Son Dakika Haberler
“width=“1293

ATATÜRK…Oya Engin

ATATÜRK…Oya Engin
Okunma : 794 views Yorum Yap



OYA_engin10 Kasım…
Ulu önder Mustafa Kemal Atatürk ‘ü bedenen sonsuzluğa uğurladığımız gün.
Öğrenciler bilir. Okul yıllarında Kasım ayında çeşitli törenler yapılır. Atatürk’ün hayatından çeşitli kesitler  öğrencilere aktarılır ve O’ nu anlamaları sağlanır. Genellikle yaptığı savaşlardan, inkılaplardan bahsedilir. Şiirler okunur, yarışmalar düzenlenir, toplantılar, sevdiği şarkılar gibi etkinlikler yapılır. Benim öğrencilik yıllarım çok gerilerde kaldı, şimdi yapılan anma törenlerini bilemiyorum ancak katıldığım her törende en çok O’nun  askeri dehası üzerinde durulur. Komuta ettiği savaşları ve oradaki silah arkadaşlarıyla gösterdikleri kahramanlıklardan , Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kuruluş aşamaları ve Cumhuriyetin ilanı, devrimler, bu devrimlerin toplum yaşamına yansımaları, bir büyük değişimi anlatırlar. Ve nihayetinde 10 Kasım 1938 tarihinde Atatürk’ün vedasına gelinir.
Birkaç yıl önce  özel bir okulda yapılacak 10 Kasım töreninde okunmak için benden bir metin hazırlamam istenmişti. Çok onur duymuş ve farklı bir metin hazırlamak istemiştim. Genellikle 10 Kasım törenlerinde hep aynı konular konuşulur, hep aynı bilgiler tekrarlanırdı.  Atatürk’ün askeri dehası ve devlet adamlığının dışında  insani özelliklerinin bir kaçından, içindeki çocuk ve insan sevgisi, kadınlara verdiği önem, ilim ve bilim konularındaki hassasiyeti, sanat, sosyal yaşam konularındaki fikirlerinden birazda özel zevklerinden ve alışkanlıklarından, siyasi ve idari yönlerinin dışında duygularının ön plana çıktığı konulardan bahsetmek istedim.
Bir çocuk sahibi olmamasına rağmen tüm çocukları kendi evladı gibi severdi. Çocuk kelimesi onun için sevgi demekti. Zaten çevresinde birçok kişiye çocuk diye hitap etmesinin sebebi belki de bu içindeki bitmez tükenmez çocuk sevgisiydi. Çocukları çok sevmesinin bir başka sebebinde onların içindeki duyguları art niyetsiz ve en saf biçimde ifade edebilmeleriydi.
Atatürk’ün toplumun yarısını oluşturan kadınlara verdiği önemle dünya liderlerinin her zaman bir adım önünde olduğuna inanıyorum.
“Dünya’da hiçbir milletin kadını, milletini kurtuluşa ve zafere götürmekte, Anadolu kadınından daha fazla çalıştım diyemez.” sözüyle kadınlarımıza en güzel şekilde değer vermiştir.
Yurt genelinde katıldığı toplantılarda yaptığı konuşmalarda mutlaka kadınlarımız için önemli mesajlar vermiştir.
‘’Zaman ilerledikçe, ilim geliştikçe, medeniyet dev adımlarıyla yürüdükçe; hayatın, asrın bugünkü gereklerine göre evlat yetiştirmenin güçlüklerini biliyoruz. Anaların bugünkü evlatlarına vereceği terbiye, eski devirlerdeki gibi basit değildir. Gerekli özellikleri taşıyan evlat yetiştirmek, pek çok özelliği şahıslarında taşımalarına bağlıdır. Bu sebeple kadınlarımız, hatta erkeklerden daha çok aydın, daha çok feyizli, daha fazla bilgin olmaya mecburdurlar!’’
Türk kadınıyla ilgili anılarını okuduğumda çok etkilendiğim ve sosyal paylaşım sitelerinde çokça gördüğümüz;
“Kahraman Türk kadını! Sen yerlerde sürünmeye değil, omuzlar üzerinde yükselmeye layıksın.’’ sözü ise şöyle bir anda söylenmiştir.
‘’17 Mart 1923 Tarsus Mustafa Kemal, istasyondan şehre doğru, bir süre yaya olarak yürüdü. O’nu görmek için sabahtan itibaren yolları dolduran Tarsus’luların arasından neşe ile selamlar vererek ilerledi. O sırada ansızın bir olayla karşılaştı. Milli Mücadele’deki çete giysili bir kadın, Mustafa Kemal’in yolunu keserek ayağına kapandı. Gözyaşlarıyla şöyle haykırıyordu:
– Bastığın toprağa kurban olayım Paşam!
Mustafa Kemal onu yerden kaldırmak için eğilirken kulağına bu kadının Kurtuluş Savaşında cephelerde çarpışmış olan ‘’Adile Çavuş’’ olduğunu fısıldadılar. Gözlerinden iki damla yaş düşen Mustafa Kemal, bu güneşten yüzü yanmış kadının elinden tutup ayağa kaldırdı ve ona şöyle seslendi:
“Kahraman Türk kadını! Sen yerlerde sürünmeye değil, omuzlar üzerinde yükselmeye layıksın’’…
Gazi Mustafa Kemal Paşa, Türk kadınına Türk ordusu saflarında resmen ve üniformalı olarak yer veren ilk generaldir. Bu konuda da bir yaratıcıdır.
Sanat ve ilim onun yaşamının vazgeçilmezleriydi. Sanatçılar için söylenmiş  nice sözleri biliniyor.
Atatürk’ün matematiğe olan ilgi ve yeteneği çok fazlaydı.
“Müsellesin sathı yatalay, dikeley zarbının müsavatına müsavidir.”
Bu cümlenin anlamı şöyledir.
“ üçgenin alanı, tabanı ile yüksekliğinin çarpımının yarısına eşittir.”
Buradaki terimlerin daha anlaşılır olması için başlattığı çalışma neticesi Matematik ve diğer ilimlere ne değerli katkıları olduğu yadsınamaz. Atatürk 1937 yılında yayınlanan bir geometri kitabı yazmıştır. Bu kitapta kullanılan yeni terimler ayrıntılarıyla açıklanmış ve üzerlerine örneklerde verilmiştir. Bu kitap geometri öğretenlere ve bu konuda bilgi edinmek isteyenlere kılavuz olarak Kültür Bakanlığı’nca yayınlanmıştır. Matematik literatürüne pek çok yeni terim kazandırmış olup bu terimler günümüzde hala kullanılmaktadır.  Atatürk gerçekten bir Başöğretmen idi.
Tam bir doğa aşığıydı. Çevreye ne kadar duyarlı olduğu ve bir ağacın kesilmemesi için evini temeliyle beraber kaydırdığını ve bu işleme başından sonuna kadar nezaret ettiğini hepimiz biliriz.
10 Ağustos 1930 tarihli Cumhuriyet gazetesinde yayınlanan habere göre çevre ve doğa sevgisini anlatan inanılması güç bir olay meydana geliyor.  Evinin duvarlarına kadar değen ağacın budanarak kesileceğini gören Atatürk çalışan bahçevanı durdurarak bir ağaca zarar verilmemesi adına verdiği emir ile herkesi şaşkına çevirse de, bu olay aslında Atatürk’ün tabiat ve ağaç sevgisini aynı zamanda mevcut bütün ağaçların insan yaşamındaki vazgeçilmez önemine güzel bir örnek teşkil etmesi açısından da oldukça önemlidir. 8 Ağustos 1930 tarihinde önce bina çevresindeki toprak büyük bir dikkatle kazılıp yapının temel seviyesine inilir. İstanbul’dan getirilen tramvay rayları döşenir. Santim, santim çalışılarak bina yapı altına sokulan raylar üzerine oturtulur. Ve bina ağaçtan uzaklaştırılır…
Atatürk okumayı çok seven bir insandı.
Atatürk’ün okuduğu kitaplarda dikkatini çeken cümlelerin altına hangi özel işaretleri koyduğunu ve bunların anlamlarını biliyor musunuz?
“xx”: Önemli.
“xxx”: Çok önemli.
“müh.”: Mühim.
En çok sevdiği çiçek keskin kokulu karanfil,  en sevdiği yemek kuru fasulye ve pilav, en sevdiği tatlı irmik helvası, en sevdiği dans vals ve zeybek’miş.. Dünyanın en şık giyinen liderlerinden biri olan Atatürk gömleklerini hep beyaz renkten tercih edermiş.
Devlet adamlarının, dostların davet edildiği, ülke sorunlarının da konuşulduğu akşam yemeklerinden çok keyif alırmış. En sıkıntılı günlerinde başucu kitabı olarak hangi kitabı okuduğunu biliyor musunuz? Reşat Nuri Güntekin’in Çalıkuşu romanı…
Bugün milletçe  olumlu olarak  neye sahipsek O’ na borçlu olduğumuza inanıyorum. Atatürk bağımsızlık mücadelesi veren herkes için gerçek bir semboldür…
En büyük hayali ise dünya turuna çıkmakmış.
Aziz hatırasının önünde saygıyla eğiliyorum.
Allah O’na ve bu günlerimize ulaşmamızı sağlayan tüm silah arkadaşlarına  rahmet eylesin.
Ölümü tüm dünyada hak ettiği yankıyı bulmuş ve bir çok devlet adamı, sanatçı, akademisyen üzüntülerini belirten sözlerle Atatürk’e veda etmişler.   Ancak ardından söylenmiş bir söz beni çok etkilemiştir.
‘’O, kişisel kazanç ve ün peşinde koşan basit bir diktatör değil, gelecek kuşaklar için sağlam temeller atmağa uğraşan bir kahramandı.’’ Prof. Walter L. Wright
 
Oya ENGİN
 

YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)