Son Dakika Haberler
“width=“1293

Ressam Bedri Baykam’a Açık Mektup. Mahiye Morgül

Ressam Bedri Baykam’a Açık Mektup. Mahiye Morgül
Okunma : 738 views Yorum Yap

Mahiye Morgül
Mahiye Morgül

(Nevyork sergisini anlatan köşe yazısı üzerine)
Sevgili Bedri Baykam,
Sizi, CNN ekranında canlı yayında bu serginizi anlatırken dinlemiştim. Köşe yazınızı okuyunca biraz daha netleşti benim için.
Salt resim sanatı açısından yeni bir yaklaşım olduğu kesin.
Ancak beni eğitimci olarak ilgilendiren boyutu, bunun diğer disiplinlerde yankı bulmasıyla ortaya çıkacak olanlar… Resim eğitiminden söz etmiyorum.
Örneğin müzikte, 4′ ile “hiç” olan sesi, sessizliği dinlemek, daha önce yapıldı, Fazıl Say da piyano çalmadan sahnede 4 dakikayı oflaya puflaya kendi nefesiyle doldurdu, iki kere izledim (dinledim diyemiyorum).
Şimdi diyeceğim bu da değil, ilk çocuklukta verilen bütünüyle temelin atıldığı bütün dersler, şimdi buna resim dahil…
Ders kitaplarında içi HİÇ olan o kadar görsel var ki, parçaları buluşmayan Proporsiyon hatasıyla yüklüler.
Okuma-Yazma öğretiminde karşımıza çıkan şekli ise DİSLEKSİ, anlamsız sözcüklerden kolaj cümleler…
Sonuçta, Zeka gelişemiyor! Çocuğa “Algı bozukluğu, DİSLEKSİ ” tanısı konuyor.
Sizin uzamda boş çerçeveleriniz, her baktığınızda içi değişen bir şeyle doluyor. Buna sanatsal değer katmak mümkün. Amaç şaşırtmaksa, oldu, tamam. Ancak…
Yeni ders kitaplarında her kelimenin içi başka şeyle yüklü, her açtığınız sayfada aynı kelimenin içi başka şeyle doldurulmuş, çocuk yüzlerce defa şaşkınlık yaşıyor. Buna ne diyeceğiz?
Tahmin ediyorum ki içi boş besinsiz bisküviler gibi, sıvı şeker katılmış sperm sayısını düşüren sözde yiyecekler gibi…
Her şeyin içinin boşaldığı gibi, çerçevenin içi de boş artık, bu bence yeni bir şey değil, sadece diğer alanlardaki boşalmanın resimdeki yansıması, doğal sonuçtur.
Size yüklü para ödeyen Ülker de bence içi boş şeyleri seviyor.
Kötü resimleri için dava açtığım 1.sınıf Hayat Bilgisi kitabının dava dilekçesi ektedir. Sizce boşuna mı dava harcı yatırdım?
……
 
BOP açılımcıları Kerkük türküleri çalıyor…
Ankara Konur sokakta sürekli masa açan marjinal gruplardan birinde dün Kerkük türküleri çalıyorlardı. Hangi dağda kurt öldü dersiniz, ama kazın ayağı öyle değil. Kerkük’ü Kürdistan’a katma bayramı ediyorlar.
…..
 
Diyarbakır yıldız oldu…
Gencecik kızları getirmişler Kazakistan’dan, Ukrayna’dan, ordan burdan, güzellik yarışması yapıyorlar. İçlerinde bir tanesi Diyarbakırlı. CNN kanalda canlı yayın haber edildi. Diyarbakır’ı artık terör haberleriyle değil böyle tanıyacakmışız.
Diyarbakırlı kız çocukları kendilerini şimdi yıldız mı zannedecek?..
Başbakan Erdoğan Diyarbakır’ı bir yıldız yapacağını söylemişti. Anlaşılan yaldızlamaya kız çocuklarından başlandı.
….
 
Şehit ailelerine sus payı…
Bölünmeye direnen kalmasın diye her halde… Şehit yakınlarına, evli kızkardeşe bile, 65 yaşına kadar devlet memurluğuna başvuru hakkı verildi.
….
 
Deniz Gezmiş ve Mahir Çayan adını anmak hainlerin haddine düşmez…
Bebek katili, Diyarbakır mesajını onlara armağan ediyormuş, Ertuğrul Kürkçü de orda, alkışlıyor. Kızıldere’nin hesabını daha vermemiş bir zat.
Kızıldere muhtarının evinde oturmuş tarhana çorbası içerken, muhtarın telefonundan rehin alınmış 2 İngiliz askerinin nerde olduğunu bildiriyordu. Ben demiyorum, Kızıldere’de ölenlerin cesetlerini almaya giden yakınları söylüyor.
Ölenler döğüşerek ölmüş, hepsi de alınlarından vurulmuştu. Bir tanesi vardı ki, onun ölüsünü ayırıp devrimci Türk subayına nasıl kinle dolu olduklarını onun bedenine yazdılar. Havacı teğmen Saffet Alp’ti o. Vücudunda parçalanmamış tek et parçası kalmamacasına, vurulduktan sonra, bedenini el ve ayak bileklerinden toprağa bağlayarak, ölüsünü taramışlardı… Ölmüş 10 kişinin arasından onu kime teşhis ettirmişlerdi acaba?
Kızıldere’den sağ çıkıp Kürtçü milletvekili olmak kolay değildir.
Tam Bağımsızlık için vatan toprağa düşenlere bin selam. Ben size Kızıldere şehitlerinin doğduğu yerleri yazayım da siz yorum yapın: Ardeşen, Samsun, Fatsa, Fatsa, Ünye, Şarkışla, Gevaş, Çivril, Dicle, Kayseri.
….
 
21 Mart Diyarbakır Barış Bayramı mı Küresel Savaş Bayramı mı?
1 Eylül 1939, Hitler’in Polonya’ya saldırdığı gün, BM tarafından Dünya Barış Günü ilan edilmişti. İsrail’in en büyük bayramı o gündür; Hitler sayesinde kuruldu. 3 milyon Polonya Yahudisine “Ya Filistin topraklarına, ya gaz odalarına” sopası gösterilmişti ve 30 milyon Ortodoks+Müslüman ise seçeneksiz bir şekilde öldürüldü.
Hitler’in arkasındaki büyük sermayenin kurduğu İsrail’i bugün büyütme bayramına sıra geldi. O nedenle, bugün Nevruz Barış bayramı dedikleri, İsrail’i büyütme, yani Küresel Savaş bayramıdır…
Hitler yerine bugün, küresel sömürgeleşmeye giden yolda, dik duran taşları beyzbol sopasıyla deviren yeni bir lider var; diğer elinde telefon…
…..
 
Amerikan birleşik şirketler devleti…
Atanmış 7+7’lik Akil Adamlarına vereceğim akıl şudur:
Amerikan devleti önce kurulmuş da sonra eyaletlere ayrılmış değildir. Önce şirket devletçikleri (bir tür ticari koloniler) vardı. Hiç birinin etnik kökeni farklı halkı da yoktu. Sonra, ticarete egemen olan büyük tekeller bunları birleştirdi, hem de savaşarak, kuzey güney savaşları budur. İtalyan Birliği kurulurken yıkılan feodal şehir krallıkları gibidir. Amerikan şirketleri ayrı birer krallık iken çıkarları gereği birleştiler.
“Amerika bir şirket devletidir” denilen budur.
Asla bizim coğrafi bölgelerimizle bile örtüşmez. “7 bölgeye yedişer akil adam” demek bile zihinlere bölünmeyi ekmektir, çok sinsi planlanmış görünüyor.
Şimdi, küresel Amerikan şirket devleti kurulması hesabı var, kendini büyütüyor, yutmak için köklü devletleri parçalıyor…Tıkanmaya başladı, paralı asker devşirmek zorunda, PKK gibi deneyimli bir terör örgütünü satın aldılar, fatura bedeli Mavi Marmara fiyatına İsrail’e ciro edildi.
Beyzbol sopasını İsrail’e de gösterdiklerini fark ediyorsunuz.  2003’de “Bir daha Mazada olmayacak” demişti Bush, İsrail’deki muhalefeti tehdit etmişti.
Bence artık bu Amerikan şirketler devleti İsrail halkı için de tehdittir. Orda yaşayanları sürekli savaş psikozu içinde tutmak normal bir şey değildir. Üstelik de tarih boyunca batılı büyük Yahudi lobisi tarafından ordan burdan sürülen ötekileştirilmiş Yahudilerin de artık sığınacağı bir Türk devleti kalmazsa, onlar için de durum vahim demektir.
…..
1.sınıf Hayat Bilgisi kitabında tahrif edilmiş Atatürk fotoğrafı…
Ders kitaplarına açtığım bu 4.davada, dava dilekçesini hazırlarken kitapta tahrif edilmiş bir tarihi belgeye daha rastladım. Dava dilekçemde orijinali ve tahrif edilmiş bu fotoğraf birlikte yer aldı.
02.04.2013 tarihi itibariyle davayı açmış bulunuyorum. Ankara’dan bu davaya müdahil olmak isteyenlere dosya sayı numarasını verebilirim.
 
Mahiye Morgül
3.4.2013 /Ankara
 

YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)