Son Dakika Haberler

Mikro Sol (Rüyacı)

Mikro Sol (Rüyacı)
Okunma : 4.058 views Yorum Yap

Mikro Sol (Rüyacı). Bizler ona Mikro Sol deriz, Mikro yanı ufak tefek olmasını, Sol yanı ise solak olmasını anlatır.

Mikro Sol demediğimiz zamanlar onu Rüyacı diye çağırdığımızdan gerçek adının ne olduğunu unuttuk gitti. Hayatımıza kattığı renk bize anlattığı rüyalardır. Çoğu kere bunların rüya değil de onun kurguladığı şeyler olduğuna inansak da yemin billah anlattıklarının rüyaları olduğunu söyler durur.

Anlattığı rüyaların dar çevrede yeterince sıkışıp kaldığı kanaatinde olduğumdan onları deşifre etmeyi düşündüm. Bu yazı dizisi düşündüğüm şeyi hayata geçirmek girişimidir. Umarım Mikro Sol’un rüyaları ilginizi çeker…

Rüya (1) Yeni Atlantis

“Rüyamda, Bacon’un Yeni Atlantis’e ulaşan gemisindeydim.” Diye giriş yaptı Mikro Sol, hep birlikte kadehlerimizi tokuşturup, Yeni Atlantis’ e diyerek içkilerimizi yudumladık. Yudumlarımız midemize yeni ulaşmıştı ki, içimizden biri ilk soruyu patlattı: “Bu gemisi olan Bacon da kim?” Tahmin edebileceğiniz gibi bu soru diğerlerinin gülüşmesine yol açtı. “Figaro’nun Düğününe veriyorlar da bana vermiyorlar, ben o binayı yıktırmaz mıyım?” Diyerek Zeki Alasya- Metin Akpınar oyununa gönderme yaptı biri. Soruyu soran sorduğuna bin pişman oldu ama Mikro Sol, sakin bir şekilde Bacon’u anlatmaya başladı:

1561 Yılında Londra’da doğdu, İngiltere’nin adalet bakanlığını yürütürken görevini kötüye kullanmaktan, dostlarına yüksek orunlar vermekten, rüşvet ve armağan almaktan, haksızlıklara göz yummaktan hakkında parlamento soruşturması açıldı.

Suçlamaların hepsini kabul etti, hatta bu suçlamaların bir asırdır yapılmış en başarılı iş olduğundan bahsetti. Ve ekledi, bunların nedeni dönemin bozukluğudur.

Yargıçlardan kendine acımalarını diledi. Dilemek ve dilenmek onun vazgeçemediği vasıflarındandı. Aslında ömrü memuriyet dilenmek, yaltaklanmak, dalkavuklukla bir şeyler elde etmeye çalışmakla geçti diyebiliriz.

Ona göre bir hareketin doğruluğuyla ilgili yargı, sonuçlarına göre verilir, sonuçlar bireyin değil, devletin iyiliğine yönelik olmalıdır. Değişik bir pragmatizm anlayışı olduğunu söyleyebiliriz. O tümevarımı benimsemişti, dolayısıyla deneyci biriydi. Soğuğun eti kokmadan koruyup saklayacağını öğrenmek için, kestirdiği tavuğun içini elleriyle karla doldururken üşütmesi sonucu 1626 yılında bronşitten öldü. Yeni Atlantis, onun memuriyetten kovulduktan sonra yazdığı birkaç eserden biridir.”

Belli ki, Mikro Sol dersine iyi çalışmıştı. Belki de tüm bu bilgileri edindiği yer rüyasıydı. Acaba öyle miydi?

“Gemiye Peru’dan bindim” Dedi Mikro Sol, “Büyük okyanus yoluyla Çin’e, Japonya’ya doğru yola çıktık.

Birden Ben Salem adasında buldum kendimi.” İçimden anlat, anlat dedim, kitabın tamamını anlatsan da kısa olduğundan nasılsa fazla vaktimizi alamazsın. Sonra aklıma bir muziplik geldi. Mikro Sol dedim, bu kitabın tamamlanmadığını biliyorsun, sakın kitaptakiyle sınırlayıp birden uyandım ayaklarına yatma… “Yok” Dedi, “Benimki rüya olduğundan bazı şeyleri gidip Bacon’a soruyordum, kitabı niye tamamlamadığını da sordum. Ne dese beğenirsin?

Sen Hristiyan değilsin ki, o gemide ne işin vardı?

En çok da neye bozuldu biliyor musun?” Neye? “

Hani valiye niye Hristiyan olduğu sorusu sorulduğunda sorudan mutluluk duyduğunu belirten, siz ilk soru olarak bunu sormakla, gönlümüzü kendinize bağladınız, çünkü bu sizin önce öbür dünyayı düşündüğünüzü gösteriyor sözü yok mu?

İşte o sözü niye valiye söylettiğini sordum. Yüzüme baktı, ne demek istiyorsun der gibiydi. Rüyada olmanın patavatsızlığımı körüklemesinden olacak, ömrün boyunca memuriyet peşinde koşturduğun halde öteki dünyayı düşündüğünü vurgulamak niye ki dedim.

Öteki dünyayı kullanarak memurluk kovaladığımı mı sandın dedi, çıkarımın bu mu?

Evet, başka ne olabilir ki dedim. Niye işe yaramadığını şimdi anladım dedi ve ilave etti oysa kitabı tamamlamamamın nedeni, orayı fazla översem burayı aşırı yermiş olacağım içindi… Aşırı yermek bana memuriyet getirmezdi. Yarıda bırakmam da getirmedi.

” Kitabına niye Yeni Atlantis adını verdiğini de sordun mu? “Platon’un Timaios’un dan bahsetti, Kritias’ın anlatımlarından. Onun Atlantis’i daha ziyade Amerika kıtasıydı.

Karşımda oturan arkadaş dayanamayıp sordu: Rüyanda Platon’la da konuştun mu?

“Evet, hatta Atlantis söylentisinin dayandırıldığı Solon’a da sordum.” Solon ne dedi? “ Kanunlar örümcek ağlarına benzer, güçsüz ve hafif şeyler ona yakalanır; daha ağır olanlar ise onu parçalayıp geçer.” Atlantis konusuyla ilgili ne dedi? “ Bazı doğrular vardır sırf doğru olduklarından unutulur gider, bazı palavralar vardır, sırf palavra olduklarından kimse onlara dokunmaz ve yaşarlar.”

Bu kere kadehlerimizi Atlantis palavraymış diye tokuşturduk. Mikro Sol rüyam gerçekti diye itiraz etti. Paradoksa güldük, rüyaysa nasıl gerçek olurdu?

İrfan Kaban
irfankab@gmail.com.

YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)