Son Dakika Haberler

Mezartaşları konuşur?

Mezartaşları konuşur?
Okunma : 3.022 views Yorum Yap

İnsanlar doğar, büyür ve ölür. Her şey doğumla başlar,
ölümle sona erer. Bu iki olay arasında geçen zaman insan hayatının
yansımasıdır. Doğumlarla nasıl insanlık ürüyorsa, ölümlerle de
eksiliyor. Bir asır önce 4-5 milyar olan nüfusun yüzyılımızda 7
milyarın üzerinde olduğu tahmin edilmektedir. Elbette ki insanlık var
olduğu sürece doğum, yaşam ve ölümler de olacaktır.

Hayatın içinde aranılan her şey vardır. İnsanlar aradığı
her şeyi hayatın içinde bulurlar. Bu biraz da o insanın beceri,
kısmeti ve yetenekleri ile ilgilidir. İnsanlar bu özellikleri ile
toplum içinde kendilerine yer bulurlar. Bazıları sıradanlaşır yiter
gider, iz bırakamaz, bazıları vardır çevresinde, saygınlığını
pekiştirir, bazıları vardır toplumun çok önemsediği, unutulmazlar
arasına girmeyi hak ederler. İşte bunlara örnek insanlar denir.

İnsanları gerçek anlamda kategorilere ayırmak herkesin işi
değildir. İnsanların bir kısmı bu ayrımı yaptıkları ile kendileri
belirler.

Her ne olursa olsun, yaşayan herkesin iyi kötü bir hayatı
vardır ve herkes günü geldiğinde son nefesini verecek ve topraktan
halk olduğu gibi toprağa verilecektir.

Evet, hayatı sona erenlerin defnedilecekleri yere
mezar/mezarlık denilmektedir. Hemen her kentte, her köy ve çoğu kez de
ilçelerde mezarlık vardır. Örneğin Sarıyer’de sadece merkez mahallede
4 mezarlık bulunuyor. Mahalleleri de eklersek bu sayı yirmiyi bulur.
Sarıyer’in bir özelliği Türkiye’nin en büyük mezarlığı olan Büyük
Kilyos Mezarlığı Sarıyer İlçesinde ve Uskumruköy Mahallesi sınırları
içindedir. Bu mezarlıklarda binlerce insan gömülüdür. Kimileri isim
isim bilinmekte, kimilerinin izini sürmek imkânı dahi yoktur. Ne
mezarı bellidir, ne de bir gelen gideni vardır.

Ölenler kolay unutulmaz. Bayramda seyranda ziyaret
edenleri vardır. Hatta belirli zamanlarda bu ziyaretler yapılır.
Mevtaya dua okunur. Hatta mezarlıklara gidip de saatlerce oturan ve
kendini uhrevi dünyasına terk ederek kendisinin ölüm halini düşünmekte
olmanlar vardır. Bu tip insanları sık sık görmek mümkündür
mezarlıklarda.

Ölenleri unutmak kolay değildir. Ölümün hak olduğuna
inananlar biraz daha kanaatkâr olurlar. Bazıları ise ölen yakınını
yıllar geçse de unutamazlar, yıllar yılı ağlar dururlar.

Ancak yıllar geçse de mezarlıklardaki mezar taşları
doğruları söylemekte devam eder. Ölen için yaptırılan mezarların
kitabelerinde adı-soyadı, doğum ve ölüm tarihleri yazılır. Bazı mezar
taşı kitabesinde ise örnek yazılar, yakarışlar, dualar görülür. İşte
bu mezar taşlarından örnekler vereceğim bu yazımda. Allah ölenlerimizi
rahmeti ile doyursun.

Merkez Sarıyer’deki misafir mezarlığında bir mezar taşı
kitabesi dikkat çeker. Kitabesinde şöyle yazar ”Hüvelbaki
Talallah/Medet senden Resulullah. Atik-Alp Manisalı Aile Kabri. Hatice
Manisalı, 1299 (1883-1984). Hatice Hanım Efendi tam tamamına 102
yaşında terki dünya eylemiş… Süleyman Ersen’e ait bir diğer mezar
kitabesinde ”Allah baki/Dur yolcu bir Fatiha lütfen bana/Ecel bugün
bana ise yarın sana/Burada yatanların ruhuna Fatiha (1909-1988).
Faike Hanımın mezar kitabesinde şöyle yazıyor “”Ey yolcu Fatihasız
geçme buradan/Felek herkesi çağırıyor sıradan/Çok zevkli âlemde
yaşadık/Anlamadık bir şey duymadık”. İşte ibretlik bir mezar taşı
kitabesi “Çok koştuk çok yorulduk/Nihayet akıbeti bulduk-/Hasan eşi
Müveddet Düştegör/Ruhuna Fatiha”.

Bazı mezar taşı kitabelerinde alışılmışlığın dışına
çıkılır ve önemli bir şairin mısraları gözlenir. Örneğin genç yaşta
ölen Yıldırım Armağan’ın mezar kitabesinde Yahya Kemal’e yer verilmiş,
Şöyle ki: “Bir merhaleden güneşle dünya görünür/Bir merhaleden her iki
dünya görünür/Son merhale bir faslı hazandır ki sürer/Geçmiş gelecek
cümlesi rüya görünür” (1931-1964).

Bir mezar taşı kitabesi ise insanın içini parçalar, Aynen
şöyle “Düşerse bir şahın ayağına/Ağlarsa bir sabah gül dalı/Kalırsa
bir yavru yetim/Adın kalleş olsun/Makbule Acar (1925-1985).

Dili vardır, konuşur mezar taşı kitabeleri. İşte bir
kitabe “Ölüm bir sükûn bahçesidir ki/Orada bir doğar güneşle ay/Bu
aydınlık devrede yatıyor/Güller arasında Mehmet Tümay (1903-1970).

Maşallah yaşamaya doyamayan aman yine de ecele yenik
düşenler var. Örnek mi? İşe bir kitabe “Lailaheilallah Muhammeden
Resullullah/Mehmet Yaşar/Ruhuna Fatiha 1267 (1851-1961) Maşallah
Mehmet Yaşar Efendi tam tamamına 110 yaşına kadar yaşayıp cennete
uğurlanmış…

Yüz yaşı geçenlerden biride Sarıyer’in en eskilerinden
olan Tıp Doktorlarının şeyhi Prof. Dr. Hacı M. Nuri Canbakan’dır. 1850
de doğmuş 1952 de ve 102 yaşına kadar yaşarak cenneti garanti etmiş
kendine sonra da eyvallah demiş dünyaya.

Yıllarca Çanakkale Savaları Kahramanı Nusrat Mayın Komisi
Komutanı Yüzbaşı Hakkı Kaptanın mezarı nerede diye tartışılır. Onun
mezarını bulamadık ama hanımı ile kızının mezarını Sarıyer
Mezarlığında bulduk. Mezar taşı kitabesinde şöyle yazıyor “”18 Mart
Çanakkale Zaferi Kahramanı Tophaneli İbrahim oğlu Yüzbaşı Hakkı
Kaptan’ın eşi Rahime Yaşar 1944 ve kızı Feriha Yaşar 1946”…
Rahmetlinin torunu arayarak Sarıyer’de mezarımız yok dediyse de mezar
resmini gönderdik kendisine, gel gezdirelim, gör mezarını, zira mezar
taşları yalan söylemez dedim ama gelen olmadı… Kabullenmiş olmalı.

Unutmayalım Osmanlı’nın en büyük Sadrazamlarından biri
olan Çandarlı Halil Paşa’nın da bir kolu Sarıyerlidir ve Niver
Çandarli ile İhsan Çandarlı Sarıyer Mezarlığında gömülüdür.

Aynı mezarlıkta ana-kızın yan yana olan mezarlarını
ziyaret edip yazımızı sonlandıralım. Anne ne zaman öldü tespit
edemedik, şiiri yazan kızı Şükran Uran 1969 ölmüş ve annesinin yanına
defnedilmiş. İşte adete gözyaşı döken bir mezar taşı kitabesi:

“Tükenmez hicranla gönlüm yaralı

Sensizlik kalbimi dağlıyor anne

Yapayalnız bırakıp gittin kızını

Bu gece ne hazin ağlıyorum anne.

+++

Eskiden ağlarken sana koşardım

Gözyaşlarınla coşardım anne

Sarardı şefkatli kolların beni

O zaman ne mutlu yaşardım anne.

+++

Her ümit yabancı şimdi kalbime

Her çehre veriyor bir elem anne

Sevgisiz şefkatsiz bu hazin ömrü

Ben sensiz hayatı istemem anne.

+++

O tatlı gözlerin toprak mı oldu

Şefkatli yüreğin durdu mu anne

Göklere yükselen muzaffer ruhun

Cennette yerini buldu mu anne?

+++

Tam üç yıl oluyor öksüzüm ben de

Bu hayat ateşi sönmüyor anne

Tanrıya ulaşan edep yolunda

Ölüme gidenler dönmez mi anne? (Şükran Uran)

Allah hepsine de gani gani rahmet eylesin, mekanları cennet olsun

YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)