Son Dakika Haberler
“width=“1293

DİKTATÖRMÜŞ, DİK DUR DA GÖR!..Ahmet NESİN

DİKTATÖRMÜŞ, DİK DUR DA GÖR!..Ahmet NESİN
Okunma : 1.069 views Yorum Yap

anesin_1Bu yaşıma kadar görmediğim her şeyi bu hükümetle yada daha doğrusu AKP son genel başkanı Recep Tayyip Erdoğan’la birlikte gördüm. Sayesinde işten atılan gazetecilerin sayısını ben unuttum ama o halka “Bana diktatör diyorlar, diktatör olsam bunları yazabilir misiniz?” diye soruyor.
12 Eylül diktatoryasının yasalarıyla iktidara gelen birisinin bunları sorma hakkı olamaz. Bir ülkede “12 Eylül darbesi mi daha beterdi, yoksa AKP dönemi mi?” diye saçma bir tartışma almış başını gidiyorsa artık diktatörlüğü, açık faşizmi tartışmanın bir anlamı kalmamıştır.
Türkiye’de bir yanlış yapılıyor, “Faşizm hangi dönemde geldi?” diye garip bir tartışma var.
Cumhuriyet kurulduğundan beri Kürtleri ikinci sınıf vatandaş olarak görüyorsan, onların dillerini yasaklıyorsan,
Derin devletin gücüyle Rumlara karşı 6-7 Eylül katliamını yaşatıyorsan,
1915 Ermeni soykırımını hâlâ kabullenmiyor ve kendini demokrat sanıyorsan,
1941 yılında Yahudileri bilhassa Istanbul’dan sürüyorsan,
Sanayiciler olarak 27 Mayıs, 12 Mart ve 12 Eylül darbelerine ses çıkarmıyorsan,
Halk olarak bu üç darbeye tepki göstermiyorsan,
Gelmiş geçmiş neredeyse bütün başbakanların zenginleşmesinin hesabını soramıyorsan,
Seçimlerde konulan yüzde 10’luk baraj için bütün halk olarak sokağa dökülmüyorsan,
Alevilerin sorunlarıyla ilgilenmeyip, çözüm için destek olmuyorsan, o ülkede zaten faşizm vardır.
Bugüne kadar kurulan bütün burjuva hükümetleri yapıları gereği burjuvazinin çıkarlarını korumuştur ve onun emrindedir. Burjuvazinin emrinde olduğun zaman işçi sınıfını sindirmek için faşist uygulamalar yapmak zorundasın. Doğal olarak burjuvaziyi savunmak zaten faşizmi de içinde barındırır.
Erdoğan istediği kadar “Ben diktatör değilim!..” desin, 11 yılda uygulamalarına baktığımızda aksini söylemek zor. Kürtlerin hâlâ anadil eğitim hakkını vermiyorsan diktatörsündür.
En önemlisi, bir ülkeyi dini gereklere göre yönetmeye kalkarsan zaten otomatikman diktatörlüğünü ilan etmiş olursun. Kur’an islamiyetin tek kitabıdır ve ülke yönetme biçimidir, başka hiçbişeyi kabul etmez. Belki size komik gelecek ama türbanı savunmak bir anlamda diktatörlüktür. Türban kadının özgürlüğü değildir çünkü, kadınların kapanmasını emreden erkeklerdir. Erkeklerin emrettiği bişeyi yapmak kadınların özgürlüğü olamaz.
Sadece Erdoğan’la bağlantılı değil, bu ülkede faşizm adına sıralayacağımız o kadar çok olay ve yasa var ki yazmaya kalksam sanırım bir kitap olur. Sadece Süleyman Demirel başkanlığındaki Alpaslan Türkeş ve Necmettin Erbakan’la birlikte kurdukları 1. Milliyetçi Cephe hükümeti bile 2-3 cilt kitap olur. Arabasının bagajında 2 otomatik tüfek yakalanan ve bu konudan dolayı yargılanmayan Devlet Bahçeli bugün bu ülkenin 3. büyük partisinin başkanı, eski başbakan yardımcısı. Bu tümce bile tüm tarihi özetliyor sanki.
Erdoğan diktatör olmadığını kanıtlamak için uzun süre yanına kimi eşhellektüel, demokratımsı, libre-el-al, yazarımtrakları aldı ama sonucunu gördük. Onlara bile tahammül edemedi, onlar da Erdoğan’ın diktatörlüğünü fazla saklayamadı, şimdi hepsi küsler, yukarıda saydıklarım tekrar devrimci olduklarını kanıtlamaya çalışıyorlar.
AKP kurulduğunda iyi bir dekor lazımdı, önce Erdoğan hapse atıldı, dekor olarak tam onlara göre biçilmiş kaftandı, şimdi hem dekoratör hem de demokratör olarak oturuyor koltuğunda. Bu seçim onun son seçimi, daha önce de yazdığım gibi Gezi olayları Erdoğan’ı bitirdi, hem parti içinde hem de parti dışında… Güle güle demokratör…

YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)