Yaklaşık iki buçuk yıl önce hayatımıza giren Covit-19 Pandemisi tüm dünyada sağlık konusunda çok sıkıntılı bir süreç yaşanmasına neden oldu. Karantinalar, yasaklar, kısıtlamalar, ölümler!
Tarihte bu tür veba salgınları görülmüş olsa da bu nesil ancak bazı filmlerde görmüştü bu yaşananları. Pandemi yavaş yavaş etkisini kaybedip hayatımızdan çıkıyor derken şimdi pandemi ile başlayan ve hayatımıza yerleşen farklı problemlerle hayatımıza devam ediyoruz. Bunlardan bir tanesi de yine dünya genelinde pandemi ile başlayan yüksek enflasyon.
En çok etkilenen ülkeler arasındayız!
Pandeminin başlangıç süreci ile tüm dünyada enflasyon rakamları artmaya başladı ve tüm dünya ülkeleri bundan farklı oranlarda etkilendi. En çok etkilenen ülkelerin başında ise maalesef Türkiye oldu. Temizlik maddeleri ve gıda maddeleri ile başlayan zamların ardı arkası kesilmedi. Enerji fiyatlarındaki artışla birlikte tüm tüketim malzemeleri zamlardan nasibini aldı, almaya da devam ediyor. Tüm dünyada tedarik zincirlerinin bozulması, girdi maliyetlerinin artması ile yüksek enflasyon yaşanmaya devam ederken Türk Lirasının yabancı paralar karşısında sürekli değer kaybetmesi de bu süreci çok daha vahim bir hale getirdi.
Rusya’nın Ukrayna’ya askeri harekatı da işin adeta tuzu biberi oldu.
TÜİK rakamları ne kadar doğru?
Ülkemizde yaşanan enflasyon oranlarını açıklayan TÜİK’ in vermiş olduğu rakamlarla farklı kaynaklardan açıklanan enflasyon oranları birbirlerini tutmadı. Hepimizin malumudur ki açıklanan enflasyon rakamlarından da daha yüksek bir enflasyon yaşandığı gün gibi ortada.
Yükseliş durdurulamıyor!
Enflasyondaki yükseliş ne yazık ki durdurulamıyor. Aklımıza ne gelirse A’dan Z’ye her şeyin fiyatı ortalama 2 hatta 3 kat arttı ve artmaya devam ediyor. Millet olarak yüksek enflasyon altında ezilmeye devam ediyoruz. Ülke de alım gücü her geçen gün düşmeye devam ediyor.
Temel gıda maddeleri bile lüks oldu!
Soframıza koyduğumuz yemeklerin yapılmasında ihtiyacımız olan temel gıda maddelerinin birçoğunu ülkede büyük bir çoğunluk alamaz hale geldi. Kilo ile aldığımız birçok şeyi tane ile alır olduk.
Elbette araç ve gayrimenkul fiyatları da katladı da katladı,
Sıfır ve ikinci el araç fiyatlarında ve gayrimenkul fiyatlarında da inanılmaz yükselişler oldu ve olmaya da devam ediyor. Araçlar da fiyatlar ortalama yüzde 300 artış gösterirken gayrimenkul fiyatlarında bu oran yüzde 400’lere çıktı denilebilir. Yani pandemi öncesinde 250 bin Türk lirasına satılan bir daire bu gün baktığınızda 1 milyon seviyelerinde! Gayrimenkul fiyatlarının bu denli artması ile kiralama fiyatları da ikiye üçe katlandı.
Kapıdaki tehlike barınma krizi!
Son günlerde yakın çevremden birçok kişiden duyduğum ve şahit olduğum konut ve iş yerlerinde eski kiracılarının kira tutarları bu güne göre düşük kalan ev sahipleri kira tutarlarına tefe tüfe ortalamasının üzerinde artış talep etmekteler. Duruma itiraz eden kiracılar ile ev sahipleri sorun yaşamakta karşı karşıya gelmekteler. Bu durum karşısında alt ve orta gelirli aileler yeni ev aradıklarında ise çok fazla alternatif ev olmadığını olanların ise yüksek kira rakamlarını gördüklerinde tefe tüfe ortalamasının üzerinde zam rakamlarını kabul etmek zorunda kalarak yeni ev arayışından vazgeçmekteler. Zaten İstanbul’u örnek verirsek birçok ilçesinde kiralık ev bulmak çok zor olanlar ise düşük ve orta gelirli ailelere hitap etmiyor.
Barınma ciddi bir kriz haline geldi!
Her ne kadar ev sahibi olanlar konunun ciddiyetini çok anlamamış olsalar da kiracı olanlar için barınma çok ciddi bir kriz haline geldi. Mevcut gayrimenkullerin birçoğu eski binalardan oluşsa da istenilen kira tutarları minimum bir asgari ücrete eşit! Şayet biraz düzgün bir dairede oturmak isterseniz bu rakam İstanbul’ un birçok ilçesinde asgari ücretinde çok üzerinde.
Ülkedeki yabancılar ve mülteciler konut fiyatlarındaki artışın başka bir sebebi!
Ülkemizdeki konutlara yabancılardan talebin çok olması ve özellikle Suriye’lilerin ülkemize gelmesi ile artmaya başlayan kira rakamları pandemi sürecinde artan enflasyonla birlikte resmen tavan yaptı. Artan nüfusa oranlarla konut sayılarının yetersiz kalması yapılan inşaat projelerinin alt ve orta gelirli ailelere hitap etmemesi bu gün karşımıza barınma krizi olarak çıktı. Çok ciddi bir krizle karşı karşıyayız.
Çözüm bulunmaz ise!
Krizin tam ortasındayız, şayet hızlı bir şekilde çözüm bulunamaz ise faturalarını ödeyemez hale gelen temel tüketim malzemelerini bile almakta zorlanan vatandaş bu kiralar karşısında İstanbul’ da barınamaz hale gelecek. Durdurulamayan enflasyonun ve barınma krizinin ülkede bir kargaşa ortamı yaratacağını ileri süren araştırmacı gazeteciler ve sosyologlar da mevcut. Umarız böyle bir durum yaşanmaz ancak durum bu sefer gerçekten çok ciddi!
Mustafa GÜLLÜ
10.05.2022
YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)