

Gerisi laf-ı güzaftır.

Türkiye kötü yönetiliyor, insan hakları ayaklar altında, kadın hakları berhava edilmiş, çocuk hakları ortadan kaldırılmış, korku imparatorluğu kurulmuş, koşar adım karanlığa sürükleniyor ülke, cumhuriyet kavramından uzaklaştırılıyor toplum, Türk düşmanlığa ayyuka çıkmış, halk ötekileştirilmiş, yapanını yaptığı yanında kar kalıyor, adalet siyasallaştı, basının kalemlerini kırmışlar, konuşanların dillerini kesmişler, sansür diz boyu, devlet malı deniz yemeyen domuz anlayışı hâkim, bindik bir âlamete gidiyoruz kıyamete!

ALLAH ÜLKEMİZİN, CUMHURİYETİMİN YAR VE YARDIMCISI OLSUN…

 

YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)