Son Dakika Haberler
“width=“1293

ANAR SON ANKETİ AÇIKLADI

ANAR SON ANKETİ AÇIKLADI
Okunma : 662 views Yorum Yap

AKP’ye yönelik yaptığı araştırmalarla bilinen ANAR Araştırma Şirketinin Genel Müdürü İbrahim Uslu, Referandum sürecini RS FM’de ‘Yavuz Oğhan’dan Bidebunudinle’ programında değerlendirdi.

‘Bıçak sırtı’ olarak tarif edilen ‘Evet-Hayır’ oranlarını hesaplayan şirketlerden ANAR Araştırma’nın Genel Müdürü İbrahim Uslu, 16 Nisanda yapılacak referandumun birçok nedenden dolayı Türkiye’nin siyasi tarihine geçeceğini söylüyor.

“Öyle seçimler var ki sonucu önceden belli. Biz bunu 2010 Referandumunda ve 2011 genel seçimlerinde görmüştük. Kampanyalar ‘adet yerini bulsun’ kampanyalarıydı. Bir prosedürü ikbal etmek için yürütülen faaliyetlerdi. 2007 referandumunda zaten kampanya bile yoktu. 2010 referandumunda bütün partiler kampanya yaptı ama orada zaten aslında referandum meclisten geçmeden sonuçlanmıştı. Oy oranları dört ay öncesiyle gerçekleşen sonuçlarla arasında bir farklılık yoktu. Vatandaş orada kararını önceden vermişti. 2011 seçimlerinde de vatandaş kararını önceden vermişti. Seçimler bir formaliteydi sadece. O yüzden bütün şirketler 2011 genel seçimlerini doğru tahmin etmişti. 7 Haziran seçimlerinde de kafa karışmamıştı aslıda. Süreci çok ciddi bir biçimde gözlemliyorduk. Ak Parti her ay bir buçuk oranında oy kaybetti. Seçmenin Ak Parti’yi cezalandıracağı sinyalleri verilmişti bir biçimde. Ama esas 1 Kasım seçimleri çok karışıktı. Seçmen de ne yapacağını bilemez durumdaydı. Bir taraftan başarılı bulmadığı bir hükümet var, ama bir taraftan da ülke bir kaosun eşiğinde. Orda nasıl bir davranış göstereceği bir sürü seçmen için bence sandığa gidene kadar belirgin değildi. Son anda karar veren seçmen oldu.”

’16 NİSAN REFERANDUMU,SİYASİ MALİYETİ YÜKSEK BİR SEÇİM OLARAK TARİHE GEÇECEK’

Seçmenin kafasının yine karışık olduğunu belirten tüm tarafların çok ince hesaplar yapması gerektiğini söylüyor:

Gönlü başka bir şey aklı başka bir şey söylüyor. Bu güne kadar yaptığı parti tercihleri var, desteklediği liderler var ama bu yeni sistemle ilgili henüz beyninde netleşmemiş bazı hususlar bulunan seçmenlerde var. Özellikle evet bloğunun seçmenleri bunlar. Hem Ak Parti hem de MHP içerisindeki seçmenler. O yüzden bu seçim son ana kadar herkesin çaba harcaması, ince ince hesaplar yapması gerekiyor. Bu seçim son anda bile sonuçlarının ciddi bir biçimde etkilenebileceği, her bir hamlenin marjinal faydasının ya da marjinal maliyetinin yüksek olacağı bir seçim olarak siyasi tarihimizdeki yerini alacak.”

Daha önceki açıklamalarında seçimlerde ekonominin de çok belirleyici olacağı değerlendirmesi yapan Uslu’nun gelinen süreçteki görüşü, işsizlik oranının ve ekonomik sorunun siyasi dengeleri bozmayacağı yönünde.

“Bu işsizlik rakamlarında gelişmeler nasıl çıkacak önemli ama baktığımızda toplumsal bir rahatsızlık hissi yok. Döviz dalgalanmalarının yaşandığı günlerde toplum bir teyakkuz durumuna geçti, devam edecek olsaydı eğer toplum olumsuz tepkiler verebilirdi. Fakat devam etmedi, şu an için stabil görünüyor. Bu stabilite devam ederse şayet şu anki dengeler siyasi bir sonuç doğurmaz. Şu anki işsizlik ve enflasyon rakamları, şu an ki döviz kurları, borsa endeksi falan bir siyasal sonuç doğuracak düzeyde değil. Dolayısıyla insanlar parti kimliklerinin, paketin içeriğini, liderlerin performansının, kampanya döneminde kullanılacak dilin ve üslubun etkisiyle tercihlerini yapacaklar. Etkili olması muhtemel iki faktör terör ve ekonomi kontrol altında olduğu için bir siyasal risk oluşturmuyorlar. Ama bu oluşturmayacağı anlamına gelmez. Yeniden dalgalanma yaşayabilir çünkü daha iki ay gibi çok uzun bir süre var önümüzde. Siyasal sonuç doğuracak bir hale gelebilir ama şu anki göstergeler bize denklemde yerinin olmadığını söylüyor.”

BÜTÜN RİSK AK PARTİ’NİN’

Uslu, yapılan anketlerin sonuçlarına göre en büyük riski Ak Parti’nin aldığını söylüyor:
“Bu referandumda en büyük risk Ak Parti’nin aslında. Diğer partilerden biraz MHP’nin riski var ama bütün risk Ak Parti’nin. Eğer hayır çıkarsa başka sonuçlar doğurur, çok küçük bir farkla geçerse başka bir sonuç doğurur, rahat bir farkla geçerse başka sonuçlar doğurur. Mesela CHP, sonuç ne olursa olsun fazla etkilenmez. Parti için bütünlük, söylem birliği, lider taban ilişkisi açısından baktığınızda CHP’nin bir riski yok. HDP’nin’de bir riski yok ama Ak Parti ve MHP’nin riski yüksek. Bütün riski üstlenen evetçi partiler, bütün risk parlamentoda bu projenin sahipliğini yapan partilerin üzerinde. O yüzden de tedirginler.”

Ak Parti’nin kendi tabanında daha önce görmediği soru işaretleri olduğunu söyleyen İbrahim Uslu, bu belirsizliği araştırmaları sonucu belirlediği oranlarla anlatıyor. En büyük riski Ak Parti almış durumda.

“Ak Parti tabanının yüzde 65’i, evet oyu vereceğini söyledi ama yüzde 35’i, Ocak ayı başında yaptığımız araştırmada henüz evet oyu vereceğini söylemiyordu. Bu bir gösterge, ama bunların bir kısmı illaki evet oyuna dönecektir ama ne kadar kısmı ‘evet’ demeyecek ‘hayır’ diyecek ya da sandığa gitmeyecek. Onlar referandum sonuçları üzerinde çok etkili olacağı için, mesela HDP’nin yüzde 10’unu sandığa gitmediği zaman 1 puana tekabül ediyor ama Ak Parti’nin yüzde 10’u 5 puana tekabül ediyor. Şimdi arada böyle bir dramatik fark var. O yüzden Ak Parti ilk önce kendi tabanı üzerinde ince ince çalışmak ve işlemek zorunda.
Sadece kendi tabanı da yetmiyor, aynı zaman da MHP’nin tabanında bazı sorunlar var. Bir şekilde orayı halletmesi gerekiyor. Küçük partilerin parlamentoda temsil edilmeyen seçmenleri var, oraya yönelik başka bir dil geliştirmesi gerekiyor. Bir taraftan kullanacağı dil, MHP tabanını rahatsız etmezken bir taraftan da kendi içindeki Kürt seçmenlerini de, HDP’den alınması muhtemel evet oylarını verecek seçmenleri de rahatsız etmemesi gerekiyor.”

HDP’NİN YÜZDE 20’Sİ ‘EVET’ DİYOR AMA YANILMA PAYIMIZ YÜKSEK’

HDP’den gelecek muhtemel oylardan emin olmamakla birlikte bir destek olduğunu belirten Uslu’ya göre HDP seçmenin evet yanıtının samimiyeti konusunda ‘tedirginlikler’ var.
“Şu an ki araştırmalarda, HDP’den yüzde 15 ila 20 arasında bir kitle ‘Evet oyu vereceğim’ diyor. Bu biraz daha yüksek de olabilir. Yada bunlar resmi görüşlerini söylemiş olabilirler oran bu kadar yüksek de olmayabilir, bunu anketlerle anlamak zor. Çünkü bölgede iki kere OHAL koşulları var. Sıcak çatışmaların yaşanması yakın zamana kadar söz konusuydu ondan dolayı bir tedirginlik var. Bir de gerçekten bir OHAL var. Dolayısıyla oradaki seçmen evet-hayır derken ya da sandığa gitmeyeceğim derken, kendince en problemsiz cevabı mı veriyor, yoksa gerçek kanaati bu mu, anlamakta gerçekten zorluk çekiyoruz. Bizim en fazla sürprize uğrama olasılığımızın olduğu bölge Güneydoğu’da yaşayan Kürtler. Batı da yaşayan Kürtler için böyle bir tedirginlik yok tabi. Güneydoğu’daki Kürtler için yanılma payımız yüksek ama HDP seçmeninin yüzde 15’i evet oyu vereceğini söylüyor.”

‘MHP’NİN YÜZDE 50’Sİ ‘HAYIR’ OYU VERECEK’

İbrahim Uslu’nun verdiği oranlara bakılacak olursa aslında MHP içinde durum pek farklı değil.
“Bizim çalışmamızda MHP’nin yüzde 20’si henüz ‘evet’ diyordu, yaklaşık yüzde 50’si ‘Hayır’ oyu vereceğini net bir biçimde söylüyordu. Bu da bizi yanıltmadı çünkü zaten anayasa değişiklik paketinden bağımsız olarak MHP tabanının yarısı mevcut MHP yönetimine sempatiyle bakmıyor. Onlar rakip MHP adayını destekliyorlardı ve partinin üst yönetiminde bir değişiklik olmasına inanıyorlar. Bu nedenlerden dolayı MHP tabanında bir çatlak var. Şimdi Devlet Bahçeli ve MHP yönetimi orda ki bütünleşmeyi ne ölçüde sağlayacak onu kestirmek zor. Ama benim tahminim MHP tabanının büyük bir çoğunluğunun hayır oyu vereceğini düşünüyorum. Çünkü anayasa paketi öncesi yaşanan sorunlar aynen devam ediyor. O yüzden seçmeninin tavrında bir değişiklik olmasında için de bir gerekçe yok. Kongreleri olur, parti içi demokrasi olur, bütün kesimleri kucaklayan yeni bir parti yönetimi kurulur o zaman parti bütünleşmesini sağlarsınız. Ama üst yönetimle sorunları olan seçmenin sorunları devam ediyor. Bir de bunun üzerine anayasa paketi var ve orada MHP tabanının destek vermesi bekleniyor ama onların ikna olması hiçbir neden yok işin doğrusu. MHP lideri Bahçeli evet oyunun gerekçesini çok iyi anlatsa bile bu kitlenin çok az bölümünü ikna edebilir.”

7 Kasım seçimleri öncesinde, “Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın miting meydanlarına inmesi Ak Parti oylarında gerilemeyi de beraberinde getirdi” tespitleri yapılmıştı. Peki şimdi nasıl bir görüş var? Zira Cumhurbaşkanı Erdoğan bir kez daha meydanlara inmeye hazırlanıyor. İbrahim Uslu o dönemin tecrübelerinin bu güne nasıl yansıyacağını anlattı.

ANAR Araştırma Genel Müdürü İbrahim Uslu, ‘bıçak sırtı’ olarak tarif edilen son durumu kendi araştırmalarıyla açıklarken kendi tahminini de söyledi:

“Bizim çalışmamız Ocak ayına ait olduğu için, bu hafta sonu başlayacağımız yeni bir araştırma var. Ama ben o denge durumunun devam ettiğini düşünüyorum. Çünkü o günden bu güne kampanyalar başlamadığı için kafasında soru işareti olan seçmen kitlesinin, sorularına cevap bulabileceği bir okazyon olmadı. Makasın açılmadan başa baş bir mücadele olacağını düşünüyorum.”

YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)