Son Dakika Haberler

CHP GENEL BAŞKANI KEMAL KILIÇDAROĞLU, BELEDİYE BAŞKANLARI TOPLANTISININ AÇILIŞINDA KONUŞTU

CHP GENEL BAŞKANI KEMAL KILIÇDAROĞLU, BELEDİYE BAŞKANLARI TOPLANTISININ AÇILIŞINDA KONUŞTU
Okunma : 1.412 views Yorum Yap

– “Halka doğruları anlatmak sıradan vatandaş olarak benim ve sizin göreviniz. Bu anayasa değişikliğinin Türkiye’yi sonu belirsiz bir maceraya sürüklediğinin anlatılması lazım”
– “(Hayır çıkarsa kaos olur) diye baskı kurmaya başladılar. ’Hayır’ çıkarsa hiçbir şey olmayacak. ’Hayır’ çıkarsa Sayın Cumhurbaşkanı yine koltuğunda kalacak. ’Hayır’ çıktığı zaman Binali Bey yine başbakan olarak kalacak, eğer bir saray darbesiyle karşılaşmazsa. Yani bildiğimiz rejim devam edecek”
– “Seçim oldu, parlamentoda çoğunluğu olan parti değil de başka birisi başkan seçildi. O zaman şöyle derin bir yarılma olacak, başkan ayrı partiden, TBMM çoğunluğu ayrı partinin elinde olacak ve tehlikeli gerilim asıl o süreçte başlayacak”
– “Farklı düşüncelerde olsak dahi bir arada yaşamak istiyoruz. Gerilimin, kutuplaşmanın bu ülkeye ve vatandaşa da hiçbir faydası yok. O nedenle yapılan anayasa değişikliğinin yaratabileceği toplumsal yarılmayı herkese anlatmanız gerekiyor”

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun, CHP Yerel Yönetimler Birimi tarafından parti genel merkezinde düzenlenen Belediye Başkanları Toplantısının açılışında yaptığı konuşma şöyle:

Değerli arkadaşlarım, hoşgeldiniz, onur verdiniz. Önce şunu ifade edeyim, yerel yönetimlerde Türkiye’de örnek olan yüzlerce projenin altına imza atan Belediye Başkanlarımızla her zaman gurur duyduk. Gerçekten de yerel yönetimlerin başarılı olması aynı zamanda Türkiye’nin başarılı olması demektir. Her kuruşu harcarken gösterilen dikkat, vatandaşa gösterilen sevgi, beldede Belediye Başkanının görev yaptığı alanda, vatandaşlar arasında hiçbir ayrım yapılmaması bizim, yani Cumhuriyet Halk Partisinin yani bizim belediyelerimizin temel görevidir. Bundan ötürü son derece mutluyum.

BU DEĞİŞİKLİK 80 MİLYONU İLGİLENDİREN BİR TEMEL YASA

Hizmet alan bütün vatandaşlar, hangi partiden olursa olsun zaman zaman bize teşekkürlerini iletiyorlar. İletilen her teşekkür bizim açımızdan memnuniyet vericidir. Önümüzdeki günlerde Nisan ayında bir referandum yapılacak, bir anayasa değişikliği gündeme geliyor. Bu anayasa değişikliğinin halka çok iyi anlatılması lazım… Hiçbir ayrım yapılmadan, şu şu partiden, bu bu partiden denmeden, bütün vatandaşlara gayet güzel, dikkatli bir dille anlatılması lazım. Çünkü bu anayasa değişikliği sadece bizim partinin, sadece bir başka partinin değil 80 milyon yurttaşı ilgilendiren temel bir yasa. Demokrasinin ne kadar önemli olduğunu, ne kadar değerli olduğunu tarihimizde yaşadığımız pek çok olayın sonrası öğrendik ve demokrasimizi yaşatmak istiyoruz. Daha güzel bir demokrasi, birinci sınıf bir demokrasi, bizim gibi düşünmeyen insanların da düşüncelerini özgürce ifade edebildikleri bir demokrasiyi savunuyoruz. Çünkü biz birlikte farklı düşüncelerimiz olsa dahi, farklı siyasal partilerin üyesi olsak dahi, hatta hiçbir siyasi partinin üyesi olmayıp da, yaşam tarzı itibariyle farklı olan veya farklı bölgelerde yaşayan bütün insanları kucaklamak zorundayız. Ve bu anayasa tümümüzü ilgilendiriyor. Doğru anlatım, yerinde anlatım çok ama çok önemli.

ÇİFT BAŞLILIK, BİR ANAYASAL KURUM HALİNE GELECEK

Deniyor ki, bu anayasa değişikliğiyle çift başlılık ortadan kalkacak. Bu doğru değil. Neden doğru değil. Tam tersine çift başlılık bir anayasal kurum haline geliyor. Nasıl? Çünkü başkan seçilecek kişi hem Türkiye Cumhuriyetini temsil edecek, hem de kendi partisinin Genel Başkanı olacak, iki şapkası olacak, çift başlı olacak. Kim öngörüyor? Anayasa değişikliği bunu öngörüyor. Sadece tepede mi çift başlılık, aşağıda da çift başlılık olacak. Nasıl? Bugün yürürlükteki yasalara ve anayasaya göre partinin Genel Başkanını ildeki il başkanı temsil eder. Cumhurbaşkanını ise ilde vali temsil eder. Yeni değişiklikle il başkanı aynı zamanda Cumhurbaşkanını temsil edecek, vali de Cumhurbaşkanını temsil edecek. Orada da çift başlılık var ve daha derin bir gerilimin içine Türkiye sokulacak.

Bir üçüncü seçeneği anlatayım. Diyelim ki, seçim oldu, bir parti parlamentoda çoğunluğu sağladı, yüzde 49 oy aldı, yüzde 60 oy aldı diyelim. O partinin başkanı, çoğunluğun başkanı eğer seçimlerde yüzde 51’i bulamamışsa başkan olamıyor. Ne olacak? Tekrar bir seçime gideceğiz. Yüzde 51’i kim bulacak başkan olmak için, Cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturmak için yüzde 51’i kim bulacak? Seçim oldu, parlamentoda çoğunluğu olan partide değil de, başkan değil de başka birisi başkan seçildi. O zaman şöyle derin bir yarılma olacak. Başkan ayrı partiden, TBMM çoğunluğu ayrı partinin elinde olacak. Ve asıl gerilim, tehlikeli gerilim asıl o süreçte başlayacak. Bu noktaya da bütün vatandaşlarımızın dikkatini çekeyim. Biz bu ülkede gerilim istemiyoruz, kutuplaşma istemiyoruz, kavga istemiyoruz. Farklı düşüncelerde olsak dahi bir arada yaşamak istiyoruz. Gerilimin, kutuplaşmanın bu ülkeye hiçbir faydası yok, vatandaşa da faydası yok. İster simitçiye sorun, ister sanayiciye sorun. O nedenle yapılan anayasa değişikliğinin yaratabileceği toplumsal yarılmayı herkese anlatmanız gerekiyor.

TERÖRÜ BİTİRECEĞİZ ALDATMASI İÇİNDE ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİNİ VATANDAŞA KABUL ETTİRMEK İSTİYORLAR

Deniyor ki, bu anayasa değişikliği geçerse terör bitecek. Değerli arkadaşlarım, 15 yıldır bir parti yönetiyor. İstedikleri kanunu çıkarıyorlar, istedikleri kararı alabiliyorlar. Ayrıca terörü bitirme konusunda parlamentoya gelen her yasa değişikliğine de evet dedik. 15 yıldır niye bitirmediler? Ellerinden tutan mı oldu, engelleyen mi oldu? Tam tersine her yerde şunu söyledik, terörü bitirmek için bize düşen ne görev varsa her türlü desteği vermeye hazırız. Üstelik ben bunu en az 50 kez, 60 kez televizyonlarda söyledim. Şimdi terörü bitireceğiz aldatması içinde anayasa değişikliğini vatandaşa kabul ettirmek istiyorlar. Bu aldatmaya da vatandaşların düşmemesi lazım. Yine söylüyorlar efendim bu anayasa değişikliği kabul edilirse ekonomide istikrar sağlanacak. 15 yıldır siz iktidardasınız, başkan sizden, başbakan sizden, bakanlar sizden, valiler sizden, kaymakamlar sizden, merkez bankası sizden, maliye başkanı sizden, ekonomi bakanı sizden, odalar borsalar birliği sizden, işveren örgütleri sizden, işçi örgütleri sizden. Siz ekonomide istikrar sağlayacaktınız da engel olan kim? Efendim anayasa değişikliği olursa bunların hepsi olacak. Yapsaydınız. Bu da büyük bir aldatmaca. Buna da herkesin dikkatini çekmek isterim.

BELEDİYE BAŞKANLIĞIYLA BAŞKANLIK SİSTEMİ AYNIYMIŞ, BUNLAR NE GETİRDİKLERİNİ DE BİLMİYORLAR!

Bir başka önemli konu değerli arkadaşlarım, 30 Ekim 2016, Sayın Başbakan Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısında şunu söylüyor: “Basit olarak anlatırsak” diyor Binali Bey, “Basit olarak anlatırsak, başkanlık sistemiyle belediye başkanlığı sistemi arasında fark yok.” Cümleyi bir daha okuyayım belediye başkanı arkadaşlarım da dinlesinler, “Başkanlık sistemiyle yani getirilmek istenen anayasa değişikliğiyle getirilmek istenen başkanlık sistemiyle belediye başkanlığı sistemi arasında fark yok.” Ben diyorum ya, “Vallahi bunlar ne getirdiklerini de bilmiyorlar” diye. Emin olun ne getirdiklerini bilmiyorlar. Çok basit soru, belediye başkanı, siz çok iyi bilirsiniz yedi kocalı Hürmüz gibidir. İçişleri Bakanlığı denetler, Sayıştay denetler, Başbakanlık Teftiş Kurulu denetler, Cumhurbaşkanlığı Devlet Denetleme Kurulu denetler, Maliye Bakanlığı denetler. Denetlemeyen hiçbir kurum yoktur ki, bunu en iyi siz bilirsiniz. 24 saat CHP’li belediyelerde denetim vardır. Peki başkanlık sistemini kim denetleyecek? Denetleyecek bir organ var mı? Yok. Bir de diyorlar aynı! Ne aynısı kardeşim? Üstelik belediyede çalışmış Binali Bey, ne olduğunu da biliyor. Ama tabi şu gerçeğin farkındalar. Kendi belediyeleri hiç denetlenmediği için sanıyorlar ki, hiçbir belediye denetlenmiyor.

İki; Allah aşkına söyler misiniz bana siz belediye meclisini feshetme yetkisine sahip misiniz? Başkan bırakın belediye meclisini, TBMM’yi feshedebiliyor, üstelik hiçbir gerekçe göstermeden. Ben meclisi feshettim, derhal seçimlere gidiyoruz. Belediye Başkanının böyle bir yetkisi var mı? Böyle bir yetkisi yok. Peki nasıl oluyor da başkanlık sistemiyle Belediye Başkanlığı aynı oluyor? Diyorum ya ne getirdiklerinin farkında değiller. Türkiye’yi nasıl bir felaketin içine sürüklediklerinin farkında değiller.

Başka? Belediye Başkanları hakim tayin ediyor mu Allah aşkına? Hakim, savcı tayin ediyor musunuz siz? Yok böyle bir yetkiniz. Tam tersine hakimin önüne çıkarsınız, savcının önüne çıkarsınız, hesap verirsiniz. Hatta bazı Belediye Başkanlarımız neredeyse mesailerinin büyük bir kısmını adliyede geçirirler. Başkan? Anayasa Mahkemesinin 15 üyesinden 12’sini tayin ediyor. Hakimler Savcılar Yüksek Kurulu üyelerinin yarısından fazlasını tayin ediyor. Nasıl oluyor bu değerli arkadaşlarım? Nasıl oluyor da Belediye Başkanıyla başkanlık sistemi aynı oluyor? Kaldı ki, daha komiğini anlatayım. Siz Özel Kalem Müdürü tayin ederken izin almıyor musunuz? İçişleri Bakanlığından izin almadan Özel Kalem Müdürü dahi tayin edemiyorsunuz. İçişleri Bakanından izin almadan Genel Sekreterde tayin edemiyorsunuz. Cumhurbaşkanı Özel Kalem Müdürü atamak için bir yerden izin istiyor mu, Başkan izin istiyor mu? Hayır. Nasıl oluyor da Belediye Başkanlığıyla yeni getirilen Başkanlık aynı oluyor? Bunlar hiç mi okumuyorlar, hiç mi bakmıyorlar yasalara.

Bir soru daha, Büyükşehir Belediye Başkanlarımızın Başkan Yardımcısı yoktur, çünkü kanun öyle. Ama diğer Belediye Başkanlarımız istedikleri kadar Başkan Yardımcısı tayin edebilirler mi? Yok böyle bir yetki. Kanun sınır koymuş. Okuyayım, onlar da duysunlar diye okuyorum. Nüfusu 50 bine kadar olan belediyelerde 1 Belediye Başkan Yardımcısı. 50 binle 200 bin arasında olursa 2 Belediye Başkan Yardımcısı. 201 binle 500 bin arasında 3, 500 binden fazla olursa da 4 Belediye Başkan Yardımcısı atayabiliyorsunuz. Peki Başkan? İstediği kadar yardımcı atayabilir, sonu yok. 50 mi, 100 mü, 1000 mi, 10 bin mi? Keyfe keder istediğini atayabilir. Peki nasıl oluyor da Belediye Başkanıyla Başkan aynıdır diyebiliyorlar? Gerçekten aklım almıyor. Yani vatandaşa doğru bilgi vermek bu kadar zor mu? Vatandaşı kandırmak anayasa değişikliği sürecinde vatandaşı kandırmak bu kadar kolay mı?

Başka? Siz bulunduğunuz beldenin idari yapısını değiştirebiliyor musunuz? Böyle bir yetkiniz var mı? Böyle bir yetkiniz yok. Ama Başkanın böyle bir yetkisi var. Nasıl muhtarlıkları kapatabiliyorsa, Belediye Başkanlıklarını da kapatabiliyor. İdari yapıyı tamamen değiştirebiliyor. Devlette kim Müsteşar olacak ve hangi niteliklere sahip olacak onu ancak ve ancak Başkan takdir eder. İster ilkokul mezunu olsun, ister üniversitede doktora yapmış, ister amcasının oğlu olsun, ister dayısı olsun, ister kızı, ister eşi herkesi yapabilir, tayin edebilir Başkan Yardımcısı olarak. Nasıl oluyor da Belediye Başkanıyla yeni gelecek olan başkanlık aynı oluyor? Bunun akılla, mantıkla bir izahı var mı değerli arkadaşlarım.

Başka değerli arkadaşlarım, Belediye Başkanı doğrudan Belediye Meclis Üyesi seçemiyor. Zaman zaman müdahale ediliyor, Belediye Meclis üyeleri bunlardır deniyor. Çünkü yasa size doğrudan Belediye Meclis Üyesi seçme hakkını vermiyor. Ama Başkan üyesi olduğu partinin bütün milletvekillerini seçebiliyor, hiç kimseye sormadan, takdirim budur şu milletvekillerini seçtim, bunlar seçime girecek diye.

Başka değerli arkadaşlarım, Belediye Başkanı belediye bütçesini belediye meclisine onaylatmak zorundadır, yoksa harcama yapamıyor. Başkan bütün yetkileri üzerine almış vaziyette. Meclis bütçeyi reddetse dahi başkan yeni bir bütçeyle yoluna devam ediyor.

Geldiğimiz tablo budur değerli Belediye Başkanı arkadaşlarım. Bu tablo hepimizin önündedir. Sağ olsun Binali Bey, “Kılıçdaroğlu halka doğruları söylüyor” diye açıklama yapmış kendisine yürekten teşekkür ediyorum. Emin olan gerçekten de halka doğruları anlatıyorum. Kendisinin anlatmasına gerek, yorulmasına da gerek yok, kendisi de beni dinlerse ne kadar doğruları anlattığımı kendisi de öğrenmiş olacaktır.

TÜRKİYE’Yİ BU GİRDAPTAN KURTARMAMIZ LAZIM

Sözlerimin başına dönüyorum değerli Belediye Başkanı arkadaşlarım, halka doğruları anlatmak sıradan vatandaş olarak benim görevim, sıradan vatandaş olarak da sizin göreviniz. Bu anayasa değişikliğinin Türkiye’yi sonu belirsiz bir maceraya sürüklediğini anlatmanız lazım. Efendim hayır çıkarsa kaos olur diye halkı korkutmaya başladılar. Baskı kurmaya başladılar. Hayır çıkarsa hiçbir şey olmayacak arkadaşlar. Hayır çıktığı zaman Sayın Cumhurbaşkanı gene koltuğunda kalacak, hayır çıktığı zaman Binali bey yine Başbakan olacak eğer bir saray darbesiyle karşılaşmazsak. Hayır çıktığı zaman bakanlar koltuklarında kalacaklar. Hayır çıktığı zaman TBMM yine yasama görevini yerine getirmiş olacak. Hayır çıktığı zaman bildiğimiz yöntem, bildiğimiz rejim devam etmiş olacak. Parlamenter demokratik sistem devam etmiş olacak. Öbür türlü tek adam rejimine dönmüş olacağız. Her şeyi bilen, her şeyi yapan, hesap vermeyen tek adam Türkiye’yi felakete sürükleyecek olan sistemdir. Bunun partisi yoktur. Bunun A partisi, B partisi yoktur. Partiler arasında özel bir tartışma alanı da değildir bu. Çünkü bir seçim değildir. Bir iktidar seçmiyoruz. Anayasa değişikliği oylanacak. Ben hep şunu söyledim vatandaşlarıma, sandığa giderken oturun düşünün, arkadaşlarınızla konuşun, farklı düşüncesi olan arkadaşla da bir araya gelin, ailede oturun konuşun ve ondan sonra kararınızı verin. Tehlikeli bir sürecin içine, sonu bilinmeyen, belli olmayan bir sürecin içine Türkiye sokulmak isteniyor. Türkiye’yi bu girdaptan kurtarmamız lazım. Sorumluluk hepimizin, hepimizin ortak sorumluluğu var. Bu ortak sorumluluk içinde hareket edersek Türkiye’yi hep beraber demokrasisi gelişmiş bir ülke konumuna getirebiliriz. Demokratik parlamenter sistemin eksiklikleri yok mu? Elbette var. TBMM’de daha güçlü bir milli iradenin temsili gerekiyor mu? Elbette gerekiyor. Bunu nasıl yapacağız? Yüzde 10 seçim barajını kaldırarak. Hem diyecekler darbeye karşıyız, darbecilere karşıyız, hem de darbecilerin getirdikleri hukuku savunacaklar. Yüzde 10 seçim barajı niye geldi, hangi gerekçeyle geldi? Yüzde 1 oy alan partinin Genel Başkanı parlamentoya gelmeli. Bakın biz bunu savunuyoruz. Niçin? Yüzde 1 oy almışsa bu ülkenin vatandaşlarından bir partiye yüzde 1 oy çıkmışsa o partinin Genel Başkanı meclise gelmeli ve düşüncelerini meclis kürsüsüne çıkıp anlatabilmeli. Demokrasi budur. Onlar demokrasiden korkuyorlar, biz demokrasiyi savunuyoruz.

YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)