Son Dakika Haberler

“HAYVAN BARINAKLARININ HAYVAN İŞKENCE EVLERİNE DÖNÜŞMESİ ENGELLENMELİ”

“HAYVAN BARINAKLARININ HAYVAN İŞKENCE EVLERİNE DÖNÜŞMESİ ENGELLENMELİ”
Okunma : 769 views Yorum Yap

CHP İstanbul Milletvekili Didem ENGİN, ülkemizde yaşanan hayvan hakları ihlalleri ve hayvanlara uygulanan şiddet ve işkence vakalarının araştırılarak gerekli caydırıcı ve önleyici tedbirler ile çözüm yollarının araştırılabilmesi için Meclis Başkanlığı’na bir araştırma önergesi verdi. Konunun önemine dikkati çeken Didem ENGİN “Ülkemizde yaşanan hayvan hakları ihlalleri hepimizin vicdanını sızlatıyor. TBMM’de bu konuyu araştırmak için bir an evvel bir araştırma komisyonu kurmalı ve toplumsal şiddeti de körükleyen bu ihlallere dur demek için gerekli yasal mevzuatı hayata geçirmeliyiz” dedi.

24 Haziran 2004 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde kabul edilen ve 1 Temmuz 2004 tarihinde yürürlüğe giren 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu’nun hayvan hakları konusunda ülkemizdeki ilk kanuni düzenleme olduğunu hatırlatan Didem ENGİN “Ancak ilgili kanun üzerinde sonraki tarihlerde çeşitli değişiklikler yapılmış olmasına rağmen, kanun hayvan haklarını koruma adına ne yazık ki yetersiz kalmaktadır” dedi.

HAYVANLARA YÖNELİK ŞİDDET NORMALLEŞTİRİLİYOR

Hayvanlara kötü muamelenin kanundaki karşılığının yalnızca idari ceza ile sınırlı olmasının mevzuatın caydırıcı olmasını engellediğini belirten Didem ENGİN, “Bu da ülkemizde hayvanlara yönelik şiddetin normalleştirilmesi ve gündelik hayatın olağan bir parçası gibi görülmesine sebep olmaktadır. Hâlbuki dünyayı birlikte paylaştığımız hayvan dostlarımız işkence ve kötü muameleden uzak bir yaşam hakkına sahiptir. Bu nedenle, Hayvanları Koruma Kanunu yeniden düzenlenerek, kötü muameleyi önleyici ve caydırıcı çağdaş bir niteliğe kavuşturulmalıdır” dedi.
Didem ENGİN, ülkemizde hayvanlara eziyet ve kötü muamele konusunda resmi kurumlarca hala sağlıklı veri tutulamadığını söyleyerek “Hayvan hakları savunucuları da bu bilgi ağını oluşturabilecek maddi güce ve desteğe sahip olamadığı için ülke genelinde yaşanan hayvan hak ihlallerine ilişkin sağlıklı bir bilgi akışına ulaşılamamaktadır. Ancak son birkaç yıla baktığımızda dahi, toplumsal hafızada yer alan, vicdanları yaralayan çok sayıda hayvan hakkı ihlali ve hayvanlara kötü muamele vakası yaşandığı görülmektedir” dedi.

EĞİTİM VE BİLİNÇLENDİRME ÇALIŞMALARI ARTTIRILMALI

Hayvan sevgisinin çocukluk döneminden itibaren bireylere aşılanması gereken bir duygu olduğunu belirten Didem ENGİN, “Bunun için ülkemizde gelişmiş ülkelerde olduğu gibi gelecek neslin yetişkinleri olan bugünün çocuklarına hayvan sevgisini aşılayacak ders ve bilinçlendirme çalışmaları eğitim müfredatına konmalı ve farkındalık yaratma etkinlikleri yaygınlaştırılmalıdır. Çünkü bu sevgiyi ve hayvan haklarına saygıyı benimseyemeyen çocuklar, ne yazık ki ileriki dönemlerinde hayvanları kendi kişisel zevkleri ve eğlencesi için bir meta olarak gören yetişkinlere dönüşmektedir” uyarısında bulundu.

YEREL YÖNETİMLERİN UYGULAMALARI İYİLEŞTİRİLMELİ

Hayvan hakları konusunda yerel yönetim uygulamalarının da yetersiz olduğunu söyleyen Didem ENGİN, “Hayvanlara kötü muamele vakaları ülkemizde bu kadar yaygınken yerel yönetimlerin yaklaşımları ve uygulamalarıyla hayvan haklarına saygı gösterilmesinde örnek olmaları gerekir. Ancak aksine, belediyelerin hayvanlara kötü muamelesi ile ilgili haberler sosyal medyada sıkça yer almaktadır. Örneğin, sahipsiz hayvanların toplatılması esnasında konu hakkında yetkin olmayan kişilerin görevlendirilmesi ve bu kişilerin hayvanlara yaklaşımı sıklıkla kamuoyunda tartışma konusu olmaktadır. Toplatılan hayvanların belediye görevlilerince barınaklar yerine ormanlara ya da ıssız alanlara terk edildiği iddiaları da yine detaylıca incelenmelidir” dedi.

HAYVAN BARINAKLARI ADETA HAYVAN İŞKENCE EVLERİ OLMAKTAN KURTARILMALIDIR

Didem ENGİN, barınak, bakımevi ve hayvan hastanesine sahip olan yerel yönetimlerin, bu barınak ve bakımevlerinde hayvanlar için sundukları hizmetin niteliği ve kalitesi üzerinde de önemle durulması gerektiğini söyleyerek “Sahiplenilmeyen hayvanların tutulduğu barınaklar arasında örnek teşkil edecek güzel ve olumlu uygulamalar olsa da, genel itibariyle barınaklar ne yazık ki hayvanlar için hiç uygun olmayan koşullara sahip. Bu barınaklarda tutulan hayvanların sağlık, beslenme, temizlik ve hayvan haklarına uygun fiziksel ortamda yaşama hakları da sıklıkla ihlal edilmekte. Barınaklarda tutulan hayvanların bakımsızlıktan ya da kötü muameleden hayatlarını kaybettiği ya da bir kenarda yaşam enerjilerini kaybetmiş şekilde ölümü bekledikleri de sıklıkla kamuoyuna yansıyan görüntülerdir. Barınakların maddi ve fiziksel imkânlarının ve personel sayılarının yetersizliği ve personelin hayvan hakları konusundaki bilgi eksikliği de yine barınaklardaki koşulları kötüleştirebilmektedir. Yerel yönetimlerin sorumluluğunda bulunan hayvan bakımevi, barınak ve hayvan hastaneleri ihtiyaçlara cevap verebilecek niteliklere kavuşturulmalı, bu yerlerin daha sık ve etkin denetlenmesine yönelik düzenlemeler yapılmalı ve çoğu hayvan barınakları adeta hayvan işkence evleri olmaktan kurtarılmalıdır” sözleri ile yerel yönetimlerce işletilen barınaklara ilişkin iddialara da değindi.

HAYVANLARIN DOĞAL YAŞAM ALANLARI RANTA KURBAN EDİLİYOR

Rant ve talan hırsı ile hayvanların doğal yaşam alanlarına yapılan saldırıların da hayvanların haklarını doğrudan ya da dolaylı olarak ihlal ettiğini vurgulayan Didem ENGİN, “Örneğin orman alanlarının talanı ve imara açılması, denizlerin ve derelerin kirletilmesi bu alanlarda yaşayan hayvanların yaşam mücadelesini zorlaştırmakta, kimi zaman da imkânsız kılmaktadır. Hayvanların geçiş, konaklama, yavrulama gibi güzergâhları incelenmeden ve önemsenmeden inşa edilen yapılar, bölgedeki canlıları deyim yerindeyse evsiz, yersiz yurtsuz bırakmakta, yaşam alanları umarsızca talan edilen hayvanlar karınlarını doyurmak ya da yeni yaşam alanları bulmak umudu ile şehre inmek zorunda kalmaktadır” dedi.

DOĞAL HAYATA SAYGILI ŞEHİRLEŞME ŞART

Didem ENGİN, Emniyet Genel Müdürlüğü verilerine göre sadece 2016 yılında meydana gelen trafik kazalarından 810 tanesinin hayvanlara çarpma sonucunda meydana geldiğini belirterek “Sadece bu veri bile hayvanların yaşam alanlarının nasıl fütursuzca işgal edildiğinin bir göstergesidir. Özellikle yaban hayatının yoğun olduğu bölgelerde yapılan inşaat projelerinde, yaban hayvanlarının ve bölge canlılarının hayatlarını güvenle devam ettirebilmeleri için özel köprüler ya da alt geçitleri inşa edilmelidir” diye konuştu.

DOĞAL YAŞAMINDAN KOPARILAN HAYVANLAR: YUNUS PARKLARI VE HAYVAN SİRKLERİ

Üzerinde konuşulması gereken bir diğer önemli hayvan hakkı ihlalinin de sirkler, hayvanat bahçeleri ve yunus parkları gibi hayvanların doğal yaşamından koparılarak yapay sahalarda yaşamaya zorlandıkları alanlar olduğunu söyleyen Didem ENGİN, hayvanların gösteri amaçlı özgürlüklerinden mahrum bırakılmalarının ve yapay, yetersiz iklimlendirmeler altında yaşamaya zorlanmalarının kabul edilemeyeceğini belirterek “Bu gibi yerlerde yaşamaya zorlanan hayvanların eğlence amaçlı kendilerine öğretilenleri öğrenmeleri için şiddete uğradıkları, aç bırakıldıkları da yine sık sık dile getirilmektedir” dedi.

YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)