Son Dakika Haberler

UNUTMUYORUM

UNUTMUYORUM
Okunma : 1.523 views Yorum Yap

Hiç unutamıyorum topacımı, topacımın kaytanını, renkli
uçurtmamı, tahta tekerlekli arabamı, milelerimi, cigozlarımı,
misketimi… Onları rahat uykularını terk etmişim yıllarca vardır
görmedim… Onlar da unutulmuşlarını yaşıyorlar olmalı!

Çelik-çomağımı, kaydırak taşımı, hepsi de çakıldan olan
beş taşımı, on taşımı, yirmi taşımı onlarda zamana yenik düştü!

Arkadaşlarla tokuşturduğumuz ahşap okul çantamı, yün
eldivenlerimi, dizime kadar çıkan yün çoraplarımı. Üst üste giydiğim
kazakların sıcaklığını ve hiç unutamadığım hatta ölene kadar
unutamayacağım yağmurda, çamurda, karda kışta giydiğim tabanlarından
delik pabuçlarımı!

Bir de bir kızağımız vardı. O kızak mahallenin bütün
çocuklarında karda, kışta kızakla vakit geçirdik. Zaman oldu evlerin
duvarlarına çattık, zaman oldu, sağa sola savrulduk, artık kızağımız
da kayıp!

Kayıp ettiğimiz onlarca günler… Sokak başlarında yanan
fenerleri söndüren bekçi babaların çaldığı düdüklerin ürpertici sesi…
Siren sesinin sürekliliği, gece karartmaları ve sık sık karartma var
diye bağırmaları… Neden? Niçin? Nice sonra anladık II. Dünya Savaşının
bütün hızı ile devam ettiğini. Gece lamba yakma yok, pencereler siyah
kâğıtlarla içerden kapatılacak, sonra da yine içerden siyah perde
çekilerek karartma yapılacak. Hele yapma bekçi baba tepene biner…

Sayılsa üç adet radyo vardı Sarıyer’de. Biraz varlıklı
olanların evlerinde vardı ama çarşıda, pazarda yani kahvehanelerde
bulunurdu… Haber saatinde yaşlı amcalar dolardı radyonun başına sanki
adamlar bütün dünyanın derdini dert etmiş gibi hayıflanırlardı.

Çocuklara cumartesi ve Pazar günleri yeterdi. Maç
olduğunda M. Ekrem Talu muhteşem Türkçesi ile maç anlatır zevkle
dinlerdik. Eşref Şefik yaman bir anlatıcı idi. Zaman zaman süt vaktim
geldi iki yudum içeyim d emesi ile herkes dikkat kesilirdi.

Eve katkı, çocuk yaşında çıraktım kahvede… O zaman sihirli
kotu, konuşan kutu dedikleri radyoyu daha yakından tanıdım. Şimdi
öylemi? Asla! Dünya gelişti, değişti ama ben hala cigozlarımı, altı
delik ayakkabılarımı, kaydırak taşımı, ahşap arabamı, uçurtmamı
unutamıyorum.

Benimde aklım ermedi yoksa yaşlanıyor muyum? Ne dersiniz!

Hadi öyle olsun!

YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)