Son Dakika Haberler

OKUMAK VE ÖĞRENMEK

OKUMAK VE ÖĞRENMEK
Okunma : 681 views Yorum Yap

ibalci_99Sarıyer Merkez Mahallesi için unutulmayacak iki önemli olay vardır. Bunlardan biri Büyük Sarıyer yangını diğeri de sel felaketidir. Sarıyer ile ilgili kitap ve yazılarımda bu iki konuya değinir, okurları bilgilendirmeye çalışırım.

Sarıyer ile ilgili araştırmalarım devam ediyor; neler eksik, neleri gün yüzüne çıkarmamız gerekir, olmuş da öğrenemediğimiz neler vardı, neler gelip geçti? Sarıyer konu oldukça araştırmamız da devam edecek.

Araştırma ve okumadan öğrenmek olur mu? Kesinlikle olmaz… Duymakla olur mu? Eh olur ama bir belge bulmak kabil olmaz. O zaman da elde edilen bilgi, öğrenilenler yeteri değeri bulamaz… Belki de doğrudur söylenen ama onu da doğrulatmak gerekir aksi halde hep şüphe ile yaklaşılır bilgilere…

İstanbul ve bilhassa Sarıyer ile ilgili ne kadar kitap bulursam okurum. Kitap dışında gazetelerde yer alan makaleleri de okumayı ihmal etmem. Dinlemeyi de çok severim, sabırla dinlerim. Çok ilginç bilgileri bu şekilde öğrenmiş olurum. Örneğin; Mm. Elmasyan’ın katilini, “Bir Kız Sevdim Sarıyer’de” şarkısını yazan kişinin bu şarkıyı neden yazdığını ve kim olduğunu; İstanbul Boğazı’nın on onbeş mil açığındaki dubanın aslında şamandıra/duba değil küçük bir gemi olduğunu öğrendim. Anlatmak istediğim okuyanın, araştıranın bir şeyler değil çok şeyler öğrendiği ve bulduğudur.

Birinci baskısı 2010, ikinci baskısı 2011 de yapılan “İSTANBUL’DA KAYIP ZAMANLAR” kitabının yazarı Liji Pulcu Çizmeciyan…  Liji Pulcu Çizmeciyan Hanım İstanbul’da doğmuş (1924). Notre Dame Sion Kız Lisesinde okumuş, İ.Ü. Edebiyat Fakültesi İngiliz Filolojisi Bölümünden mezun olmuş. Okuduğu Lisede öğretmenlik yapmış, doktora çalışmasını Fransa’da yaptıktan sonra tekrar mezun olduğu lisede öğretmen olarak görev yapmış ve emekli olmuş… Emekliliğini yazın hayatını devam ettirerek değerlendirmiş ve bahsettiğim kitabı yazmış.

Sarıyer’deki sel felaketinden bahsetmiştim. Sarıyer seli öylesine büyük bir sel felaketi yaratmış ki, Rumelikavak kalesine bitişik olan Mescit sel felaketi sonucu denize sürüklenerek yıkılıp gitmiş. Keza Kefeliköy’deki Uluç Hasan Paşa Camii de bu selde denize sürüklenerek ortadan kalmış, sadece fotoğrafı günümüze ulaşmış… Merkez Sarıyer’de ise dere öylesine taşmış ki, derenin her iki yanındaki evlerin ön cephelerini yıkıp götürmüş. Ancak en önemlisi de tek katlı bir binayı içindeki insanla birlikte, gaz lambası da yanarken denize sürüklenmiş ve içindeki yaşlı kişi balıkçılar tarafından kurtarılmış. Bildiğimiz buydu… Hep bunu yazdık! “İstanbul’da Kayıp Zamanlar” kitabının Sarıyer bölümünde olayın görgü tanığı, halası Roz Hanım, Liji Pulcu Çizmeciyan’a sel olayını şöyle anlatmış: ”Bir sonbahar günü, o kadar yağmur yağmış ki, dere taşmış ve dere boyundaki, temeli kum üstüne atılmış evleri götürmüş. Tüm Sarıyer, hala Teber Hanım’dan bahseder; evinin denizin üstünde sürüklendiğini görmüşler, Zavallı kadın, elinde gaz lambası, sandığından iki kuruşunu kurtarmak istemiş. Halbuki komşuları çabuk çıkmasını söylemişler. “İşte böyle, mal sahibi ve evi bir fırtına gecesi Boğaz’ın sularına gömüldüler” der… Roz halanın söyledikleri bu…

Şimdi tartışalım: Sel olayı doğru, bir evi selin içindeki insanla beraber denize sürüklendiği doğru, sulara gömüldüğü doğru ama evin içindeki insanın da sulara gömüldüğü durum şüpheli… Bizim bildiklerimiz biraz değişik. Örneğin; Evin içinde bir balıkçı yaşlı adamın olduğunu ve balıkçılar tarafından kurtarıldığını biliriz… Hangisi doğru…  Liji Hanım ise kadın der ve kadının ismini Teber Hanım olarak verir… Teber Hanım Türk mü, Ermeni mi? Öğrenemedik…

Bir diğer konu bu sel felaketinin hangi tarihte meydana geldiğidir. Ne kadar uğraştımsa kesin tarihi bulamadım, her hangi bir kayda da rastlamadım. Yıllarca önce çok yaşlılarla konuştum bazıları 1907, bazıları 1912 tarihinde olduğunu söyledi.

Demek ki biraz daha araştırmaya, okumaya devam edeceğiz… Daha doğrusu, doğruları yazacak olanı bekleyeceğiz…

İbrahim Balcı

YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)