Son Dakika Haberler

Balık hafızayız galiba

Balık hafızayız galiba
Okunma : 8.007 views 1 Yorum

Uzun süredir ülkemizde sadece kadın cinayeti değil, vahşetin haberleri yapılıyor. İletişim kanallarının çoğalması mı, vahşetin artması mı? Bilmiyoruz, elimizde geniş kapsamlı bir araştırma veya istatistik yok. Ancak gerçek şu ki vahşet aramızda ve her an istediği gibi ortaya çıkabiliyor. Münevver, Özgecan, Kayseri’de bayramda şeker toplayan çocuklar, ve son da Emine, vs. vs. Önemli olan nokta da bu işte. Artık bu tür olaylar “vesaire, vesaire” oldu.

Canım ülkemde suçlu aramak farz-ı ayn. Suçlu kim? Esas suçlu EĞİTİM!. Hemen çökmesin zihinlerinize öğretmen, okul, müfredat. Eğitim deyince kastım okul haricindeki her şey. Yeşilçam, sosyal medya, dini ve toplumsal kültürümüz. Çünkü okullar biçimsel eğitimin parçası ve maalesef insan davranışlarının şekillenmesinde az yer kaplıyor.

Konudan konuya geçmiş olacağım ama kısa ve yüzeysel bir bilgilendirme. Beynimizde düşünce ve davranışlarımızın belirlenmesinde iki temel bölüm vardır. Korteks kısım ve limbik sistem. Limbik sistem içinde amigdala ( beynin medial temporal lobunun derinlerinde yerleşen nöronların oluşturduğu badem şeklindeki beyin bölümü) konumuz. Fight-flight ile işler. Yani savaş veya kaç. Korteks sistem, profrontal korteks sistem ise düşünür, tasarlar, karar verir ve yapar. Özellikle çok öfkeli, stresli anlarda, iç salgı bezlerimiz kortizol salgılar. Kortizol ise mantıklı düşünmemizi sağlayan kısmı baskılar. Yani korteks sistemi kısmen engeller. Peki bu bilginin konumuzla ne ilgisi var?

Hani meşhur sinema filmlerimizde namussuz kadın vardır. Ya da para, şöhret düşkünü kadın. O yiğit, yağız delikanlı abimiz “Kes uleynn” diyerek basar kadına tokadı. Neden tokat vurmuştur? Çünkü kadın para düşkünüdür, namussuzdur, ahlaksızdır. Sonrası? Film bitti mi? Bizde film yeni başlıyor.

Küçücük çocuğum. Belki ailecek izliyoruz yiğit, delikanlı, sanatçı abimizi. Çocuk yaşta beynimde kaydettim. Kadın bence namussuzluk yaparsa en hafifinden basarım tokadı. Kadın bana karşı gelirse basarım tokadı. Çünkü amigdalaya işledim.

Başka açıdan bakalım. Sadece kadın mı şiddet gören? Yine kahraman sinema oyuncusu abilerimizden biri. Elinde silah, yeri geliyor bir zıpladı mı üç metre uçuyor ama ölmüyor. Ya da daha yakın zamandan Polat Alemdar. Hiç ölmüyor. Kanun o, iddianame o, karar o, hüküm o, infaz o. Sokakta biri kendisine yan baktı. Bakamaz arkadaş! Koskoca Polat Alemdar! Trafikte aniden önüne kırdı. Kı-ra-maz! Çünkü ben Polat Alemdarım. Artistik kabul etmem! Oldu ya, sinirli bir anımda karşıma çıktın. Doğal bir sebepten gerilmişim, başka birine kızmışım ve hiç tanımadığım sana ters davrandım. Sen ne yapmalısın? Varsa silahın derhal ateş et. Silah yoksa sen özel eğitim aldın bıçakla, demir sopayla ne bulursan vur, öldüresiye. Hatta öldür. Sana yol vermedi diye içinde hamile kadın olan arabanın üzerine çık tepin, en son çare aynasını kır. Beyninde sana dur diyecek kısım tıkanmış. Çünkü sen filmlerden öyle gördün. Annen baban öyle dedi. Sokakta arkadaşlarından, belki babandan hep böyle hikayeler dinledin. Hayatının ilk iki yılı hariç kalan kısmında hep gördüğün resim gücün yetiyorsa yanlışı elinde, dilinle, kalbinle değil; varsa tabancanla, yoksa bıçağınla, hiçbir şey bulamazsan bir taşla, sopayla düzelt.

Kimse söylemiyor çocuğuna ufak yaşta. Sinirlenince, korkunca, stres altında derin enfes al. Beynine daha çok oksijen gitsin. Beslenemeyen kısımlara yeterince oksijen varsın da hormonların o an baskıladığı kısımlar, korteks bölge çalışmaya başlasın. Vücudundaki kanın yüzde seksenini kullanan beynine gidecek kan, o anda bacak ve kol kaslarında birikti, bekle de yeniden beynine yeterince gitsin. Her ne kadar tüm geçmişin sana vur, öldür dese de, birkaç saniye bekle, sakinleş. Vurduğunda sonucun daha kötü olacağı, birkaç saniyeliğine aldığın mantıksız kararın seni ve çevreni hayat boyu pişman edeceğini düşün.

Bir tarafta “cennet anaların ayakları altındadır”, “iki kızını ahlaklı, güzel yetiştiren cennetten benimle komşu olacak” diyen esas dinimiz. Örnek erkek olarak Hz. Ali ve Resulullah’ı gösteren dinimiz. Diğer tarafta “kadın erkeğin hizmetçisidir ve din kadını erkek için yaratmıştır” diyen uydurduğumuz din. “Gelinlikle girer, kefenle çıkar” diyen töremiz. Boşanan kadın namussuzdur. Çünkü “kutsal varlık, tapması gereken varlığa, erkeğe” isyan etmiş, dediğini yapmamıştır. Boşanmak istemiştir. Hemen imha et! Çünkü zaten insan değil ki.

Sokaktaki, çarşıdaki her üç kişiden üçü de, yani hepimiz, kadınıyla erkeğiyle bu potansiyele sahibiz. Kendimizden sakın emin olmayalım. Ben böyle değilim demeyin. Başımıza aynı düzeyde öfke, stres veya korku geldiğinde ne yapacağımız konusunda kendimizi denemedik. Adrenalin, nonadrenalin, kortizol salgılandığında, bir şiddet vakasının ortasında baş roldeyken nasıl davranacağımızı bilmiyoruz. Bu sebeple önce kendimizden korkalım. Önce “Amigdala” ( beynin medial temporal lobunun derinlerinde yerleşen nöronların oluşturduğu badem şeklindeki beyin bölümü.) mızda kadının, bize karşı öfkeyle gelen birinin, çok sinirlendiğimiz bir durumda tepkimizin nasıl olması gerektiğinin şeklini düzeltelim.

Buraya kadar olan kısımda anlatılanlar Yeşilçam klasiklerindendi. Bunun bir de yeni modelleri çıkacak. Mortal Combat, Metin2, GTA Vice City, Çukur, Sıfır-Bir, Sen Anlat Karadeniz ile yetişen nesil var. Bakalım, Görelim, izleyelim, tabii oyunu anlayabilirsek. Söylemezsem olmaz, bunlar hep birilerinin oyunu. Bizim hiç suçumuz yok. Hemde hiç mi?????

Bilal Başpınar

YORUMLAR (1)

  1. F.Fazıl Sağlam diyorki:

    Sevgili Bilal, ne güzel anlatmışsın toplumsal şiddeti,cinneti. Bütün bu yaşadığımız olumsuzlukları hafızamıza nasılda kaydettiğimizi. Beynimizin bütün bu olanlar karşısında nasıl eyleme geçtiğini.Eğitim aileden başlar doğru bununla beraber dış dünyayan çok daha fazla olumsuz örneklerle çoğalıyor. Tabi ki bu demek değil ki ben ne yapayım. Haberler,filmler vs. bunlarla dolu. Dolayısıyla etkileniyorum suçlu bunlar demek ne kadar doğru? Her birimizin kendi davranışlarını yönetme sorumluluğu var. Bu konuda her birimize görevler düşüyor. Sonuç olarak sevgili Bilal günümüzdeki şiddeti çok net bir şekilde anlatmışsın. Eline kalemine sağlık