Son Dakika Haberler

MESEM ve ÇEDES projeleri derhal iptal edilmelidir

MESEM ve ÇEDES projeleri derhal iptal edilmelidir
Okunma : 811 views Yorum Yap

Sarıyer Halk Evleri, Sarıyer meydanında basın açıklaması yaptı. “Çocukların hakları ve eğitimi ile ilgili temel haklara ve özgürlüklere temelden aykırı uygulamaların karşısındayız. Çocuklarımızın eşit, demokratik, laik, bilimsel, parasız ve kamusal nitelikli eğitim görmesi için MESEM ve ÇEDES projeleri derhal iptal edilmelidir.”

ÇOCUKLARIN GELECEĞİNİN ‘MESEM’ VE ‘ÇEDES’ ÜZERİNDEN KARARTILMASINA İZİN VERMEYELİM!

Türkiye’de uzun süredir eğitim sisteminde ve okullarda, iktidarın siyasi hedefleri doğrultusunda piyasacı ve dinci bir kuşatmanın yaşandığı bilinmektedir. Millî Eğitim Bakanlığı’nın patronlara ucuz iş gücü sağlamak için gündeme getirdiği Mesleki Eğitim Merkezleri (MESEM) ve eğitim sistemini büyük ölçüde dinselleştirmeyi hedefleyen ÇEDES projesi, öğrencilerimizi, çocuklarımızı büyük bir tehlikenin içine atmaktadır.

İktidarın kendi dünya görüşüne uygun nesiller yetiştirme hedefi tüm topluma yönelik bir proje haline gelmiştir. Millî Eğitim Bakanlığı, Diyanet İşleri Başkanlığı ve Gençlik ve Spor Bakanlığı iş birliğinde yürüttüğü ÇEDES Projesi kapsamında, laik eğitim ve laik yaşama uymayan çalışmalar yapmaktadır.

Cumhuriyet tarihinin en kapsamlı dinselleşme uygulaması olarak karşımıza çıkan ÇEDES Projesi, çocukların zihinsel gelişim süreçlerine ve pedagoji bilimine tamamen aykırı bir içerikte hazırlanmış ve 81 ildeki bütün okullarda uygulanmaya başlanmıştır. Bu proje aynı zamanda çocuklarımızın psikolojik sağlıklarını da tehdit etmektedir.

Okullarda sadece öğretmenlerin eğitim öğretim hizmeti verebileceği gerçeği ortada dururken, ÇEDES projesi ile okullarımızda imamlar, vaizler ve Diyanet’e bağlı memurlar “manevi danışman” olarak görevlendirilmekte ve yasa dışı bir şekilde fiilen eğitim öğretim hizmeti vermektedir. Okul içinde ve dışında yapılan dini içerikli etkinlikler, özellikle toplu namaz etkinlikleri ve öğrencilere mezarlık temizletilmesi gibi etkinlikler çocukların zihinsel gelişimi açısından sakıncalıdır. Sınıflarda dini içerikli etkinlikler (sınıflarda Kâbe ve mezar maketleriyle yapılan etkinlikler) laik eğitime ve eğitim-öğretimin amaçlarına temelden aykırıdır.

Ayrıca tüm Türkiye’de 10 ilin ve Ankara ve İstanbul’da 5 ilçenin pilot bölge olarak seçildiği “Genç Gönüllüler Çocuk Gönüllüler ile Buluşuyor” projesinde Sarıyer pilot ilçe olarak seçilmiştir. Bu proje ile, Üniversite öğrencileri, “Abiler/Ablalar” olarak, 3. ve 4. Sınıf öğrencilerini, hafta sonları ders çalıştırma bahanesi ile camilere götürmekte ve orada çocuklara toplu namaz kıldırmaktadır. Bu sadece bilinen kısmı olmakla birlikte, bu yaşlardaki küçük çocuklarla başka ne etkinlikler yapılacağı da endişe konusudur. Dini eğitim ailede başlar. Ancak daha yaşı 9, 10’u bulmamış çocukların ailelerinden bağımsız kişilerce, haremlik selamlık uygulamalarla camilere taşınması büyük bir tehlikedir. Şunu açıkça söylemek gerekir ki bir çocuk 14 yaşında soyut düşünme dönemine geçer. Bu yaştan önce onlara tanımadıkları bilmedikleri insanlar tarafından yaptırılacak bu etkinlikler psikolojik sağlıklarına ciddi zarar verebilir ve travmalara sebep olabilir.

Öğrencilerimizin iktidarın siyasi hedefleri doğrultusunda okul içinde ve dışındaki bu tür etkinliklere dahil edilmeleri çocuğun üstün yararı ilkesine aykırıdır ve Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi’ne göre doğrudan çocuk istismarı anlamına gelmektedir. Eğitim sisteminin belli bir dinin ve belli bir mezhebin kurallarına göre biçimlendirilmek istenmesi, çocuklarımızın dini etkinlikler üzerinden istismar edilmesi kabul edilemez bir durumdur. Bu nedenle eğitim kurumları dini içerikli faaliyet ve etkinliklerin değil, laik ve bilimsel eğitimin mekânları olmak zorundadır.

Hiçbir toplum birbirinin aynı olan, aynı düşünen ve aynı inanç ve düşünceden insanlardan oluşmaz. Laiklik ve laik eğitim, toplumda ve okulda farklılıkların bir arada yaşamasının temel güvencesidir. Laik eğitim, toplumdaki farklı inanç ve mezheplerin bir arada özgürce ve barış içinde yaşayabilmeleri için son derece önemlidir.

ÇEDES projelerinin tamamlayıcısı niteliğinde olan, “Bir gün okul, dört gün iş” sloganıyla hayata geçirilen (MESEM) uygulaması ise öğrencilerin patronlara ucuz iş gücü olarak sunulmasının önünü açmıştır. MESEM projesiyle 300 bini çocuk olmak üzere, 1 buçuk milyonun üzerinde insanın emeği patronların hizmetine sunulurken, yüzbinlerce çocuk ve gencimiz MESEM’in tezgahlarında hayat mücadelesi vermektedir. Yüzbinlerce çocuk ve gencimiz ‘çırak’ ya da ‘stajyer’ kimliğiyle işçi gibi çalıştırılıp emekleri sömürülmektedir. Çocukların yasal olarak tehlikeli ve çok tehlikeli işlerde çalıştırılması yasak olmasına rağmen, MESEM bünyesinde çalıştırılan çocuklar/gençler iş cinayetlerinde yaşamını yitirmeye devam etmektedir. MESEM uygulaması nedeniyle sadece son bir yıl içinde en az 8 çocuk çalışırken hayatını kaybetmiştir. 12 yıllık zorunlu eğitim süresini fiilen 8 yıla indiren ve devlet eliyle ucuz işçiliği özendiren MESEM uygulaması daha fazla can almadan durdurulmalı, patronları değil öğrencileri merkeze alan nitelikli bir mesleki eğitim politikası hayata geçirilmelidir.

Sarıyer Emek ve Demokrasi Güçleri olarak, toplumun bütün bireylerinin, temel insan hakları ve özgürlükleri doğrultusunda, herkesin kendi anadilinde, cins ayrımcı olmayan, eşit, demokratik, laik, bilimsel, parasız ve kamusal nitelikli eğitim görmesini savunuyoruz. MESEM ve ÇEDES projeleri uluslararası sözleşmelerde yer alan, çocukların hakları ve eğitimi ile ilgili temel haklara ve özgürlüklere temelden aykırıdır ve derhal durdurulmalıdır.

Çocuklarımızın ve öğrencilerimizin siyasi iktidarın kendi siyasi hedeflerine ulaşmak için hayata geçirilen MESEM, ÇEDES ve “Genç Gönüllüler Çocuk Gönüllüler ile Buluşuyor” gibi projelerin parçası haline getirilmesine sessiz ve tepkisiz kalmayacağımız bilinmelidir. Bu konuda eğitim ve bilim emekçileri başta olmak üzere, öğrencilerimizi, velilerimizi ve tüm halkımızı MESEM ve ÇEDES uygulamalarına karşı birlikte tutum almaya ve ortak mücadeleye davet ediyoruz.

Okullarımızın para odaklı ve dini içerikli faaliyet ve etkinliklerin değil, laik ve bilimsel eğitimin mekânları olması için bütün gücümüzle mücadele edecek, iktidar eliyle hayata geçirilen MESEM ve ÇEDES dayatmasına bütün gücümüzle karşı koyacağız. Son olarak bizler diyoruz ki,

“Dersi öğretmen verir, ders okulda verilir!” “Karanlığa teslim olmayacağız!”
“Bilimsel eğitim, laik yaşam!”

SARIYER EMEK VE DEMOKRASİ GÜÇLERİ

YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)