Son Dakika Haberler
“width=“1293

NEDEN SUSUYOR SUNUZ?

NEDEN SUSUYOR SUNUZ?
Okunma : 1.518 views Yorum Yap

Anayasa’da yapılmak istenen değişiklikler için 16 Nisan da
referandum yapılacak… Değişikliklerin gerçekleştirilebilmesi için AKP
adeta devletin bütün imkânlarını kullanarak savaş vermektedir. Yandaşı
ise MHP… Sonraları BBP de destek vereceğini açıkladı… AKP lider
kadrosu, milletvekilleri, teşkilatı ile olayı sahiplenmiş, ülkenin tek
adama teslimi için olağanüstü uğraş vermeye devam etmektedir. Öyle ki,
Başbakan Sayın Binalali Yıldırım bile kendisinin yok sayılması için
EVET’e sarılıyor ve ısrar ediyor. Belki de sorumluluktan kaçtığı için
bu uğraşı veriyor.

Tarafsız olması anayasa hükmü olan Sayın Cumhurbaşkanı ise
adeta tüm yasakları yok sayarak meydan savaşı veriyor… Yaptıklarına
“DUR” diyecek merci sanki yok! Var! Var ama yok! Çünkü YSK (Yüksek
Seçim Kurulu) ‘nun ödü patlıyor. Çünkü siyasallaşmayı, iktidar
partisinin yandaşı olmayı peşinen kabul ettikleri için susmak zorunda
kabul ediyorlar kendilerini. Bu nedenle de gıkları çıkmıyor. Yasa
dışı her türlü eylem ve söyleme ses çıkarmıyorlar, tavır koyamıyorlar,
yasaları çiğneyip duruyorlar…

Ya Anayasa Mahkemesi? Onlarda hizaya getirildiği için
REİS’in arzuları dışında hiçbir karara almıyor, ya da alamıyorlar…

Hadi diyelim adalet mekanizması siyasallaştı… İktidarın
emri altına girdi, hatta borazanı oldu, iktidar ve REİS ne diyorsa onu
yapıyor, başka şey yapacak güçleri yok… Peki ya devletin en üst
katında görev alan eski Cumhurbaşkanları, başbakanlar ve meclis
başkanları neden çıt çıkarmazlar. Bunlarda mı siyasallaştı?

Cumhurbaşkanlığı yapanlar… Halen yaşayan iki cumhurbaşkanı
var… Ahmet Necdet Sezer ve Abdullah Gül… Bunların ağızları yok mu? Her
hangi bir fikir sahibi değiller mi? Ahmet Necdet Sezer ne iş yapar?
Nasıl bir yaşam sürüyor? Devlet diye, cumhuriyet diye bir şey var,
bundan haberi yok mu? Cumhurbaşkanı oldu ve anlı şanlı görev yaptı.
Ülkenin istikrarsızlığa sürüklenmesinin en büyük nedenidir kendisi…
Ecevit’e fırlattığı Anayasa kitapçığı olayını yapmasaydı, ülke
bugünlere kesinlikle gelmezdi… Ehli namustu, doğru bir insandı,
devleti fevkalade güzel temsil etti, ne yedi ne yedirdi… Bunların
tamamı doğru… Kullandığı elektriğin, suyun parasını cebinden ödedi.
Doğru! Çocuğuna düğün yaptı tüm masraflarını cebinden yaptı? Devletin
bir kuruşunu yemedi yedirmedi. Doğru! Cumhurbaşkanı olarak kendisine
verilen armağanları bile devletin kayıtlarına geçerek devrettirdi.
Doğru… Bunların tamamının doğru olması Sayın Ahmet Necdet Sezeri
kurtarır mı? Asla, kurtaramaz!

Ahmet Necdet Sezer, cumhurbaşkanlığı görevi sona erdikten
sonra evine kapanmış ve hiçbir eylemin içinde görünmemeye özen
göstermiştir. Sessiz, sedasız, sakin hayatını, devam ettirmiş,
toplumdan kendini soyutlamış, aciz bir küçük emekli gibi
yaşamaktadır.. Bu yanlıştır, yaptığı hatadır.

Cumhurbaşkanlığı görevi sona erdikten sonra onlarca
anormal olaylar oldu, eylemler oldu, yasa değişiklikleri oldu… Bir gün
çıkıp da fikrini beyan etmedi. Bugünlerde referandum için kıyasiye bir
mücadele var hala bir fikir beyanında bulunmadı. Hem de en yüksek
yargının eski elemanlarından biri olarak! Bu ne kadar duyarsızlık!

Sayın Ahmet Necdet Sezer, bu referandum sonucu EVET
çıkarsa rahat mı edeceksin. Belki öyle düşünüyorsunuz. O halde çıkın
EVET’in neden gerektiğini açıklayın. Aksi halde çıkınız HAYIR’ı
anlatın, bu toplum, bu ülke bunu sizden beklemekte, sizin sesinizi
duymak istemektedir.

İkinci yaşayan Cumhurbaşkanı Sayın Abdullah Gül! İktidar
partisinin kurucusu, başbakanı ve cumhurbaşkanı… Milli görüşten gelen
ve akademik kariyeri olan biri… Sadece “Başkanlık modeli olacaksa ABD
deki gibi olsun, ABD modeli olsun” diyebildi. Yani olayı açarsak “Türk
tipi başkanlığı benimsemiyorum” demek istedi. Bu yeterli mi? Asla!
Bundan sonraki beklentiniz nedir Sayın Abdullah Gül… Siyasetçi olarak
her makamın sahibi oldunuz, bir üstü yok ki onun için savaş
vereceksiniz. Eğer Başkanlığı düşünüyorsanız Sayın Recep Tayyip
Erdoğan var iken o size kalmaz… Bütün bunların üzerinde önemli olan
TEK ADAM’lık olmamalı. Ülke bir kişiye teslim edilemez. Edilmemelidir.
Bunu çıkıp haykırmalısınız… Hem öyle ki TV, TV gezmelisiniz, her gün
bir başka basın organına çıkmalı fikirlerinizi açıklamalısınız. Hatta
meydanlara çıkmalı, bütün gücünüzle haykırmalısınız! Susmak size ve
ülkemize ne kazandırır ki?

Ülkemizde onca kişi başbakanlık yaptı. Yaşayan beş kişi
var: Yıldırım Akbulut, Mesut Yılmaz, Tansu Çiller, Abdullah Gül ve
Ahmet Davutoğlu…

Sayın Abdullah Gül yarım yamalak “ABD Modeli başkanlık
olabilir” derken Ahmet Davutoğlu, Meclis çalışmalarında yasalara
aykırı olarak açık oy kullanırken, kime yaranmak istediğini de
açıklıyordu… Başbakan iken “Görevi bırak” talebi karşısında
ayrılmasına karşın, liderinden kopmadı. Haklıdır. Peki diğerleri;
Sayın Yıldırım Akbulut nerede? Ne iş yapar? Neden çıkıp da hata
yapılmakta olduğunu haykırmaz! Uzun yıllar parlamentoda bulunan,
ağırlığı ile kendisini kanıtlayan Sayın Mesut Yılmaz neden susar?
Neden meydan meydan gezerek yanlışlıkları açıklamaz? Akıl alacak gibi
değil! Bu ne duyarsızlık! Sayın Tansu Çiller, Türk kadınının yüz akı
olarak haklı bir şöhretin sahibi olmayı bildi. PKK nın bitirilmesinde,
Bosna-Hersek davasına verdiği büyük destekle tarihe adını yazdırdı…
Neden bu referandum için çıkıp konuşmaz? Neden köyleri, ilçeleri
gezmez, neden il meydanlarında yanlışlıkları haykırmaz…

Ya Meclis Başkanları; Ferruh Bozbeyli, Cahit Karakaş,
Necmeddin Karaduman, Yıldırım Akbulut, İ. Kaya Erdem, Mustafa Kalemli,
Hikmet Çetin, Köksal Toptan neden konuşmazsınız? Kimden korkuyorsunuz?
Hataları, yanlışları söylemek hakkına sahip değil misiniz? Kıyıda
kenarda durmak yakışmıyor size…

Cemil Çiçek, İsmet Yılmaz, M. Ali Şahin ve İsmail Karaman
AKP den Meclis Başkanlığı yapanlar… Onlar angaje olmuşlar yarınlarını
da parlamentoda geçirebilmek için EVET’e destek vermeye devam
ediyorlar… Bülent Arınç da parlamentoda olmadığı halde destek veriyor
görünüyor… Söylenecek fazla bir şey yok…

Ama yaşı sekseni devirmiş olan Sayın Hüsamettin Cindoruk
ile Ömer İzgi duyarlı eski Meclis başkanları olarak kollarını
sıvamışlar referandum için mücadele edip duruyorlar, halkı
aydınlatmaya devam ediyorlar…

EVET çıktığı zaman bu ülke TEK ADAM’lığa gider de, ileride
diktatörlüğe kayarsa sayın baylar sizler üzülmeyecek misiniz?

Sizlerde biliyorsunuz EVET’ in ülkeyi perişan edeceğini…
Bu nedenle belki siz de HAYIR oyu kullanacaksınız… Ama doğru olan
HAYIR için gereken uğraşı vermektir.

Neyse HAYIR’lara vesile olması dileklerimle.

Yazan; İbrahim Balcı

YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)