Son Dakika Haberler
“width=“1293

“Cinsiyet ayrımcılığı yapmayan erkekler yetiştirin”

“Cinsiyet ayrımcılığı yapmayan erkekler yetiştirin”
Okunma : 859 views Yorum Yap

page_sariyertimes_Gulden Uner_121

Türkiye 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü anarken kadınlara yönelik şiddetin giderek artmaması için en büyük görev erkek çocuk yetiştiren ailelere ve eğitim sağlayan devlet kurumlarına düşüyor. Çocuklarını, insan haklarının bilincinde ve cinsiyet ayrımcılığından uzak eşitlikçi birer birey olarak yetiştirmeleri gerektiğinin altını çizen Spiritüel Yaşam Uzmanı Gülden Üner, “Şiddet, yetersizlik, çocukluk döneminde insani değerlerin verilmemesinden kaynaklanır” dedi.

Türkiye, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü bir kez daha buruk kutlamalarla geçiriyor. Kadınlara yönelik cinayetlerin, ölümlerin ve kötü muamelenin azalmadığı Türkiye’de ne yazık ki kadınlar her geçen gün daha büyük sorunlarla karşılaşıyor.

Kadına şiddet uygulayan kişilerin davranışının temelinde yatan psikolojik nedenlerden birinin “yetersizlik korkusu” olduğunu kaydeden Spiritüel Yaşam Uzmanı Gülden Üner, toplumda yaratılan kadın ve erkek figürlerinin şiddete ortam hazırladığını kaydetti. “Toplumda erkek, gücü temsil edecek şekilde kodlanmıştır. Erkeğin yetersiz olması neredeyse düşünülemez. İçsel olarak kendini yetersiz hisseden kişi komplekse kapılarak kendini üstün görme, gücünü gösterme güdüsüyle şiddete başvuruyor” ifadelerini kullanan Üner şöyle devam etti: “En önemlisi çocukluk döneminde aile tarafından temel insani değerlerin tam ve doğru şekilde verilmemesi, sevgi ve ilgi eksikliği kişilik yapısını doğrudan etkileyen noktalarda çocuğun tamamlanmaması yetişkin birey olduğunda şiddete eğilimli olmasını sağlayan nedenlerdir.”

 

Hümanist çocuklar yetiştirin

Toplumda her türlü şiddetin önlenebilmesi için anne ve babaya çok önemli görevler düştüğünü belirten Gülden Üner, özellikle erkek çocuğa sahip ailelerin “insan haklarının bilincinde, hümanist, cinsiyet ayrımcılığından uzak eşitlikçi bir anlayışla ve mutlaka manevi değerleri tam vererek” çocuğa hayatı boyunca yön verecek bir vizyon sağlamaları gerektiğinin altını çizdi.

 

Üner, annelerin bilinçlendirilmesi, anne – baba – çocuk ilişkilerinin sağlıklı bir zemine oturtulması amacıyla profesyonel desteklerle bireysel ve grup olarak bilgilendirmeler ve eğitimlerin sağlanması gerektiğinin de altını çizdi. Çağlar boyunca toplumdan aktarılan negatif bilinçaltı kayıtlarını dönüştürerek kadınların içlerindeki gücü bulabileceklerini belirten Üner, “Bunun sonucunda yaratıcılığınız, üretkenliğiniz ve yöneticiliğinizle kendi yaşamlarınızda var olmanız, istediklerinizi açıklıkla dile getirmeniz mümkün olacaktır” dedi.

Şiddete karşı psikolojik destek şart

 

Şiddete uğrayan kadınların, psikolojik dengelerini yitirdikleri için “kendini değersiz görme, özgüven ve özsaygı kaybı” yaşayabileceklerini belirten Gülden Üner, “Cinsel şiddet yaşamış kadınlarda ağır depresyon, kendini yalnız ve suçlu hissetme, intihar, utanma gibi durumlar ortaya çıkar. Yaşanan şiddet olayı tam anlamıyla bir travma olduğu için mutlaka profesyonel bir destek alarak bu travmanın duygusal izlerinin zihin, beden ve ruh sağlığını dengeleyecek şekilde dönüştürülmesi gerekir” uyarısında bulundu. Şiddet gören kadınların en temel duygusunun “korku” olduğunun altını çizen Üner şöyle devam etti: “Korku atakları ile sinir krizi, kalp çarpıntısı, çekinme, sosyalleşememe, kendini yaşamdan soyutlama, yoğun kaygı ve endişe gibi davranışlar sergilenebilir. Şiddete uğrayan birçok kadın yargılanacağını, dışlanacağını düşünerek bunu dile getirmekten korkar. Ancak bu kişinin destek alması yönünde toplum bilinçlendirilmelidir.”

YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)