Son Dakika Haberler

ZORAKİ

ZORAKİ
Okunma : 1.233 views Yorum Yap

Zoraki; sanki kolay bir şey varmış gibi. Hiç sevmem zoraki
gibi deyimleri. Baskı altında yapılan, tehditle yaptırılan, çeşitli
yaptırımlarla bir işi yaptırmaya zorlama, istemeye isteme yapma, ıkına
sıkına yapma… Zoraki’nin karşılığı bu ve bunlara benzer kelimeler ve
karşılıklarıdır.

Çaresizlik karşısında kalmak, ümidini tüketenin
başvuracağı yol ve yöntem, imkânsızlığın girdabına sürüklenmek,
başaramayacağım korkusu ile yaşamak, yapılacak eylem ve çalışmayı
engelleme çabalarına karşın mücadele vermek ve sonunda başarılı olmak
“zoraki yapıldığı” nın karşılığı olamaz, olmamalı. Çünkü moral ve
motivasyon olarak tükenmişliğin altına ezilmektense son bir gayretle
olayın üzerine gitmek düşünceli ile hareket edenin güçlüklerle
karşılaşsa da işi başarmış olması “zor”un üstesinden gelmek ve
başarılı olmak demektir.

Kolay ne var ki? Şöyle etrafımıza bir göz gezdirelim ne
kadar zorluklarla boğuştuğumuzu. Kolay olan ne var ki? Milyonlara
varan işsiz: yüz binlerce iş bekleyen üniversite mezunu, milli
eğitimin imanlı savaşçılarının ısrarla görev beklemeleri! Parklarda
bekleyen inşaat işçileri. Köylüler, ürünü tarladan kaldıramayanlar!
Serbest meslek sahipleri!

İş adamları? İstikrarsızlığın içinde yaşam savaşını
vermektedir. Onlarda haykırıyor kapımıza kilit vurmamak için
direniyoruz.

Türk denizciliği can çekişiyor,

Tüm zorluklara karşın yaşam savaşı veriyorlar ama anlı şanlı armatörler teker teker sahneden
çekiliyor ve şirketlerini kapatıyorlar. Denizcilik sektörü can
çekişiyor…

Türkiye’nin üç tarafı deniz, ama denizcilik bakanlığımız
yok. Deniz göl ve nehir var ama balıkçılıkta dünya genelinde
sonlardayız. Denizlerimizde balık yok, tükendi, bitiyor… Yanlış
avlanma, çevre ve deniz pisliliği, denize akıtılan deterjan artıkları,
zehirli sular balık meralarını yok ediyor ama bir çare bulunamıyor.

Bütün fabrika atığı zehirli pislikler denizlere, göllere
ve nehirlere akıtılıyor, yaptırım yok. Oysa yaptırım bunlara
uygulanmalı ve arıtma tesislerinin kurulması için zoraki deyimi
dikkate alınarak hareket edilmelidir. Pahalı bir iş olabilir ama
denizlerimizden daha önemli değildir.

Kireçburnu-Yenimahalle arasında göç balık merası var. Kara
denizden Marmara denizine oradan Ege ve Akdeniz’e göç eden balıklar bu
merada dinlenir, yemlenir. Bu balıkçılar için bir fırsattır ve bu
alanda gırgırlar avlanırlar. Her takımda üç beş hatta daha fazla radar
vardır, balığın nerede ve ne kadar olduğunu tespit ederler ve ağ
atarlar. Bu sezon palamut, istavrit, çinekop ve lüfer yeter kadar av
vermedi. Karadeniz’de balık yeteri kadar olmadığı için balıkçılar
Marmara’ya kaydılar. Bir kısmı hala Boğaziçi’nde avlanmaya devam
ediyorlar. İşleri kolay değil. Hatta zor, hem de çok zor. Önemli olan
da zoru başarmak! Ama ne var ki bu zorluk her canlı için!

Saatlerce Sarıyer Taşiskelesi’nden balıkçı teknelerini
izledik. Onlarca tekne sağa sola gidip geliyor, mola ediyor, ağ
çekiyor üç beş kasa balık alıp tekrar arayışa gidiyor ve fırsat
buldukça tekrar mola ediyorlar. Akşama kadar belki de 7-8 mola yapıp
topladığı balıkları hale gönderip paraya çeviriyorlar…

Balıkçı teknelerinde ortalama 25 kişi olsa yine de 250,
300 kişi bu soğukta emek sarf ediyor nafakaları için. Ama bir de
balıkçıları yakından izleyen martılar var.

Martılar da cins cins. Martı, albatros ve sumru… Üçü de
deniz kuşu. Balıkla beslenirler.. Bunları birbirinden ayırt etmek
hayli zordur. Zira birbirine benzerler. Bunlar gri ve beyaz
renktedirler. Uzun bacaklı ve perdeli ayaklıdırlar. Uzun gagalı ve
cesur kuşlardır. Bunlara yağmur kuşları da denir Laridae
Familyasındandır. Martı iri gövdeli olup hantaldır. Ama albatros öyle
değil. Daha hareketlidir. Martıdan biraz küçüktür ama daha
hareketlidir. Bilimsel adı Diamedeidae’dir uzun ömürlüdürler. Sumrular
ise daha küçüktür. Sumrugillerdendir. Bilimsel adı Stema hirundo’dur.
Kuzey sumrusu, küçük sumru, karabaş sumru, karagagalı sumru çeşitleri
vardır. Çok atik ve cesaretlidir. Küçük olmasına rağmen martıya ve
albatros’a üstün niteliklere sahiptir.

Zor olan hepsine birden martı denilen bu kuşların
yaşamlarıdır. Bunlar yüzlercesi bir arada balıkçı teknelerini takip
ederler, balık avladıklarında ağın içine dalarak yemlenmeye
çalışırlar. Bulamazlarsa onların kaderi! Bu defa denizdeki pislikleri
yerler. Yemek atıkları, balık parçaları vesaire!

Mevsim kış bugün yarın pastırma yazı sıcakları başlar.
Fırtına yok. Fazla soğuk yok. Sarıyer sahil boyuna gelip de bir çay
içimliği duranlara tavsiyemiz bir de avlanan balıkçıları ve
balıkçıların tepelerinde dolaşan martıları izlesinler. İsteyerek,
hissederek, duyarak islesinler. Yüzlerce martının sesini
duysunlar,karın doyurmak için verdikleri savaşımı, balıkçıların
çektiği eziyeti görsünler.

09.11.2020

YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)