Son Dakika Haberler

AKP’de Öcalan Çatlağı

AKP’de Öcalan Çatlağı
Okunma : 3.349 views Yorum Yap

AKP’de Öcalan Çatlağı, Korkusuz yazarı Ahmet Takan, Bugün köşe yazısında AKP’de Öcalan çatlağını yazdı. Tayyip Erdoğan’ın açıklamaları nereye varacak?

Önce, “Edirne’deki en büyük hesabı İmralı’dakine verecek” dedi. Sonra, katıldığı altın çanak tv programında, “’Öcalan, Demirtaş’ın açıklamalarından rahatsız’ demiştiniz böyle bir bilgi mi var?” sorusu üzerine “Öcalan’ın, Demirtaş’ın oradan verdiği mesajlardan rahatsız olduğu, ortada bir gerçek” dedi.

AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan’ın Plan ne?. HDP kapatılır ve siyasileri de seçim yasağına girerse, terörist başının mesajlarıyla Kürt seçmen oyları Cumhur İttifakı’na yönlendirilebilir mi?..

Tartışma büyüyor ama açıktan görünen o ki, AKP içinde de kafa karışıklığı mevcut. Hatta derin çatlak oluştu da diyebiliriz. Nereden mi çıkarıyorum?. AKP Diyarbakır eski milletvekili ve AKP MKYK üyesi Abdurrahman Kurt’un Rudaw’a yaptığı özel değerlendirmelerden. Kurt, “Derin Avrupa, PKK ve HDP’yi kuşatmış durumda Demirtaş-Öcalan ikilemi üzerinden tartışmanın tanımlayıcı olmadığını” söylüyor. İnternet sitesine girip, en geniş haliyle okuyunca bana hak vereceksiniz. AKP’deki derin çatlağı görebilmek için Abdurrahman Kurt’un söylediklerinden çarpıcı satırları buraya koyacağım:

– Çözüm Süreci başlarken Öcalan’ın kendi ifadesi ve ‘Ben bu silahları durdurabilirim’ talebiyle başladı. Çözüm Süreci de 3 ayak üzerine kuruldu. Bunlardan ilki çekilmeydi, ikincisi buna bağlı olarak demokratikleşmeydi yani yasal zeminin hazırlanmasıydı. Üçüncüsü de normalleşme dediğimiz dağda cinayete, suça, teröre bulaşmamış büyük çoğunluğu sosyal hayata kazandırmasıyla ilgili sosyal projelerdi ve bunların tamamı hazırlanmıştı. Ancak birinci aşamadan itibaren örgüt ve ona egemen olan uluslararası güçler çekilme dahil bunu yerine getirtmediler.

Öcalan’la ilk çelişki aslında oradan başladı.

Bu süreçte Demirtaş-Öcalan ikilemi üzerinden tartışmak çok tanımlayıcı değil. Avrupa-NATO-Gladyo ve Türkiye ikilemi üzerinden bakmak gerekiyor.

– Dolayısıyla meselenin özünde bir Demirtaş-Öcalan ikilemi değil, bir NATO-Avrupa-Gladyo ikileminin Türkiye’ye olan çelişkisinde Türkiye’deki barışı Kürt-Türk barışı yaptırmaması meselesi vardır. İşte Öcalan’ın İmralı’da olmasından kaynaklı olarak öncelikle Öcalan’ın iletişiminde yetersiz olunduğu için Avrupa diye tarif ettiğimiz derin Batı, onun yerine daha rahat iletişimde olabilecekleri kanallar açtılar. Bunlardan biri de HDP yönetimidir. Bu bizzat bizim söylediğimiz değil, en son Suriye’deki operasyon karşısında Avrupa’nın yaptıklarını bir çeşit şantaj olarak ifade etme gereği hisseden Duran Kalkan’ın da kendi ifadesidir.

– Olayın özünü anlamak için Türkiye’nin Öcalan ve Demirtaş arasında bir ikilem yaratma çabasını değil, merkezinde bugün Avrupa diye ifade ettiğimiz derin Batı’nın Çözüm Süreci ve Barış Süreci’ne karşı aldığı tavrı oturtmazsanız, bu yerel bir güç kavgası olarak görünür ki bu doğru değildir. Duran Kalkan’ın da ifade ettiği gibi ‘Avrupa bu barışı istememiştir’ ve bunu yıllar sonra itiraf etmiştir.

-Öcalan’ın mesajlarına ilişkin hiçbir yorumda bulunmuyorum. Öcalan’ın çok dirayetli bir liderlik sergilemediğini düşünüyorum. Örgütüne de hakim olmadığını düşünüyorum, çünkü örgütü onun adını çok fazla öne çıkarmakla beraber aslında onu dinleyen bir yapı ve seyir izlememiştir. Buna hepimiz şahit olduk.

★★★

Israrla çalan telefonumu aştığımda kafadan daldı; “Adil bir gazeteci değilsin. Sadece siyasileri ve ara sıra da bürokratları konuşturuyorsun. Ülkenin geleceğinde sadece onlar mı söz sahibi? Bizim hiç mi diyecek bir şeyimiz yok?“… Arayan, bir iş insanı dostumdu. Sosyal demokrat çizgide koyu bir CHP’li… “Muhalefet sizin genetik özelliğiniz” diye sitemine cevap verdim. Güncel sorunları konuştuk. “Düşüncelerini yaz gönder ben de köşe de yer vereyim o zaman” dedim. İsmi ile yazmamı istedi ama çoluğu çocuğu var. Bakın, ne yazıp göndermiş:

“Bu yaz ne yapacağını biliyorum!

Geçen yaz ne yaptığını biliyorum (I know what did you last summer) isimli bir film serisi vardır. Klişe sahneleri olan bana göre berbat bir korku filmidir. Bu filmden esinlendim. Bu yaz seçim var.

Bunun kanıtı hükümetin her alanda evrensel ve bilimsel teorilere bakmaksızın inat etmesi, kendi bildiğini okuması. Bazıları erken bir seçimin mümkün olmadığını söyleyerek standart seçim takviminden, anayasa değişikliğinden, ekonominin kötü durumundan bahsediyor.

Kaçırdıkları nokta şu. AKP hiçbir zaman teamüllere uymadı hatta yeri geldi kanunları zorladı. Yine aynısını yapacak. Seçim ilanı için bir bakarsınız 60 gün yeterli bir süre olabilir onlar için.

Ama vurgulamak istediğim ne seçim, ne seçim tarihi ne de hükümetin politikaları.

Muhalefet!

Muhalefet taktik bir hata içinde!

Nasıl mı?

Türkiye son dönemde aşırı kutuplaştı. Bunun nedeni ittifaklar. Siz toplumdan sadece FB ve GS diye ayrılmalarını isterseniz, spor gelişmez, fanatizm artar, başarı biter, bel altı vurmalar başlar.

Şu an siyasette olan buna benzer bir durum.

Ya cumhurdan olacaksın ya milletten deniyor. 1980 öncesi sokakta insanların yolunu çevirip ‘sağcı mısın solcu mu?’ diye sorulmasından farkı yok.

Ülkenin daha fazla kutuplaşmaması, bel altı vurmaların karşılıklı durması bekleniyorsa bu ittifakların sonlandırılması lazım. Ya da sayılarının arttırılması lazım. En olumlu etkiyi sonlandırılmaları verir.

Ne zaman yapılırsa yapılsın seçimde muhalefet kazanmak istiyorsa, Erdoğan isminin karşısına isim aramamalı. Hangi ismi bulurlarsa bulsunlar, Aziz Sancar’ı bile getirseler kaybederler.

İki kutuplu seçmen profilinde Erdoğan ceketini assa kazanır. Ona oy verenler ağzından çıkanlara değil, ismine oy veriyor.

O halde muhalefetin tek şansı tartışmayı buradan çıkartıp, ‘Şu an yaşanan sorunların nedeni tek adam sistemini besleyen Başkanlık sistemi. Biz size gerginliklerin biteceği, adaletin geleceği, sorunları kişilerin değil kurumların çözeceği, herkesin özgürce konuşabileceği bir sistemi, yeni parlamenter sistemi öneriyoruz’ demesidir.

‘Sorun Erdoğan değil, Erdoğan’ın getirdiği sistemdir’ demeliler.

Parlamenter sistemde Erdoğan’ın bile eskiden olduğu gibi başarılı yönetme şansı vardır mesajı verilmeli.

İnsanlar Erdoğan’a karşı bir tercihe zorlanmamalı.”

★★★

Ulu Tanrı, tüm şehitlerimizle birlikte Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal ATATÜRK ve onun kahraman silah arkadaşlarına rahmet etsin. Nur içinde yatsınlar. Mekanları cennet olsun.

YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)