Son Dakika Haberler
“width=“1293

Halkımız kime güvenecek?

Halkımız kime güvenecek?
Okunma : 2.700 views Yorum Yap

bl_1Yobaz terörü gelmiş kapıya dayanmış, Türkiye içinde uyuyan hücrelerini de harekete geçirmiştir.

Öte yandan PKK terörü her tarafı sarmıştır.

İçeride devrik bir hükümet icraata devam etmektedir. Yetkisinde olmadığı halde, İncirlik Mutabakatı diye İncirlik’i Amerika’ya vermiştir. Anayasanın 96. Maddesine aykırıdır.

Ordumuz Ergenekon ve Balyoz tertipleriyle yıpratılmış, komuta kademesi inisiyatif kaybetmiştir.

Güvenlik ve yargı alanına siyasal İslam girince, Türk ordusu zaafa düşmüştür.

İstihbarat siyasallaşmış, ülke güvenliği için çalışmak yerine, siyasal İslam’ın iktidarının daimiliği peşinde olmuştur.

Son on yıl içinde ordunun silah ve savunma ihtiyacı çeşitli kaygılarla karşılanamamıştır.

Amerika Türk ordusuna hava savunma silahları satmadığı gibi, Çin’den hava savunma silahı almamıza da müsaade etmemiştir. İçerdeki Amerikancılar, Çin’den silah alma işine isyan etmiş ve alım yapılamamıştır.

Ekonomik tetikçiler, istedikleri zaman, ekonomiyi batıracak kadar kurum ve kuruluşu ele geçirmiştir. Bankaların sermayesinin %70’i yabancılarındır.

Savaş gibi zor zamanlarda, ülkenin ekonomisini ayakta tutabilecek KİT’ler yabancılara ve milletin a..na koyanlara satılmıştır.

Ekranların bir kısmı uluslararası mali sermayenin denetimine geçmiş ve ekranlar adeta PKK karargâhına dönüşmüştür.

Ekranların geri kalan kısmı ise, siyasal İslam’ın üssü gibi çalışmaktadır.

NATO ve Amerika’dan izin almaksızın ülke savunmasına karar veremeyen siyasal iktidar, nasıl bir savunma yapacağını bilmeyen kafası kesik tavuklar gibidir.

Bataklığın sadece Suriye’de olduğunu düşünmek yanlıştır. Bataklık aynı zamanda Türkiye’nin içerisindedir.

PKK ve DAEŞ’ın ortak düşmanı Türkiye olmuştur.

Daha doğrusu, Amerika Türkiye’yi Suriye bataklığının içine çekerek, Türkiye içinde, Bölgesel Kürdistan kurulmasını kolaylaştırmıştır.

İki terör örgütünün eş zamanlı saldırısı, buna karşılık ülke içinde bütüncül bir savunma iradesinin yokluğu, felaketin büyümesine yol açacaktır.

Bu durumu tespit eden Amerika DAEŞ ile Türkiye’yi savaş konumuna getirmiştir. Buna karşılık Türkiye’ye vaat edilen ise; Halep’in kuzeyinde Esad’a karşı savaşan muhaliflerin(Müslüman Kardeşler) bölgesinin denetimidir.

Anlayacağımız gene mezhepçi yaklaşımlarla karşı karşıyayız.

Şunu kısa tarihimizden çok kesin bir şekilde söyleyebiliriz. ABD ile yapılan tüm anlaşma ve ittifaklar, Türkiye’nin aleyhine işlemiştir. İncirlik Mutabakatı da aleyhimize gelişecektir.

Halkını arkasına alamayan bir siyasal iktidar ne iç, ne de dış savaşla başa çıkabilir.

Suriye devleti de, dağılırsa, terör daha çok halk kitlelerini saracak ve denetlenmesi imkânsız hale gelecektir.

Amerika’nın derdi; petrol ve İsrail’in güvenliğidir. İsrail’in Suriye içindeki terör örgütlerine desteği bu sebeptendir.

Amerika ile birlikte olarak ne ülkemizi savunabiliriz, ne de birliğimizi…

Amerika’nın Türkiye üzerindeki etkisi, artık halkımızın birliğini ve iradesini dağıtacak konuma ulaşmıştır.

Derhal bir milli hükümet kurulmalıdır. Milli hükümet bir taraftan iç birliği temin ederken, öte yandan, İran, Suriye ve Irak ile işbirliği yaparak, bölgedeki terör örgütlerine karşı ortak savaş haline gelmelidir.

23.7.2015, bulentesinoglu@gmail.com

YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)