Son Dakika Haberler

Cekip gidebilenler..Burak Özbakır

Cekip gidebilenler..Burak Özbakır
Okunma : 572 views Yorum Yap

Pekte anlatılacak şeyler değil aslında. Yudum yudum tükendiğini hissettiğin anlarda beliren ümitsizlik hissiyatı o kadar sarar ki bedenini, bayılma moduna geçeceğini düşündüğün anda kafanda çok net illüzyonlar dolaşmaya baslar. Bünyen o kadar terstir ki isyanlara, atamadığın gazin tezahürü olur bu illüzyonlar, hayaller.

Aidiyet duygusunun en anlamlı olduğu zaman dilimiyle yüzleşmektesindir artik. Neye ve kimlere ait olduğunu, bırak başkalarını kendini bile kandıramayacak kadar, çok ciddi bir berraklık içinde sorgulamaya başlamışsındır. Nerdeyim ben, nereye gidiyorum, kimle gitmek istiyorum, önceliği olan, kırabileceğim kıramayacaklarım kimler, kimlere nazım geçer soruları aklını karınca misali gıdıklamaya devam ederken, doğrulama surecine girme cesaretini göstermezsin ama. Bilirsin çünkü ben gidiyorum deyince gelebilecek soruları ama bekle bende geliyorum birader diyebileceklerin sayısının ne kadar az olacağı gerçeği korkutur gözünü. İçinde bulunduğun durum, ben gelemiyorum kusura bakma diyenlere empati ya da sempati kurma gücünü elinden almıştır bir kere. Hak verebileceğin durumlara, katlanabileceğini düşündüğün hayata sahip olduğunu düşünsen bu durumda olmayacağını bilirsin zaten.

Bu düşünceler kafanı sarmaya, kurcalamaya başladığı anda cesaretle cesaretsizlik arasında bir çizgiye hapsolduğunu da bilmektesindir ayni zamanda. Çekip gidebilmek iki ayni anda iki eylem yapmanı gerektirmektedir çünkü. Önce çekmek. Nasıl çekeceğin, çekmeye bir gerekçe bulmak zorunda hissediyorsan nasıl bir gerekçe bulacağın, bir gün bir yerlerde geri dönme niyetin varsa çektiğin anda insanları kırıp kırmayacağın, çevreyi yıkıp yıkmayacağın önem kazanır gözünde. Özetle çekmen kanlı mı olacaktır, kansız mı?

Umursamıyorsan bu tür şeyleri ya da kanlı da olabilir diyecek kadar düştüysen arsızlığa, cahil cesaretini kutlayabilecek insanları bile bulabilirsin. Hayat senindir ve kim karışabilir. Ama umursuyorsan eğer ucundan köşesinden de olsa, kendini cesaretsiz hisseden bir cesursundur. Zira, istemek yapmanın yarısıysa sen zaten yola çıkmayı başarmış bir cesursundur. Yolda karşılaşacakların cesaretini derecelendirecektir sadece.

İkinci eylem biraz daha çetrefilli olan gidebilmek faslıdır. Çetrefilli dir çünkü çok keskin bir yol ayrımı sizi beklemektedir. İstediğiniz bir yere mi gideceksiniz yoksa hiç bilmediğiniz bir yere mi karar vermek durumundasınızdır. Gidebilmek sevdiğiniz sevmediğiniz herşeyi arkanızda bırakmak olduğundan, bir acıdan baktığınızda, sevdiğiniz bir yere gitmek mantıksızdır. Çünkü, sevdiğiniz yer sizden izler taşıyacaktır. Eğer sizden olan şeyler size başarıyı getirmiş olsaydı gitme isteği duymazdınız. Başarabildiklerinizin üzerine gider yeniden yeniden denerdiniz. Size gitmeyi öğütleyen cesaret bu tekrar denemeleri yapmanızı gerektirecek sevki size vermiş olurdu. Başka bir açıdan baktığınızda ise, hiç bilmediğiniz yepyeni bir maceraya gitmekte mantıksız olacaktır. Bu seferde, kurduğunuz herşeyi yıkmanın dışında kendinizi yıkmış olacaksınızdır. Issız bir adaya düştüğünüzde bile 3 şey isteme hakkiniz olduğunu düşünürsek, kendinizden bu kadar vazgeçmek, en önemli değerlerinize tecavüzü dahi kabullenmek anlamına gelecektir.

Çekip gidebilmenin bu kadar zor olduğunu belki düşündünüz, belki hiç düşünmediniz. Belki bunları sorgulayabilecek kadar bilinç düzeyim berrak kalsa niye çekip gideyim ki diyor da olabilirsiniz. İşte bu nokta da, belki de hepimiz için en mantıklı secim gözünüzün önünde belirmeye baslar.

Çekip gidebilen niye siz olasınız diye düşünmeye başlamak mantığına ulaşmak lazım. Şairinde belirttiği gibi mutluluğu sizinle bulan sizindir, gerisi misafir. Size bunları yaşatanlar, sizi bu duruma düşürenler, artik kurmak zorunda olduğunuz egoist yapınıza uygun bir şekilde siktirip gitmelilerdir. O kapının anahtarı sizde olduğundan, intikam gibi duygular sizi yoran ve sinirlendiren ayrıntılardan başka birşeyde olmayacaktır.

Sizden çekip gidenin kendi öz iradesiyle, kendi istediği zamanda gitmesi de bir anlam taşımayacaktır sizin için. Çünkü ne yaparsa yapsın, siz anahtarı elinizde olan, kalemi sizde olan gönül defterinizden sildiğiniz zaman tam anlamıyla gitmiş olacak ve siz bunu başardığınız surece de, hayatınızda size acı veren şeylerden kurtularak mutlu bir hayata bir adim daha yakınlaşmış olarak, bunun huzurunu yasamaya devam edeceksiniz.

Bırakınız yapsınlar, bırakınız etsinler, bırakınız gitsinler, bırakınız düşsünler, bırakınız kalksınlar, bırakınız gülsünler, bırakınız ağlasınlar….. Ama öncelikle gitsinler ve size ulaşamasınlar. Kafanızda, gönlünüzde, gözünüzde yok olsunlar. Gidenler sizden birşey taşırlarken, sizde onların esamesi okunmasın.

Ve bu sizi, yine gidemedim ulan umutsuzluğuna itmesin. Çekip gidememiş olsanız dahi bi gidip gelecemleriniz sizi bekliyor olacak. Rakı şişesinde balık olabilirsiniz misalen. Arabanızı sahile Çekip bağıra bağıra şarkı söyleyebilirsiniz. Hobiler edinebilirsiniz sadece kendinizi ve yaptığınız şeyi düşündüğünüz. Dağa tas a vurup bünyenizi spor yapabilirsiniz. Dostlarınızı ziyaret edip seyahatlere çıkabilirsiniz. Daha sayamadığım binlerce şeyler yapıp çekip gidenlerin şerefine kutlamalar yapıp size zarar vermeye çalışanlara izin vermemin gururunu yasabilirsiniz.

Zaten bugün değilse bile birgün sizinde çekip gidebilme zamanınız gelecektir. Zira, her canlı ölümü tadacaktır.

Burak ÖZBAKIR

YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)